Papers by Nilüfer Pınar Kılıç

Health ministries around the world have used online communication, specifically social media plat... more Health ministries around the world have used online communication, specifically social media platforms, to provide information, communicate warnings to the public, and influence behavior according to recommended health precautions due to the COVID-19 pandemic. Grounded in agenda-setting theory, this study analyzes Turkey's Ministry of Health's (MoH) social media communication strategies and practices during COVID-19 through a content analysis of the content shared via its official Twitter, Facebook, and Instagram accounts from February to June 2020, focusing on the first 120 days of the pandemic, when it was at its height. Findings reveal that the MoH's social media activity was mainly driven by Twitter, and the minister of health has become the face of the fight against the pandemic. Results reveal that the government's efforts to fight against the virus and its prevention measures are among the most popular themes in online communication. The MoH's social media communication has shown only limited success in community building and network expansion due to inconsistent and ineffective hashtag use, among other weaknesses in the ministry's use of social media conventions.

Moment HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ KÜLTÜREL ÇALIŞMALAR DERGİSİ, 2020
Kişisel olarak deneyimlenmeyen olaylar dolayımlar üzerinden hatırlanmaktadır. Müzeler, anıtlar gi... more Kişisel olarak deneyimlenmeyen olaylar dolayımlar üzerinden hatırlanmaktadır. Müzeler, anıtlar gibi mekânların yanı sıra her türlü medya geçmiş bilgisini edinmeye ve hatırlamaya yardımcı olmaktadır. Ancak medya ürettiği kurgulanmış geçmiş nedeniyle belleği bugünün esasına göre yeniden inşa etmektedir. Tarihsel olayların simülasyonlarını oluşturarak oyunculara ileten dijital oyunların bellek ile ilişkisi de diğer ortamlara benzemekte, tarihi imge ve anlatı kaynağı olarak hatırlamaya yardımcı (mnemonic aids) olarak işlev görmektedir. Bu bağlamdan yola çıkan bu çalışmada Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ulusal tarih inşası çerçevesinde Nusrat oyunu Roland Barthes’ın düz anlam ve yan anlam ayrımından hareketle göstergebilimsel perspektifle analiz edilmiştir.
Events which are not personally experienced are remembered through media. Places such as museums and monuments as well as all kinds of media help to learn and remember historical knowledge. However, the media is rebuilding the memory based on the present understanding of the history which is fictionalized. Digital games simulate historical events and transmit them to the players. The relationship between digital games and memory resembles other media platforms and serves a source of historical image and narrative that functions as a “mnemonic aids”. Within this context, in this study, Nusrat game is analyzed with a semiotic perspective based on Roland Barhes’ denotation and connotation levels, in the scope of the Justice and Development Party’s national history construction.

Sadece Bernays’ın Eşi Mi? Halkla İlişkilerin Kadın Öncüllerinden Doris E. Fleischman, 2020
Profesyonel anlamda halkla ilişkiler uygulamalarının tarihi 1900’lü yıllardan başlamakta ve genel... more Profesyonel anlamda halkla ilişkiler uygulamalarının tarihi 1900’lü yıllardan başlamakta ve genellikle Amerika Birleşik Devletleri’ndeki öncüller aracılığıyla aktarılmaktadır. Ivy Lee ve Edward L. Bernays üzerinden aktarılan bu tarih anlatısında kadın öncüllerin göz ardı edilmesi çalışmanın motivasyon noktasını oluşturmaktadır. Çalışmanın temel amacı halkla ilişkiler alanın kuruluşunda ve gelişiminde önemli işler yapmış olan ve Türkiye’deki halkla ilişkiler literatüründe yer almayan Doris Elsa Fleischman’ın alana katkılarını görünür kılmaktır. Bu bağlamda öncelikle Türkiye’de yayınlanmış halkla ilişkiler kitapları incelenerek literatür taraması yapılmış, sonrasında Amerika Birleşik Devletleri halkla ilişkiler tarihinde önemli bir yeri bulunan Fleischman’ın halkla ilişkiler alanına katkıları olumsuz örnek olay yöntemiyle analiz edilmiştir. Sonuç olarak Bernays’ın şirketinin eş ortağı olan Doris E. Fleischman’ın, alanın adlandırılmasından uygulamalardaki katkılarına kadar pek çok alanda faaliyette bulunduğu ve akademik yayınlar yaptığı tespit edilmiştir.
The history of professional public relations begins in the 1900s and is usually conveyed through the precursors in the United States. The Ignorance of precursors in this historical narrative, expressed over Ivy Lee and Edward L. Bernays, is the motivational point of the study. The main aim of this study is to make Doris Elsa Fleischman's contribution to the field visible. Although her significant works in public relations, she is almost unnamed in the Turkish public relations literature. In this context, firstly a literature review is made on pr books published in Turkey. Afterwards, Fleischman's contributions to the field of public relations, which has an essential place in the history of public relations in the United States, were analyzed by a negative case study method. As a result, it has been identified that Doris E. Fleischman, who is the copartner of Bernays' company, has been active in many fields from the naming of the field to her contributions in applications and made academic publications.

Kültür ve İletişim, 2019
Öz
Türkiye’de İslamcı siyasal hareketin yükselmesi sonucunda iktidar alanındaki güç hiyerarşisi d... more Öz
Türkiye’de İslamcı siyasal hareketin yükselmesi sonucunda iktidar alanındaki güç hiyerarşisi değişmiştir. Birçok alanı yapılandıran bu değişimle Kemalizmin baskın olduğu zamanlarda değerli görülen sermaye biçimleri dönüşüme uğramıştır. Mensup oldukları yaş kategorisi nedeniyle sosyal alanda eşitsiz şekilde mücadele eden ileri yaş grubu bireylerin de Cumhuriyet değerlerine eklemli yapıları nedeniyle sahip oldukları sermayeleri dönüşmüştür. Bu bağlamdan yola çıkan araştırma mensup oldukları yaş kategorisi açısından mücadele alanları sınırlı olan ve sermaye hacimleri dönüşen ileri yaş grubu, Kemalist, eğitimli, orta sınıf bireylere odaklanmıştır. Çalışmada bir söz söyleme aracı olarak değerlendirilen sosyal medya üzerinden bireylerin toplumsal mücadele içerisinde kendilerini nasıl ifade ettikleri ve iktidar alanındaki güç hiyerarşisinin değişimine nasıl cevap verdikleri sorularına yanıt aranmıştır. Bu kapsamda ilk olarak, ileri yaş grubu bireylerin toplumsal alandaki konumlarının anlaşılabilmesi için Türkiye’de yaşanan siyasal gelişmeler Laclau’nun popülizm kuramı etrafında irdelenmiş ve bireylerin inşa edilen “millet”in dışında kaldıkları açıklanmıştır. Çalışmanın saha araştırmasında ise araştırmaya katılmayı kabul eden 28 gönüllünün Facebook paylaşımları ve yapılan derinlemesine görüşmeler sonucunda elde edilen veriler analiz edilerek değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, ileri yaş grubu bireylerin dışarda kalmışlıklarının inşasına yanıt olarak Laclau’nun eşdeğerlik ve fark mantığı bağlamında “biz” ve “onlar” ayrımını yaptıkları ve kendilerini farklılaştırdıkları görülmüştür. Bununla birlikte bireylerin nostalji yüklü, reaksiyoner tepki vermenin ötesine geçemedikleri ve Laclau’cu anlamda kendi doyurulmamış talepleriyle popülist bir “halk” inşasına eklemlenemedikleri söylenebilir.
Abstract
The power hierarchy in the field of power has changed in Turkey as a result of the rise of the Islamist political movement. With this change which constructs many areas, the forms of capital that were valued in the times of Kemalism were transformed. Due to the age category, they have joined, the elderly individuals who struggle unequally in the social sphere and their capital have also transformed due to their articulated structures of the Republic values. In this context, the research focuses on the elderly, Kemalist, educated, middle-class individuals whose struggle areas are limited in terms of the age category they belong to and capital volumes have been transformed. This study has aimed to understand how individuals express themselves in the social struggle and how they respond to the change of power hierarchy in the sphere of power, through the social media, which is understood as a means of making a speech. In this scope, firstly, to understand the social positions of older-age group individuals in the social sphere, political developments in Turkey are examined around Laclau’s populism and it is shown that these have been located outside of the constructed “nation”. In the field research data obtained from the Facebook posts of and in-depth interviews conducted by 28 volunteers who agreed to participate is analysed. As a result, it is seen that older-age group individuals make a distinction between “us” and “them” in the context of Laclau’s logic of equivalence and difference and differentiate themselves in response being left outside. However, it can be said that individuals cannot go beyond reactionary reactions with nostalgia and cannot be articulated in a populist “nation” construction with their own unsatisfied demands in Laclauian sense.

iletişim : araştırmaları , 2017
Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler halkla ilişkiler uygulamalarını ve alanda k... more Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler halkla ilişkiler uygulamalarını ve alanda kullanılan araçları çeşitlendirmiştir. Son yıllarda bu çeşitliliğe artırılmış gerçeklik uygulamaları da dâhil olmuş ve iletişim alanında kullanılmaya başlanmıştır. Betimsel olarak tasarlanan bu çalışmada, çeşitli kurum ve markaların Türkiye’de gerçekleştirdikleri uygulamalar üzerinden, artırılmış gerçekliğin halkla ilişkiler bağlamında olanakları ve sınırlılıkları tartışılmıştır. Bu kapsamda artırılmış gerçeklik uygulamalarının etkileşim ve deneyimin yanında bağlılık, imaj ve itibar üzerinde olumlu etkileri olduğu değerlendirilse de bir halkla ilişkiler stratejisi etrafında inşa edilmesi gerektiği söylenebilir. İnternet bağlantısı olmayan ya da akıllı cihaz kullanmayan kamular için bir anlam ifade etmeyen uygulamaların her halkla ilişkiler kampanyası için uygun olduğu düşünülmemelidir. Bununla birlikte çalışmada akademik alanda söz konusu uygulamaların daha fazla araştırmaya konu olması, özellikle uygulamaları deneyimleyen kamuların alımlamalarının incelenmesi ve söz konusu uygulamaların eğitim müfredatına eklenmesi gerektiği değerlendirilmektedir.

ÖZET İnsanların yaşlarından dolayı ayrımcılığa maruz kalmaları olarak tanımlanan yaşlı ayrımcılığ... more ÖZET İnsanların yaşlarından dolayı ayrımcılığa maruz kalmaları olarak tanımlanan yaşlı ayrımcılığı bireysel (individual) ve kurumsal (institutional) düzeyde ele alınabilmektedir. Yaşlıları ihmal ve istismar gibi bireylerin kalıpyargılar ve önyargılar nedeniyle günlük yaşamlarındaki ayrımcı tutumları bireysel yaşçılık; yasal düzenlemeler, medyadaki temsiller, sosyal yaşamda yaşlının temsili gibi bireylerin sistematik olarak ayrımcı uygulamalara maruz kalmaları ise kurumsal yaşçılık olarak ifade edilmektedir. Yaşlılara dair ayrımcılığın önemli kaynaklarından biri olarak gösterilen kalıpyargılar; hastalık, iktidarsızlık, çirkinlik, bunama, akıl hastalığı, işe yaramazlık, izolasyon, yoksulluk, depresyon olarak sıralanmaktadır. Sağlık profesyonelleri de bu kalıpyargılara ve önyargılara sahip olarak ayrımcılık yapabilmektedirler. Sağlık alanında bireysel yaşlı ayrımcılığı genç hastayı tercih etme; tanı ve tedavi aşamasında yaşlı bireyi yok sayma, sağlık profesyonellerinin olumsuz iletişim biçimleri gibi farklı şekillerde görülebilmektedir. Gündelik yaşamın tüm alanlarında örtük olarak işleyen yaşlı ayrımcılığının sağlık alanında da görüldüğü varsayımından yola çıkan bu çalışmada sağlık hizmetlerinde yaşlıların uğradığı ayrımcılık hakkında farkındalık yaratılabilmesi amacıyla literatürdeki araştırmalar üzerinden bir değerlendirme yapılmaya çalışılmış ve alandaki araştırma sonuçlarından hareketle ayrımcılığa karşı mücadele yöntemleri tartışılmıştır. ABSTRACT Ageism, which is broadly defined as discrimination against people on the basis of their age, can be addressed on the individual and institutional level. While discriminatory conduct against old people as a result of stereotypes and prejudices can be defined as individual ageism, suffering from discriminatory practices stemming from systematic discrimination against old people including but not limited to legal regulations, representations in the media and representation of old people in social life can be classified as institutional ageism. Common stereotypes leading to discrimination against old people include illness, impotency, ugliness, mental decline, mental illness, uselessness, isolation, poverty and depression. Health professionals might reproduce such stereotypes and prejudices and thus exercise discrimination. Ageism in the sphere of health appears in the form of opting for younger patients, ignoring the individual at the stage of diagnosis and treatment, exhibiting negative communicative acts by the health professionals and general conduct of health professionals. Based on the assumption that ageism, which tacitly operates in every sphere in Daily life, can also be tracked in health services. In this vein, the study attempts to offer an overview of the existing literature with a view to create awareness on ageism and offers ways to combat discrimination against old people on the basis of the results of hitherto carried out research.
Yaşam tarzının meta haline geldiği ve göstergelerin tüketilmeye başlandığı yeni kapitalizm kültür... more Yaşam tarzının meta haline geldiği ve göstergelerin tüketilmeye başlandığı yeni kapitalizm kültüründe reklam içerikleri, marka değeri oluşturulması, yükseltilmesi ve farklılıkların belirgin hale getirilmesinde kullanılmakta ve böylece tüketici, kullandığı ürünün diğerlerinden farklı olduğu algısını yaşayarak kendini farklı hissetmektedir. Tüketim kültürünün temel öğelerinden biri olan otomobiller de gösterge değeri ve bireyin kimliğiyle ilişkilendirilerek reklamlarda sunulmaktadır.
Kılıç, N.P., "LaborComm 2014 Uluslararası İşçi ve İletişim Konferansı", Kültür ve İletişim, 2014,... more Kılıç, N.P., "LaborComm 2014 Uluslararası İşçi ve İletişim Konferansı", Kültür ve İletişim, 2014, 17(2), syf. 211-218

Ankyra: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Ulusların ekonomik, politik gelişimlerinin, yasal ve siyasal yapılarının ve tarihsel bağlamlarını... more Ulusların ekonomik, politik gelişimlerinin, yasal ve siyasal yapılarının ve tarihsel bağlamlarının farklı olması nedeniyle halkla ilişkiler alanında da tek bir halkla ilişkiler tarihinden söz etmek mümkün değildir. Doğu Avrupa'da halkla ilişkilerin ortaya çıkışı ve hizmet ettiği amaçlar, komünist rejimin etkisiyle farklı şekillerde gerçekleşmiş ve postkomünist dönemde evrilmeye başlamıştır. Bu bağlamda Doğu Avrupa ülkelerindeki halkla ilişkiler faaliyetlerini incelemek; farklı yapı ve kültürlerde farklı halkla ilişkiler uygulamalarının olabileceğini ve/veya farklı evrimleşebileceğini göstermek açısından önem kazanmaktadır. Çalışmada uluslararası halkla ilişkiler kavramının literatürdeki yeri irdelendikten sonra Merkez ve Doğu Avrupa ülkeleri Hofstede'in kültürel değerleri üzerinden değerlendirilerek söz konusu ülkelerdeki halkla ilişkilerin oluşum ve gelişim süreci, örnek olay incelemesi yöntemi ile Romanya örneği üzerinden incelenecektir.
Conference Presentations by Nilüfer Pınar Kılıç

Dönüşen Dünyada İletişimin Rolü Uluslararası Sempozyum Bildiriler Kitabı (15-16 Mart 2018 Kıbrıs) ISBN: 978-605-4598-35-9, 2018
İlkçağlardan, günümüze kadar ölüm kavramına yüklenen anlamlar ve ölümle baş etme yolları farklıl... more İlkçağlardan, günümüze kadar ölüm kavramına yüklenen anlamlar ve ölümle baş etme yolları farklılaşmıştır. Modern öncesi toplumda " doğal " evcil " bir konumdayken modernitenin ortaya çıkışıyla birlikte akıl ölümle başa çıkamamış ve ölüm modern dönemin ötekisi haline gelmiştir. 1970'lerden sonraki dönemde gelip geçicilik, hız, esneklik, simülasyon gibi kavramların yükselmesiyle ölüm olgusu eski önemini yitirmiş ve baş edilmek zorunda olan bir olgu olmaktan çıkmıştır. Bu dönemde yeni iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte ölümle ilişkilenme biçimlerine yenileri eklenmiş, ölüm normal kabul edilerek bilgisayar ekranları dolayımıyla evlerimize girmiştir. Bir geçiş dönemi olarak nitelendirilebilecek yeni dönemde eski gelenek ve ritüellerin yanı sıra yeni ilişkilenme biçimleri ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda betimleyici olarak tasarlanan bu çalışmada, dijital kimliklerin ve yeni ölüm anlayışının izini sürebilmek amacıyla, sanal mezarlıklar, sosyal paylaşım ağları ve diğer uygulamalar incelenmiştir. Yeni iletişim teknolojileriyle birlikte bireyler artık kabre gitmek yerine sanal mezarlık ziyareti yaparak kişiye 'bir tıkla' dua okumakta ve rahmet dileyebilmektedir. Sosyal paylaşım ağlarında aktif kalan hesaplarla ölen kişilerin simülasyonları denilebilecek dijital kimlikleri yok olmamakta ve dolayısıyla bireyler mevtayla iletişim kurmaya devam edilebilmektedir. Sosyal paylaşım ağlarının yanı sıra dijital kimliklerin ölümden sonra devamlılığının bir üst aşaması olarak bireylerin " dijital miras " bırakabildikleri mytrustedwill, eterni.me, replika gibi uygulamalarla bireylerin avatarlarını oluşturmaları ve ölümsüz olmaları mümkün hale gelmiştir. Sonuç olarak, yeni iletişim teknolojilerindeki değişimler ve modern sonrası dönemin özelliklerinin bir araya gelerek, bireylerin ölüm olgusuna bakışında ve ölülerle ilişkilenme biçimlerinde farklılaşmaya neden olduğu, dijital kimliklerin yaşamaya devam ettiği söylenebilmektedir. Anahtar Sözcükler: Ölüm, dijital kimlik, Facebook, sanal mezarlık, dijital miras.
Book Chapters by Nilüfer Pınar Kılıç

Handbook of Research on Representing Health and Medicine in Modern Media, 2021
Coronavirus disease (COVID-19) has led to an increase in stigmatizing and discriminatory discours... more Coronavirus disease (COVID-19) has led to an increase in stigmatizing and discriminatory discourses against older individuals in the community. Explaining that older adults are the highest risk group, labeling individuals based on chronological age instead of personal characteristics, restrictive measures taken, and the way these measures are framed and presented in mass media resources for these individuals reinforced negative stereotypes such as “illness,” “mental decline,” “uselessness,” “isolation,” and “poverty.” In this chapter, news media, as one of the sources leading to the circulation of negative messages about individuals of older age, is reviewed; stigmatizing and discriminatory statements and applications upon the appearance of older adults in Turkey in the national press (Sozcu, Hurriyet, and Sabah newspapers) are discussed, and solution have been made.
43. Sayı by Nilüfer Pınar Kılıç

Kültür ve İletişim, 2019
The power hierarchy in the field of power has changed in Turkey as a result of the rise of the Is... more The power hierarchy in the field of power has changed in Turkey as a result of the rise of the Islamist political movement. With this change which constructs many areas, the forms of capital that were valued in the times of Kemalism were transformed. Due to the age category they have joined, the elderly individuals who struggle unequally in the social sphere and their capital have also transformed due to their articulated structures of the Republic values. In this context, the research focuses on the elderly, Kemalist, educated, middle-class individuals whose struggle areas are limited in terms of the age category they belong to and capital volumes have been transformed. This study has aimed to understand how individuals express themselves in the social struggle and how they respond to the change of power hierarchy in the sphere of power, through the social media, which is understood as a means of making a speech. In this scope, firstly, to understand the social positions of older-age group individuals in the social sphere, political developments in Turkey are examined around Laclau's populism and it is shown that these have been located outside of the constructed "nation". In the field research data obtained from the Facebook posts of and in-depth interviews conducted by 28 volunteers who agreed to participate is analysed. As a result, it is seen that older-age group individuals make a distinction between "us" and "them" in the context of Laclau's logic of equivalence and difference and differentiate themselves in response being left outside. However, it can be said that individuals cannot go beyond reactionary reactions with nostalgia and cannot be articulated in a populist "nation" construction with their own unsatisfied demands in Laclauian sense.
Türkiye’de İslamcı siyasal hareketin yükselmesi sonucunda iktidar alanındaki güç hiyerarşisi değişmiştir. Birçok alanı yapılandıran bu değişimle Kemalizmin baskın olduğu zamanlarda değerli görülen sermaye biçimleri dönüşüme uğramıştır. Mensup oldukları yaş kategorisi nedeniyle sosyal alanda eşitsiz şekilde mücadele eden ileri yaş grubu bireylerin de Cumhuriyet değerlerine eklemli yapıları nedeniyle sahip oldukları sermayeleri dönüşmüştür. Bu bağlamdan yola çıkan araştırma mensup oldukları yaş kategorisi açısından mücadele alanları sınırlı olan ve sermaye hacimleri dönüşen ileri yaş grubu, Kemalist, eğitimli, orta sınıf bireylere odaklanmıştır. Çalışmada bir söz söyleme aracı olarak değerlendirilen sosyal medya üzerinden bireylerin toplumsal mücadele içerisinde kendilerini nasıl ifade ettikleri ve iktidar alanındaki güç hiyerarşisinin değişimine nasıl cevap verdikleri sorularına yanıt aranmıştır. Bu kapsamda ilk olarak, ileri yaş grubu bireylerin toplumsal alandaki konumlarının anlaşılabilmesi için Türkiye’de yaşanan siyasal gelişmeler Laclau’nun popülizm kuramı etrafında irdelenmiş ve bireylerin inşa edilen “millet”in dışında kaldıkları açıklanmıştır. Çalışmanın saha araştırmasında ise araştırmaya katılmayı kabul eden 28 gönüllünün Facebook paylaşımları ve yapılan derinlemesine görüşmeler sonucunda elde edilen veriler analiz edilerek değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, ileri yaş grubu bireylerin dışarda kalmışlıklarının inşasına yanıt olarak Laclau’nun eşdeğerlik ve fark mantığı bağlamında “biz” ve “onlar” ayrımını yaptıkları ve kendilerini farklılaştırdıkları görülmüştür. Bununla birlikte bireylerin nostalji yüklü, reaksiyoner tepki vermenin ötesine geçemedikleri ve Laclau’cu anlamda kendi doyurulmamış talepleriyle popülist bir “halk” inşasına eklemlenemedikleri söylenebilir.
Uploads
Papers by Nilüfer Pınar Kılıç
Events which are not personally experienced are remembered through media. Places such as museums and monuments as well as all kinds of media help to learn and remember historical knowledge. However, the media is rebuilding the memory based on the present understanding of the history which is fictionalized. Digital games simulate historical events and transmit them to the players. The relationship between digital games and memory resembles other media platforms and serves a source of historical image and narrative that functions as a “mnemonic aids”. Within this context, in this study, Nusrat game is analyzed with a semiotic perspective based on Roland Barhes’ denotation and connotation levels, in the scope of the Justice and Development Party’s national history construction.
The history of professional public relations begins in the 1900s and is usually conveyed through the precursors in the United States. The Ignorance of precursors in this historical narrative, expressed over Ivy Lee and Edward L. Bernays, is the motivational point of the study. The main aim of this study is to make Doris Elsa Fleischman's contribution to the field visible. Although her significant works in public relations, she is almost unnamed in the Turkish public relations literature. In this context, firstly a literature review is made on pr books published in Turkey. Afterwards, Fleischman's contributions to the field of public relations, which has an essential place in the history of public relations in the United States, were analyzed by a negative case study method. As a result, it has been identified that Doris E. Fleischman, who is the copartner of Bernays' company, has been active in many fields from the naming of the field to her contributions in applications and made academic publications.
Türkiye’de İslamcı siyasal hareketin yükselmesi sonucunda iktidar alanındaki güç hiyerarşisi değişmiştir. Birçok alanı yapılandıran bu değişimle Kemalizmin baskın olduğu zamanlarda değerli görülen sermaye biçimleri dönüşüme uğramıştır. Mensup oldukları yaş kategorisi nedeniyle sosyal alanda eşitsiz şekilde mücadele eden ileri yaş grubu bireylerin de Cumhuriyet değerlerine eklemli yapıları nedeniyle sahip oldukları sermayeleri dönüşmüştür. Bu bağlamdan yola çıkan araştırma mensup oldukları yaş kategorisi açısından mücadele alanları sınırlı olan ve sermaye hacimleri dönüşen ileri yaş grubu, Kemalist, eğitimli, orta sınıf bireylere odaklanmıştır. Çalışmada bir söz söyleme aracı olarak değerlendirilen sosyal medya üzerinden bireylerin toplumsal mücadele içerisinde kendilerini nasıl ifade ettikleri ve iktidar alanındaki güç hiyerarşisinin değişimine nasıl cevap verdikleri sorularına yanıt aranmıştır. Bu kapsamda ilk olarak, ileri yaş grubu bireylerin toplumsal alandaki konumlarının anlaşılabilmesi için Türkiye’de yaşanan siyasal gelişmeler Laclau’nun popülizm kuramı etrafında irdelenmiş ve bireylerin inşa edilen “millet”in dışında kaldıkları açıklanmıştır. Çalışmanın saha araştırmasında ise araştırmaya katılmayı kabul eden 28 gönüllünün Facebook paylaşımları ve yapılan derinlemesine görüşmeler sonucunda elde edilen veriler analiz edilerek değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, ileri yaş grubu bireylerin dışarda kalmışlıklarının inşasına yanıt olarak Laclau’nun eşdeğerlik ve fark mantığı bağlamında “biz” ve “onlar” ayrımını yaptıkları ve kendilerini farklılaştırdıkları görülmüştür. Bununla birlikte bireylerin nostalji yüklü, reaksiyoner tepki vermenin ötesine geçemedikleri ve Laclau’cu anlamda kendi doyurulmamış talepleriyle popülist bir “halk” inşasına eklemlenemedikleri söylenebilir.
Abstract
The power hierarchy in the field of power has changed in Turkey as a result of the rise of the Islamist political movement. With this change which constructs many areas, the forms of capital that were valued in the times of Kemalism were transformed. Due to the age category, they have joined, the elderly individuals who struggle unequally in the social sphere and their capital have also transformed due to their articulated structures of the Republic values. In this context, the research focuses on the elderly, Kemalist, educated, middle-class individuals whose struggle areas are limited in terms of the age category they belong to and capital volumes have been transformed. This study has aimed to understand how individuals express themselves in the social struggle and how they respond to the change of power hierarchy in the sphere of power, through the social media, which is understood as a means of making a speech. In this scope, firstly, to understand the social positions of older-age group individuals in the social sphere, political developments in Turkey are examined around Laclau’s populism and it is shown that these have been located outside of the constructed “nation”. In the field research data obtained from the Facebook posts of and in-depth interviews conducted by 28 volunteers who agreed to participate is analysed. As a result, it is seen that older-age group individuals make a distinction between “us” and “them” in the context of Laclau’s logic of equivalence and difference and differentiate themselves in response being left outside. However, it can be said that individuals cannot go beyond reactionary reactions with nostalgia and cannot be articulated in a populist “nation” construction with their own unsatisfied demands in Laclauian sense.
Conference Presentations by Nilüfer Pınar Kılıç
Book Chapters by Nilüfer Pınar Kılıç
43. Sayı by Nilüfer Pınar Kılıç
Türkiye’de İslamcı siyasal hareketin yükselmesi sonucunda iktidar alanındaki güç hiyerarşisi değişmiştir. Birçok alanı yapılandıran bu değişimle Kemalizmin baskın olduğu zamanlarda değerli görülen sermaye biçimleri dönüşüme uğramıştır. Mensup oldukları yaş kategorisi nedeniyle sosyal alanda eşitsiz şekilde mücadele eden ileri yaş grubu bireylerin de Cumhuriyet değerlerine eklemli yapıları nedeniyle sahip oldukları sermayeleri dönüşmüştür. Bu bağlamdan yola çıkan araştırma mensup oldukları yaş kategorisi açısından mücadele alanları sınırlı olan ve sermaye hacimleri dönüşen ileri yaş grubu, Kemalist, eğitimli, orta sınıf bireylere odaklanmıştır. Çalışmada bir söz söyleme aracı olarak değerlendirilen sosyal medya üzerinden bireylerin toplumsal mücadele içerisinde kendilerini nasıl ifade ettikleri ve iktidar alanındaki güç hiyerarşisinin değişimine nasıl cevap verdikleri sorularına yanıt aranmıştır. Bu kapsamda ilk olarak, ileri yaş grubu bireylerin toplumsal alandaki konumlarının anlaşılabilmesi için Türkiye’de yaşanan siyasal gelişmeler Laclau’nun popülizm kuramı etrafında irdelenmiş ve bireylerin inşa edilen “millet”in dışında kaldıkları açıklanmıştır. Çalışmanın saha araştırmasında ise araştırmaya katılmayı kabul eden 28 gönüllünün Facebook paylaşımları ve yapılan derinlemesine görüşmeler sonucunda elde edilen veriler analiz edilerek değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, ileri yaş grubu bireylerin dışarda kalmışlıklarının inşasına yanıt olarak Laclau’nun eşdeğerlik ve fark mantığı bağlamında “biz” ve “onlar” ayrımını yaptıkları ve kendilerini farklılaştırdıkları görülmüştür. Bununla birlikte bireylerin nostalji yüklü, reaksiyoner tepki vermenin ötesine geçemedikleri ve Laclau’cu anlamda kendi doyurulmamış talepleriyle popülist bir “halk” inşasına eklemlenemedikleri söylenebilir.
Events which are not personally experienced are remembered through media. Places such as museums and monuments as well as all kinds of media help to learn and remember historical knowledge. However, the media is rebuilding the memory based on the present understanding of the history which is fictionalized. Digital games simulate historical events and transmit them to the players. The relationship between digital games and memory resembles other media platforms and serves a source of historical image and narrative that functions as a “mnemonic aids”. Within this context, in this study, Nusrat game is analyzed with a semiotic perspective based on Roland Barhes’ denotation and connotation levels, in the scope of the Justice and Development Party’s national history construction.
The history of professional public relations begins in the 1900s and is usually conveyed through the precursors in the United States. The Ignorance of precursors in this historical narrative, expressed over Ivy Lee and Edward L. Bernays, is the motivational point of the study. The main aim of this study is to make Doris Elsa Fleischman's contribution to the field visible. Although her significant works in public relations, she is almost unnamed in the Turkish public relations literature. In this context, firstly a literature review is made on pr books published in Turkey. Afterwards, Fleischman's contributions to the field of public relations, which has an essential place in the history of public relations in the United States, were analyzed by a negative case study method. As a result, it has been identified that Doris E. Fleischman, who is the copartner of Bernays' company, has been active in many fields from the naming of the field to her contributions in applications and made academic publications.
Türkiye’de İslamcı siyasal hareketin yükselmesi sonucunda iktidar alanındaki güç hiyerarşisi değişmiştir. Birçok alanı yapılandıran bu değişimle Kemalizmin baskın olduğu zamanlarda değerli görülen sermaye biçimleri dönüşüme uğramıştır. Mensup oldukları yaş kategorisi nedeniyle sosyal alanda eşitsiz şekilde mücadele eden ileri yaş grubu bireylerin de Cumhuriyet değerlerine eklemli yapıları nedeniyle sahip oldukları sermayeleri dönüşmüştür. Bu bağlamdan yola çıkan araştırma mensup oldukları yaş kategorisi açısından mücadele alanları sınırlı olan ve sermaye hacimleri dönüşen ileri yaş grubu, Kemalist, eğitimli, orta sınıf bireylere odaklanmıştır. Çalışmada bir söz söyleme aracı olarak değerlendirilen sosyal medya üzerinden bireylerin toplumsal mücadele içerisinde kendilerini nasıl ifade ettikleri ve iktidar alanındaki güç hiyerarşisinin değişimine nasıl cevap verdikleri sorularına yanıt aranmıştır. Bu kapsamda ilk olarak, ileri yaş grubu bireylerin toplumsal alandaki konumlarının anlaşılabilmesi için Türkiye’de yaşanan siyasal gelişmeler Laclau’nun popülizm kuramı etrafında irdelenmiş ve bireylerin inşa edilen “millet”in dışında kaldıkları açıklanmıştır. Çalışmanın saha araştırmasında ise araştırmaya katılmayı kabul eden 28 gönüllünün Facebook paylaşımları ve yapılan derinlemesine görüşmeler sonucunda elde edilen veriler analiz edilerek değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, ileri yaş grubu bireylerin dışarda kalmışlıklarının inşasına yanıt olarak Laclau’nun eşdeğerlik ve fark mantığı bağlamında “biz” ve “onlar” ayrımını yaptıkları ve kendilerini farklılaştırdıkları görülmüştür. Bununla birlikte bireylerin nostalji yüklü, reaksiyoner tepki vermenin ötesine geçemedikleri ve Laclau’cu anlamda kendi doyurulmamış talepleriyle popülist bir “halk” inşasına eklemlenemedikleri söylenebilir.
Abstract
The power hierarchy in the field of power has changed in Turkey as a result of the rise of the Islamist political movement. With this change which constructs many areas, the forms of capital that were valued in the times of Kemalism were transformed. Due to the age category, they have joined, the elderly individuals who struggle unequally in the social sphere and their capital have also transformed due to their articulated structures of the Republic values. In this context, the research focuses on the elderly, Kemalist, educated, middle-class individuals whose struggle areas are limited in terms of the age category they belong to and capital volumes have been transformed. This study has aimed to understand how individuals express themselves in the social struggle and how they respond to the change of power hierarchy in the sphere of power, through the social media, which is understood as a means of making a speech. In this scope, firstly, to understand the social positions of older-age group individuals in the social sphere, political developments in Turkey are examined around Laclau’s populism and it is shown that these have been located outside of the constructed “nation”. In the field research data obtained from the Facebook posts of and in-depth interviews conducted by 28 volunteers who agreed to participate is analysed. As a result, it is seen that older-age group individuals make a distinction between “us” and “them” in the context of Laclau’s logic of equivalence and difference and differentiate themselves in response being left outside. However, it can be said that individuals cannot go beyond reactionary reactions with nostalgia and cannot be articulated in a populist “nation” construction with their own unsatisfied demands in Laclauian sense.
Türkiye’de İslamcı siyasal hareketin yükselmesi sonucunda iktidar alanındaki güç hiyerarşisi değişmiştir. Birçok alanı yapılandıran bu değişimle Kemalizmin baskın olduğu zamanlarda değerli görülen sermaye biçimleri dönüşüme uğramıştır. Mensup oldukları yaş kategorisi nedeniyle sosyal alanda eşitsiz şekilde mücadele eden ileri yaş grubu bireylerin de Cumhuriyet değerlerine eklemli yapıları nedeniyle sahip oldukları sermayeleri dönüşmüştür. Bu bağlamdan yola çıkan araştırma mensup oldukları yaş kategorisi açısından mücadele alanları sınırlı olan ve sermaye hacimleri dönüşen ileri yaş grubu, Kemalist, eğitimli, orta sınıf bireylere odaklanmıştır. Çalışmada bir söz söyleme aracı olarak değerlendirilen sosyal medya üzerinden bireylerin toplumsal mücadele içerisinde kendilerini nasıl ifade ettikleri ve iktidar alanındaki güç hiyerarşisinin değişimine nasıl cevap verdikleri sorularına yanıt aranmıştır. Bu kapsamda ilk olarak, ileri yaş grubu bireylerin toplumsal alandaki konumlarının anlaşılabilmesi için Türkiye’de yaşanan siyasal gelişmeler Laclau’nun popülizm kuramı etrafında irdelenmiş ve bireylerin inşa edilen “millet”in dışında kaldıkları açıklanmıştır. Çalışmanın saha araştırmasında ise araştırmaya katılmayı kabul eden 28 gönüllünün Facebook paylaşımları ve yapılan derinlemesine görüşmeler sonucunda elde edilen veriler analiz edilerek değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, ileri yaş grubu bireylerin dışarda kalmışlıklarının inşasına yanıt olarak Laclau’nun eşdeğerlik ve fark mantığı bağlamında “biz” ve “onlar” ayrımını yaptıkları ve kendilerini farklılaştırdıkları görülmüştür. Bununla birlikte bireylerin nostalji yüklü, reaksiyoner tepki vermenin ötesine geçemedikleri ve Laclau’cu anlamda kendi doyurulmamış talepleriyle popülist bir “halk” inşasına eklemlenemedikleri söylenebilir.