
Tunay Şendal
Ankara University - The İnstitute of Turkish Revolution History (PhD)
less
Related Authors
Armando Salvatore
McGill University
Gabor Agoston
Georgetown University
Fikret Sarıcaoğlu
Istanbul University
Ahmet Üstüner
Istanbul University
Rudolph (Rudi) Matthee
University of Delaware
Ahmed El Shamsy
University of Chicago
Isa Blumi
Stockholm University
Avni Önder Hanedar
Sakarya University
Baki Tezcan
University of California, Davis
Kemal Beydilli
Istanbul 29 Mayis University
Uploads
Papers by Tunay Şendal
eski-yeni kavgasına zemin hazırlamıştır. Bir içtimai değişimde; değişimi planlanan kurumun mevcudiyeti dinî bir kaynağa dayanıyor ya da toplum nazarındaki yeri bu konuma işaret ediyorsa, o alanda cereyan etmesi düşünülen değişimin tezahürü; kolay tecelli etmeyeceği gibi neticesinin de sorunlu doğması kuvvetle muhtemeldir. Keza burada mevzu bahis olan nokta, kitlelerin toplumsal ve kültürel değerlerinden, dinî ve ahlaki etkenlerine değin toplumsal psikolojiyi ilgilendiren kırılgan bir hassasiyeti oluşturmaktadır. Bu sosyo-psikolojik problemler karşısında, toplumu anlayabilmek ve devrimlerin başarılı olarak topluma yansıtabilmek adına, çizilen rotada kitlelerin değer yargılarıyla aynı düzleme sahip bir yolda toplumla beraber yürümek en temel zaruriyeti teşkil etmektedir. Keza mevzu bahis bilhassa toplum kuruluşları olan kitleler olduğunda, bu zaruri duruma uyulmadığı takdirde gerçekleştirilmek istenen devrimler, çeşitli engellere tabi kalarak başarıya ulaşamayabilir. Türkiye’de vücut bulan inkılâpların bazıları engellemelere tabi tutulurken bazı zamanlar yanlış yorumlanmış bazı zamanlar ise suiistimal edilmeye çalışılmıştır. İnkılap tarihimizin içtimai değişim dinamiklerinden biri olan ve tartışmaları da beraberin de getiren en önemli reformlardan biri de 96. yıldönümünü karşıladığımız Şapka Devrimi oluşmuştur.
Fes, cübbe ve sarık gibi unsurlar; tarih boyunca geleneksel ve dinî bir simge olarak anılırken sarıklı mezar taşı gibi metalar dahi ahirette Müslümanların iman muhafızı şeklinde algılanıp toplum arasındaki önemini korumuştur. Keza II. Mahmud’un getirmiş olduğu fes kullanımı uygulamasına karşı olanlar, II. Mahmud’u gerçekleştirdiği reformlardan ötürü “Gâvur Padişah” olarak adlandırırken Şapka Devrimi’nde ise fese, İslami bir simge mahiyetiyle sahip çıkmıştır. Esasında buradaki tablo; bazı yorumların bakış açısına göre din ve maneviyatın siyasete karıştırılması saltlığından ötede, yıllarca aynı cephede savaş veren toplumun, yaşamın diğer alanlarında feslilerin şapkalılara, şapkalıların da feslilere karşı tutunduğu tavrın özünde insanların kendilerini bu başlıkların biriyle özdeşleştirerek düşmanını da diğer başlıkla aynîleştirmesi temeline dayanmaktadır.
old issue, which date back to the 1963 Ankara Agreement. The party that supports Turkey's membership to the European Union and
even became the major partner of the government at the time the Ankara Agreement was signed is also the founding party of the
Republic of Turkey, the Republican People's Party. The Republican People's Party identified Turkey's membership in the European
Union with Atatürk's goal of contemporary civilizations. However, in line with this goal, the party followed a policy that looked after
the national interests. Even the Republican People's Party has taken a critical attitude towards the EU from time to time. Although the
party's point of view towards the EU was shaped according to the conjuncture of the period, it basically had the same manner. Within
the framework of the changing comments of the party leaders, the Republican People's Party has kept the issue of full membership to
the EU as a hot agenda, which has always been the main target in foreign policy.
approach, which also constitutes one of Halil İnalcık's important arguments in the approach to the Ottoman social structure, represents a form of sultanism in which the ruler uses the administrative organization within the state structure as her personal tool. The understanding of patrimonial administration, which began to erode in the
Ottoman Empire in the 17th century, was replaced by a neo-patrimonial understanding during the reign of Abdulhamid II, and this new political identity was shaped by the duality of enlightenment despotism, which formed the framework of the political and social-political attitude of Abdulhamid II. This period, which also includes the
process of integrating into the modernization necessitated by the age, manifested as the phenotype of the authoritarian understanding of modernity developed by the Ottomans in the 18th century. While following a Western socio-cultural reformist line in this paradoxical political axis, Abdülhamid II wanted to consolidate her
authority by exposing a dominant attitude on the other hand. However, the mentality of the reforms brought to life in this period built an order that was taken as an example in terms of form rather than the intellectual dialectic of the West
kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin 27 yıl süren tek parti döneminin
ardından geçilen çok partili sistem içerisinde yeniden iktidar olamama sorunsalını
ele alan ve Doğan Kitap tarafından yayınlanan "CHP Nasıl İktidar Olur?" adlı
araştırma/inceleme kitap çalışması değerlendirilmiştir. Cumhuriyet Halk
Partisi’nin tarihi ve bu tarihten gelen kalıtsal sorunlarla birlikte irdelenen ve aynı
zamanda partinin iktidar olabilmesi için bir takım fikir ve önerilerin kaleme
alındığı çalışma, Türkiye’nin yakın tarihine var olan sorunlarla birlikte ışık
tutmaktadır. Bilâ, kitap çalışmasında Cumhuriyet Halk Partisi'nin tarihi sürecini
ele alırken CHP’nin iktidar olabilmesi adına kendince siyasi ve sosyolojik bir
reçete sunmuştur.
ekibinin Merkez Yönetim Kurulu’na hâkim olması ile beraber ivme kazanmıştır. Zaman içerisinde Ortanın Solu’na ilişkin tartışmalar parti içi iktidar mücadelesine dönüşürken bu süreç esnasında parti içi ve parti dışı muhalefet, çeşitli gruplar ile birlikte Ortanın Solu
hareketine karşı etkinliğini arttırmıştır. Parti içindeki; ‘’Sekizler’’, ‘’Ortanın Göbekçileri’’, ‘’Üçüncü Dünyacılar’’, ‘’Sosyalist-Marksist Sol’’ gibi gruplar ile hizipleşme mücadelesi veren ‘’Ortanın Solu’’, parti dışından sol fraksiyondaki TİP ve Yön’ün, sağ fraksiyondan ise özellikle Adalet Partisi’nin eleştirilerine maruz kalmıştır.
yürüttüğü muhalefeti kapsamaktadır. Yirminci yüzyılın ilk yılları Osmanlı Devleti’nde otuz üç yıl iktidarı elinde bulunduran Sultan Abdülhamit ile muhalefetin
mücadelesi ile geçmiştir. Sultan II. Abdülhamid’i iktidara taşıyan etken güç, meşrutiyet taraftarı Genç Osmanlılar hareketidir. Ancak Sultan II. Abdülhamit, padişah
olmasının ardından ilan etmiş olduğu meşrutiyeti, meclisi kapatarak feshetmiş ve
İzlemiş olduğu yönetim şekliyle kendisini tahta taşımış olan muhalif yapıya tekrar
hayat vermiştir. İttihat ve Terakki Cemiyeti, yalnızca siyasî bir organizasyonu değil, aynı zamanda siyasî bir yönelimi ve tavrı da temsil etmektedir. İttihatçılar Abdülhamit’in tahtan indirilmesi, Meşrutiyet’in ilanı ve Meclis-i Mebusan’ın açılmasından yana ittifak kurmuşlardır. Abdülhamit’e karşı muhalif olan İttihatçıların ona
alternatif olabilecek bir siyasi programa sahip olmadıkları görülmektedir. Bu bağlamda Osmanlı asker ve aydınlarından müteşekkil İttihat ve Terakki Cemiyeti, muhalefetini daha kapsamlı ve etkin kılmak için gayrimüslim Osmanlı tebaası ile de
yakın işbirliği içerisine girmiştir.
Books by Tunay Şendal
düzeyde faaliyette bulunan organizasyonlar çeşitli çevresel etmenlerin
etkisi altındadır. Özellikle son yıllarda teknolojik gelişmelere bağlı
olarak sosyo-kültürel yapılar özel sektörde ve kamuda hızlı bir
değişimi de beraberinde getirmektedir. Bu açıdan ‘‘Sosyal ve Beşeri
Bilimlerde Yeni Perspektifler’’ kavramı sosyal yapı içerisinde özel ve
kamu sektörü çerçevesinde değerlendirilmektedir. Sonuç olarak sosyal
ve beşeri bilimler açısından değişimin ve bakış açılarının hızlı bir
şekilde farklılıklar arz edebildiği, aktörler ve alanlara farklı
perspektiflerden yaklaşılan araştırmalara yer verilmiştir.
Bu kitapta farklı üniversitelerdeki yazarların katkıları ile sosyal ve
beşeri bilimlere yeni bakış açıları getirilmiştir. Bu açıdan bakıldığında
7 bölümden oluşan bu kitabın birinci bölümünde; M. Fatih Bilal
Alodalı’nın ‘‘Demokrasi ve Bürokrasi’’ başlıklı araştırması yer
almaktadır. Araştırmanın ikinci bölümünde; Kurtuluş Merdan’ın
‘‘Kamu Tercihi Teorisi ve Türkiye Üzerine Olan Etkileri’’ başlıklı
araştırması yer almaktadır. Araştırmanın üçüncü bölümünde;
Ramazan Sayar’ın ‘‘Dışa Açıklık ve Doğrudan Yabancı Yatırımlar
Arasındaki İlişki; Türkiye Örneği’’ başlıklı araştırması yer almaktadır.
Araştırmanın dördüncü bölümünde; Ulaş Birkan Çakılcı ve Ömür
Aydın’ın ‘‘Milliyetçilik İlkesinin Anayasal Serüveni’’ başlıklı
araştırmaları yer almaktadır. Araştırmanın beşinci bölümünde;
Fetullah Battal’ın ‘‘Örgütsel Adalet ve Örgütsel Bağlılık Arasındaki
İlişki: İlkokul Öğretmenleri Örneği’’ başlıklı araştırması yer almıştır.
Araştırmanın altıncı bölümünde; İbrahim Durmuş’un ‘‘Çalışanların
2 Sosyal ve Beşeri Bilimlerde Yeni Perspektifler
Yenilikçi Olmaya Yönelik Tutumlarının Örgütsel Bağlılıkları
Üzerindeki Etkisi’’ başlıklı araştırması yer almaktadır. Araştırmanın
yedinci bölümünde; Gürdal Çetinkaya ve Tunay Şendal’ın ‘‘Johnson
Mektubu ve Türk Dış Politikasına Etkileri’’ başlıklı araştırmaları yer
almaktadır.
Sosyal ve Beşeri Bilimler alanında farklı perspektifler üzerine
odaklanan bu araştırmanın her bölümünün sorumluluğu yazarlarına
aittir. Bu tarz araştırmaların daha fazla geliştirilmesi ve literatüre yeni
bakış açıları kazandırabilmesi açısından bu kitabın bilim insanlarına
ve potansiyel araştırmacılara yön vermesi ümit edilmektedir.
eski-yeni kavgasına zemin hazırlamıştır. Bir içtimai değişimde; değişimi planlanan kurumun mevcudiyeti dinî bir kaynağa dayanıyor ya da toplum nazarındaki yeri bu konuma işaret ediyorsa, o alanda cereyan etmesi düşünülen değişimin tezahürü; kolay tecelli etmeyeceği gibi neticesinin de sorunlu doğması kuvvetle muhtemeldir. Keza burada mevzu bahis olan nokta, kitlelerin toplumsal ve kültürel değerlerinden, dinî ve ahlaki etkenlerine değin toplumsal psikolojiyi ilgilendiren kırılgan bir hassasiyeti oluşturmaktadır. Bu sosyo-psikolojik problemler karşısında, toplumu anlayabilmek ve devrimlerin başarılı olarak topluma yansıtabilmek adına, çizilen rotada kitlelerin değer yargılarıyla aynı düzleme sahip bir yolda toplumla beraber yürümek en temel zaruriyeti teşkil etmektedir. Keza mevzu bahis bilhassa toplum kuruluşları olan kitleler olduğunda, bu zaruri duruma uyulmadığı takdirde gerçekleştirilmek istenen devrimler, çeşitli engellere tabi kalarak başarıya ulaşamayabilir. Türkiye’de vücut bulan inkılâpların bazıları engellemelere tabi tutulurken bazı zamanlar yanlış yorumlanmış bazı zamanlar ise suiistimal edilmeye çalışılmıştır. İnkılap tarihimizin içtimai değişim dinamiklerinden biri olan ve tartışmaları da beraberin de getiren en önemli reformlardan biri de 96. yıldönümünü karşıladığımız Şapka Devrimi oluşmuştur.
Fes, cübbe ve sarık gibi unsurlar; tarih boyunca geleneksel ve dinî bir simge olarak anılırken sarıklı mezar taşı gibi metalar dahi ahirette Müslümanların iman muhafızı şeklinde algılanıp toplum arasındaki önemini korumuştur. Keza II. Mahmud’un getirmiş olduğu fes kullanımı uygulamasına karşı olanlar, II. Mahmud’u gerçekleştirdiği reformlardan ötürü “Gâvur Padişah” olarak adlandırırken Şapka Devrimi’nde ise fese, İslami bir simge mahiyetiyle sahip çıkmıştır. Esasında buradaki tablo; bazı yorumların bakış açısına göre din ve maneviyatın siyasete karıştırılması saltlığından ötede, yıllarca aynı cephede savaş veren toplumun, yaşamın diğer alanlarında feslilerin şapkalılara, şapkalıların da feslilere karşı tutunduğu tavrın özünde insanların kendilerini bu başlıkların biriyle özdeşleştirerek düşmanını da diğer başlıkla aynîleştirmesi temeline dayanmaktadır.
old issue, which date back to the 1963 Ankara Agreement. The party that supports Turkey's membership to the European Union and
even became the major partner of the government at the time the Ankara Agreement was signed is also the founding party of the
Republic of Turkey, the Republican People's Party. The Republican People's Party identified Turkey's membership in the European
Union with Atatürk's goal of contemporary civilizations. However, in line with this goal, the party followed a policy that looked after
the national interests. Even the Republican People's Party has taken a critical attitude towards the EU from time to time. Although the
party's point of view towards the EU was shaped according to the conjuncture of the period, it basically had the same manner. Within
the framework of the changing comments of the party leaders, the Republican People's Party has kept the issue of full membership to
the EU as a hot agenda, which has always been the main target in foreign policy.
approach, which also constitutes one of Halil İnalcık's important arguments in the approach to the Ottoman social structure, represents a form of sultanism in which the ruler uses the administrative organization within the state structure as her personal tool. The understanding of patrimonial administration, which began to erode in the
Ottoman Empire in the 17th century, was replaced by a neo-patrimonial understanding during the reign of Abdulhamid II, and this new political identity was shaped by the duality of enlightenment despotism, which formed the framework of the political and social-political attitude of Abdulhamid II. This period, which also includes the
process of integrating into the modernization necessitated by the age, manifested as the phenotype of the authoritarian understanding of modernity developed by the Ottomans in the 18th century. While following a Western socio-cultural reformist line in this paradoxical political axis, Abdülhamid II wanted to consolidate her
authority by exposing a dominant attitude on the other hand. However, the mentality of the reforms brought to life in this period built an order that was taken as an example in terms of form rather than the intellectual dialectic of the West
kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin 27 yıl süren tek parti döneminin
ardından geçilen çok partili sistem içerisinde yeniden iktidar olamama sorunsalını
ele alan ve Doğan Kitap tarafından yayınlanan "CHP Nasıl İktidar Olur?" adlı
araştırma/inceleme kitap çalışması değerlendirilmiştir. Cumhuriyet Halk
Partisi’nin tarihi ve bu tarihten gelen kalıtsal sorunlarla birlikte irdelenen ve aynı
zamanda partinin iktidar olabilmesi için bir takım fikir ve önerilerin kaleme
alındığı çalışma, Türkiye’nin yakın tarihine var olan sorunlarla birlikte ışık
tutmaktadır. Bilâ, kitap çalışmasında Cumhuriyet Halk Partisi'nin tarihi sürecini
ele alırken CHP’nin iktidar olabilmesi adına kendince siyasi ve sosyolojik bir
reçete sunmuştur.
ekibinin Merkez Yönetim Kurulu’na hâkim olması ile beraber ivme kazanmıştır. Zaman içerisinde Ortanın Solu’na ilişkin tartışmalar parti içi iktidar mücadelesine dönüşürken bu süreç esnasında parti içi ve parti dışı muhalefet, çeşitli gruplar ile birlikte Ortanın Solu
hareketine karşı etkinliğini arttırmıştır. Parti içindeki; ‘’Sekizler’’, ‘’Ortanın Göbekçileri’’, ‘’Üçüncü Dünyacılar’’, ‘’Sosyalist-Marksist Sol’’ gibi gruplar ile hizipleşme mücadelesi veren ‘’Ortanın Solu’’, parti dışından sol fraksiyondaki TİP ve Yön’ün, sağ fraksiyondan ise özellikle Adalet Partisi’nin eleştirilerine maruz kalmıştır.
yürüttüğü muhalefeti kapsamaktadır. Yirminci yüzyılın ilk yılları Osmanlı Devleti’nde otuz üç yıl iktidarı elinde bulunduran Sultan Abdülhamit ile muhalefetin
mücadelesi ile geçmiştir. Sultan II. Abdülhamid’i iktidara taşıyan etken güç, meşrutiyet taraftarı Genç Osmanlılar hareketidir. Ancak Sultan II. Abdülhamit, padişah
olmasının ardından ilan etmiş olduğu meşrutiyeti, meclisi kapatarak feshetmiş ve
İzlemiş olduğu yönetim şekliyle kendisini tahta taşımış olan muhalif yapıya tekrar
hayat vermiştir. İttihat ve Terakki Cemiyeti, yalnızca siyasî bir organizasyonu değil, aynı zamanda siyasî bir yönelimi ve tavrı da temsil etmektedir. İttihatçılar Abdülhamit’in tahtan indirilmesi, Meşrutiyet’in ilanı ve Meclis-i Mebusan’ın açılmasından yana ittifak kurmuşlardır. Abdülhamit’e karşı muhalif olan İttihatçıların ona
alternatif olabilecek bir siyasi programa sahip olmadıkları görülmektedir. Bu bağlamda Osmanlı asker ve aydınlarından müteşekkil İttihat ve Terakki Cemiyeti, muhalefetini daha kapsamlı ve etkin kılmak için gayrimüslim Osmanlı tebaası ile de
yakın işbirliği içerisine girmiştir.
düzeyde faaliyette bulunan organizasyonlar çeşitli çevresel etmenlerin
etkisi altındadır. Özellikle son yıllarda teknolojik gelişmelere bağlı
olarak sosyo-kültürel yapılar özel sektörde ve kamuda hızlı bir
değişimi de beraberinde getirmektedir. Bu açıdan ‘‘Sosyal ve Beşeri
Bilimlerde Yeni Perspektifler’’ kavramı sosyal yapı içerisinde özel ve
kamu sektörü çerçevesinde değerlendirilmektedir. Sonuç olarak sosyal
ve beşeri bilimler açısından değişimin ve bakış açılarının hızlı bir
şekilde farklılıklar arz edebildiği, aktörler ve alanlara farklı
perspektiflerden yaklaşılan araştırmalara yer verilmiştir.
Bu kitapta farklı üniversitelerdeki yazarların katkıları ile sosyal ve
beşeri bilimlere yeni bakış açıları getirilmiştir. Bu açıdan bakıldığında
7 bölümden oluşan bu kitabın birinci bölümünde; M. Fatih Bilal
Alodalı’nın ‘‘Demokrasi ve Bürokrasi’’ başlıklı araştırması yer
almaktadır. Araştırmanın ikinci bölümünde; Kurtuluş Merdan’ın
‘‘Kamu Tercihi Teorisi ve Türkiye Üzerine Olan Etkileri’’ başlıklı
araştırması yer almaktadır. Araştırmanın üçüncü bölümünde;
Ramazan Sayar’ın ‘‘Dışa Açıklık ve Doğrudan Yabancı Yatırımlar
Arasındaki İlişki; Türkiye Örneği’’ başlıklı araştırması yer almaktadır.
Araştırmanın dördüncü bölümünde; Ulaş Birkan Çakılcı ve Ömür
Aydın’ın ‘‘Milliyetçilik İlkesinin Anayasal Serüveni’’ başlıklı
araştırmaları yer almaktadır. Araştırmanın beşinci bölümünde;
Fetullah Battal’ın ‘‘Örgütsel Adalet ve Örgütsel Bağlılık Arasındaki
İlişki: İlkokul Öğretmenleri Örneği’’ başlıklı araştırması yer almıştır.
Araştırmanın altıncı bölümünde; İbrahim Durmuş’un ‘‘Çalışanların
2 Sosyal ve Beşeri Bilimlerde Yeni Perspektifler
Yenilikçi Olmaya Yönelik Tutumlarının Örgütsel Bağlılıkları
Üzerindeki Etkisi’’ başlıklı araştırması yer almaktadır. Araştırmanın
yedinci bölümünde; Gürdal Çetinkaya ve Tunay Şendal’ın ‘‘Johnson
Mektubu ve Türk Dış Politikasına Etkileri’’ başlıklı araştırmaları yer
almaktadır.
Sosyal ve Beşeri Bilimler alanında farklı perspektifler üzerine
odaklanan bu araştırmanın her bölümünün sorumluluğu yazarlarına
aittir. Bu tarz araştırmaların daha fazla geliştirilmesi ve literatüre yeni
bakış açıları kazandırabilmesi açısından bu kitabın bilim insanlarına
ve potansiyel araştırmacılara yön vermesi ümit edilmektedir.