Conference Presentations by Tabriz Raufoglu (JAFAROV)

Uluslararası Dijital Çağda Hukuk Sempozyumu, 2023
Today, all around the world, most people use the internet not just for their communications
but ... more Today, all around the world, most people use the internet not just for their communications
but also for everything. Online banking, online trade, gaming, medical control, and so on. Actually,
not only individuals but also states use the internet daily. It is normal. Because everyone is online.
Therefore, cyberspace is an important part of our lives today. Maybe it is our life. In the context of
the discussions of Metaverse, that idea does not sound rarely. While using cyberspace as
individuals, we all come across lots of legal problems. But it is not compared with the states.
Specially increasing importance of the information and disinformation initiatives against states
makes it more difficult. Each state should protect its citizens and its interests. On the other hand,
each state should stop initiatives realized through its territories against other states too. It is an
obligation in international law. It is called due diligence. International Court of Justice decisions
cited that principle mostly. Today's world can’t be visualized without the internet. But the internet
should not be used to damage other states and their citizens. Due diligence is an obligation that
each state can’t permit any state or non-state actor to use its territories against other states. Does
this rule cover cyberspace? In the doctrine, there's no ultimate acceptance. But most of them
accepted that illegal actions against other states had to be embarrassed by the territorial state. If it
is not embarrassed that action can be evaluated as direct or indirect intervention. As it was seen by
the discussions, due diligence on cyberspace should be analyzed in terms of international law in its
broad scope. This is why each action on the internet that is realized in the territory of State B and
is not liked by State A can’t be counted as a violation of due diligence. On the other hand State B can’t be silent to any actions realized within its territory and damaged to state A in the contrast of
international law. Besides other academic research on those issues, the Tallin Manual would be
considered one of the best. Another dilemma is that it is hard to determine which information is
harmful, which is not. At the same time, we should not forget freedom of expression. Specifically,
each state has an obligation to ensure freedom of expression in its territory according to
international law. It means that each state should ensure freedom of expression and, as well, this
freedom should not be harmful to others. Surely, if any state permits state and non-state actors with
the willingness to harm others, it would be counted as an illegal action. But the main topic is to
determine criteria for harmfulness. Information can count as a harmful attack or intervention too.
Therefore, now in international law doctrine, there's no final decision or approach to settle that
problem.
In my opinion, solutions for coexistence in that context should be found via due diligence.
So, ensuring freedom of expression does not mean using your territory against others. More clearly,
each state has to limit or regulate the freedom of people on the internet in its territory to not be
harmful to other states

İnternette Dezenformasyon ve Hukuk Sempozyumu, 2022
İçişlerine karışmama ilkesi Birleşmiş Milletler antlaşması tarafından hükme bağlanan
ve uluslara... more İçişlerine karışmama ilkesi Birleşmiş Milletler antlaşması tarafından hükme bağlanan
ve uluslararası hukukun egemen eşitlik prensibinden yola çıkarak oluşturduğu devletlerin
beraberliği tezinin olmazsa olmazlarındandır. Bu prensipten yola çıkılarak devletlerin siyasi
bağımsızlıklarını da kapsamayacak bir şekilde iç işlerine müdahale mevcut uluslararası hukuk
tarafından yasaklanmaktadır. Prensibin içeriği çok geniş olduğu için olayların duruma göre
değerlendirilmesi ve müdahalenin gerçekleşip gerçekleşmediğine karar verilmesi elzemdir.
Son dönemler internetin getirdiği realite hasebi ile enformasyon kavramı daha da
yaygınlaşmış, dünya ahalisinin son istatistiklere göre yüzde 60'ından fazlasının çevrimiçi
olması ile birlikte daha da güncelleşen enformasyon kavramı iç işlerine müdahale edilmemesi
prensibi bağlamında da önem arz etmeye başlamıştır. Zira Birleşmiş Milletler (BM) üyesi olan
ülkelerin bazıları enformasyon savaşı, enformasyon terörü, enformasyon saldırıları gibi yeni
tanım ve terimleri istifade etmekte ve hatta kendi ulusal yasalarını ve uluslararası hukuk noktai nazardan ise ilgili teamül oluşturabilecek nitelikteki davranışlarını bu temeller üzerine inşa
etmektedirler. Bahsettiğimiz tanımlar üzerinden güvenlik doktrini oluşturmaya çalışan
devletler çoğunlukla Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) şemsiyesinde birleşmiş bulunmaktadırlar.
Hakeza Rusya ve Çin'in başını çektiği bu grup tarafından üzerinde daha geniş bir şekilde
duracağımız ve enformasyon temelli kavramlar kendilerinin egemenlik ve güvenliklerine
münasebette bir tehdit olarak görülmekte ve bu çerçevede hatta meşru müdafaa hakkına kadar
gidecek önleyici tedbirlerin alınması uygun görülmektedir. Nitekim çalışmamızda iç işlerine
karışmama temelinde ŞİÖ tarafından inşa edilen güvenlik kapsamlı enformasyon kavramları
incelenecek ve bahsi geçen tanımlara dayalı olarak gerçekleştirilen hangi eylemlerin uluslararası hukuk çerçevesinde iç işlerine karışmama yasağının ihlali olduğuna dair tespitler
yapılacaktır.

III. INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON THE SOUTH CAUCASIA IN THE CONTEXT OF SOCIAL, ECONOMICS AND POLITICAL PROGRESS IN THE POST-COLD WAR ERA; Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü / İzmir; , 2024
Uluslararası hukukun birçok yönü ile tartışılan 10 Kasım 2020 Azerbaycan-ErmenistanRusya Üçlü Bil... more Uluslararası hukukun birçok yönü ile tartışılan 10 Kasım 2020 Azerbaycan-ErmenistanRusya Üçlü Bildirisinin tekbaşına bir ateşkes sözleşmesi olduğu da tartışma konusudur. Bilakis
sözleşmenin Ateşkes sözleşmesi olduğu kesinken sadece ateşkes sözleşmesi olarak mı
değerlendirilmesi gerekmelidir gibi sorularla müşahede olunan kafa karışıklığı henüz detaylı
biçimde aydınlatılmamıştır. Nitekim bildiride yalnız askeri anlamda ateşe son vermenin yanı
sıra yıllar uzunu işkal altında tutulan Azerbaycan topraklarının kahir ekseriyetinin geri
verilmesine dair ibarelerin de yer alması bahsigeçen karışıklığın ana unsurlarını
oluşturmaktadır. Örneğin Bildiride işkal altında bulunan Ağdam, Kelbecer ve Laçin
rayonlarının Azerbaycana geri verilmesi noktasında hatta nihai tarihler de belirlenmiştir.
Dolayısı ile bildiri dar kapsamlı ve yalnız askeri saldırıları durduran bir sözleşmeye
sığdıralamayacak derecede geniş konuları düzenlemektedir.
Yukarıda kısaca temel argümanları ileri sürülerek ortaya konulan hukuki sorunun açıklığa
kavuşturulması için antlaşmalar hukuku kapsamında bir değerlendirmenin yapılması gerektiği
açıktır. Bir defa ateşkes sözleşmesi kavramına değinilmesi elzemken öte yandan söz edilen
sözleşme türü ile ateşkes dışındaki konuların düzenlene bilip veya bilmeyeceğinin de
açıklanması ihtiyacı doğmaktadır. Tüm söylenileneler bağlamında analiz yapılırken
sözleşmelerin içerik itibarıyla farklılığı üzerinden ateşkes sözleşmelerinin münferitliğine
değinilmesi de unutulmamalıdır. Şimdi tüm söz edilen hususlar göz önünde tutulursa yapılacak
analizin Vyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (VAHS) ile sınırlı kalarak tüm soru işaretlerine
açıklık getirmesi pek mümkün gözükmemektedir. O sebeple VAHS’ın yanı sıra öğretide
mevzubahis konuya binaen yer alan görüş ve tutumların da hesaba katılması mühim olmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Azerbaycan-Ermenistan-Rusya Üçlü Bildirisi, Uluslararası
Antlaşmalar Hukuku, İkinci Karabağ Savaşı

“100. Yılında Azerbaycan Cumhuriyeti” Uluslararası Kongresi Kongre Bildiri Tam Metin Kitabı, 2019
ÖZET
Kamu tüzel kişileri, devlet tarafından kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılar... more ÖZET
Kamu tüzel kişileri, devlet tarafından kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulmuş ve kamu gücü ayrıcalıkları ile donatılmış olan tüzel kişilerdir. Kamu tüzel kişileri, idari teşkilatın temelinde varolan yapılardır. İdare hukukunun esas hak süjesi olan ve idari teşkilatın yapısal oluşumunda önemli rol alan kamu tüzel kişileri, Türk mevzuat, doktrin ve içtihatlarında, geniş biçimde ele alınmasına rağmen, Azerbaycan mevzuatında karışık şekilde düzenlenmiş ve doktrininde fazla değinilmemiş mevzudur. Her ne kadar Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın 3 Şubat 2016 tarihli 759 sayılı kararnamesi ile onaylanan Azerbyacan Cumhuriyeti’nin Kamu Tüzel Kişileri Hakkında Kanunu kamu tüzel kişiliğinin ne olduğunu belli çerçevede tanımlamış olsa da idari sistem içerisinde bulunan bir çok kuruluşların statülerine dair soru işaretlerini cevapsız bırakmıştır. Dolayısıyla, Azerbaycan hukuku içinde kamu tüzel kişiliği mefhumuna müteallik, yaşanmış veya yaşanabilecek uyuşmazlıklar açısından daha deneyimli görünen Türk hukuk kaynaklarından yararlanmada önemli faydalar görülmektedir. Bu sebeple hazırladığımız çalışmamızda, Azerbaycan idari sistemi içerisinde kamu tüzel kişiliği kavramının mahiyetinin ne olduğunu ortaya koyarken, Türk hukuku ile karşılaştırmalı, Azerbaycan mevzuatındaki hem de Azerbaycan hukuk doktrinindeki sorunları bilimsel açıdan görünür kılınmaya ve Türk idare hukukunun bu sorunlara yönelik çözümlerini açıklamaya gayret gösterdik.
Anahtar Kelimeler: Kamu Tüzel Kişiliği, Azerbaycan Hukuk Sistemi, Türk İdare Hukuku, Ayrıcalık, Kamu Gücü.
ABSTRACT
Public legal entities are legal entities established by the State by law or on the basis of the powers granted expressly by the law and are equipped with public power privileges. Public legal entities are structures existing on the basis of the administrative organization. Public legal entities which are the main subject of rights of the administrative law and which play an important role in the structural formation of the administrative organization are arranged in the Azerbaijani legislation in a complicated manner and are not mentioned much in the doctrine although they are widely discussed in Turkish legislation, doctrine and case law. Although the Azerbaijani Republic's Law on Public Legal Entities, approved by the Azerbaijani President's Decree No. 759 dated February 3, 2016, defined the public legal entity in a certain frame, it left the question marks about the statutes of many organizations in the administrative system unanswered. Therefore, there are significant benefits in utilizing Turkish legal sources that appear to be more experienced in terms of disputes that experienced or may be experienced, releated to public legal entity within Azerbaijani law. This is why in this study we have tried to make the problems in Azerbaijani legislation and Azerbaijani doctrine from the aspect of scientific in comparison with Turkish law and to clarify the solutions of Turkish administrative law to these problems while revealing what is the nature of the concept of public legal entity within the administrative system of Azerbaijan.
Keywords: Public Legal Entity, Azerbaijan Law System, Turkish Administrative Law, Privilege, Public Power.

Yukarı Karabağ Örneğinde Meşru Müdafaa Hakkının Zaman Aşımı Sorunu, 2018
Öz: Bu çalışmada Sovyetler Birliği'nin dağılması ile ortaya çıkan Dağlık Karabağ (DK) sorunu bağl... more Öz: Bu çalışmada Sovyetler Birliği'nin dağılması ile ortaya çıkan Dağlık Karabağ (DK) sorunu bağlamında Uluslararası Hukukun en temel ilkelerinden sayılan "Meşru Müdafaa" hakkının aciliyet (zaman aşımı) kriteri ele alınacaktır. Eski SSCB döneminde Azerbaycan'a bağlı olarak oluşturulan Yukarı Karabağ Özerk Bölgesi'nin (YKÖB) Azerbaycan vatandaşı statüsü taşıyan etnik ermeni nüfusu tarafından Ermenistan Cumhuriyeti'nin de desteği ile DK'da başlattığı bölücülük harekatı bölgede acı olayların meydana gelmesine sebebiyet vermekle birlikte hukuki tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Yaklaşık 30 yıldır çözüme kovuşturulamayan DK sorunu eski YKÖB de dahil olmak üzere Azerbaycan topraklarının 20 faizinin işkali ile sonuçlanmıştır. Sorun 1992-94 yıllları arasında açık savaşa dönüşmüş, yalnız 12 mayıs 1994'de Bişkek Protokolü ile işkale son vermeksizin ateşkes sağlanabilmiştir. Bir tarafdan işkal mağduru olarak Azerbaycanın meşru müdafaa hakkının devam ettiği tezi geçerli kılınsa da diğer tarafdan ateşkesten geçen 24 yıl içinde silahlı saldırı fiilinin bittiği argümanı ile ilgili hakkın ortadan kalktığı iddaa edilmektedir. İşte bu nedenle makalemizde meşru müdafaa hakkının aciliyet kriteri çerçevesinde Azerbaycan Cumhuriyeti'nin yeniden meşru müdafaa ilkesine dayanarak kuvvete başvurma hakkına sahip olup veya olmadığı üzerine bir deneyim yapılacaktır.
Books by Tabriz Raufoglu (JAFAROV)

“İnformasiya təhlükəsizliyi və kibertəhlükəsizliyin hüquqi aspektləri” fənni üzrə mühazirələr top... more “İnformasiya təhlükəsizliyi və kibertəhlükəsizliyin hüquqi aspektləri” fənni üzrə mühazirələr toplusu Azərbaycan Respublikasının Elm və Təhsil Nazirliyinin “Təhsildə könüllü fəaliyyətin təşkili” qrant müsabiqəsi çərçivəsində qalib elan olunmuş “İnformasiya təhlükəsizliyi ixtisası üzrə elmi-metodiki tədris (çap və onlayn) vəsaitlərinin hazırlanması” layihəsi çərçivəsində Azərbaycan Kibertəhlükəsizlik Təşkilatları Assosiasiyasının dəstəyi ilə hazırlanmışdır.
Mühazirələr toplusunun hazırlanmasının əsas məqsədini informasiya təhlükəsizliyinin və kibertəhlükəsizliyin elmi-metodoloji, nəzəri və hüquqi əsaslarının ali təhsilin bakalavriat səviyyəsində tədrisinə, habelə mövcud elmi-metodiki boşluqların aradan qaldırılmasına və azərbaycandilli elmi ədəbiyyatın formalaşmasına dəstəyin göstərilməsi təşkil edir.
Mühazirələr toplusu informasiya təhlükəsizliyi, o cümlədən kritik informasiya infrastrukturunun təhlükəsizliyi, kibercinayətkarlığa qarşı mübarizə və digər aidiyyəti sahələrdə tətbiq olunan hüquqi tənzimləmə mexanizmlərinə dair təhsilalanların biliklərinin artırılmasına dəstək verəcəkdir.
Mövzu 1. İnformasiya hüququnun əsasları, mənbələri, hüquq münasibətlərinin elementləri, hüquq nor... more Mövzu 1. İnformasiya hüququnun əsasları, mənbələri, hüquq münasibətlərinin elementləri, hüquq normalarının subyektləri ..
Papers by Tabriz Raufoglu (JAFAROV)

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
Öz İçişlerine karışmama ilkesi Birleşmiş Milletler Antlaşması tarafından hükme bağlanan ve ulusla... more Öz İçişlerine karışmama ilkesi Birleşmiş Milletler Antlaşması tarafından hükme bağlanan ve uluslararası hukukun egemen eşitlik prensibinden yola çıkarak oluşturduğu devletlerin beraberliği tezinin olmazsa olmazlarındandır. Bu prensipten yola çıkılarak devletlerin siyasi bağımsızlıklarını da kapsayacak bir şekilde iç işlerine müdahale mevcut uluslararası hukuk tarafından yasaklanmaktadır. Prensibin içeriği çok geniş olduğu için olayların duruma göre değerlendirilmesi ve müdahalenin gerçekleşip gerçekleşmediğine karar verilmesi elzemdir. Son dönemler internetin getirdiği realite hasebi ile enformasyon kavramı daha da yaygınlaşmış, dünya ahalisinin son istatistiklere göre yüzde 60'ından fazlasının çevrimiçi olması ile birlikte daha da güncelleşen enformasyon kavramı iç işlerine müdahale edilmemesi prensibi bağlamında da önem arz etmeye başlamıştır. Zira Birleşmiş Milletler (BM) üyesi olan ülkelerin bazıları enformasyon savaşı, enformasyon terörü, enformasyon saldırıları gibi yeni t...

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2022
Makale internetin hızlı biçimde gelişmesi sonucunda daha da güncellik
kazanan dezenformasyon kav... more Makale internetin hızlı biçimde gelişmesi sonucunda daha da güncellik
kazanan dezenformasyon kavramını iç işlerine karışmama ilkesi ve Şangay
İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) uygulamaları kapsamında ele almaktadır.
Dezenformasyonun yanı sıra enformasyon tekeli üzerinden kurulan
hegemonyanın oluşturduğu eşitsiz siberalan ve mevzubahis eşitsizlik
sebebiyle devletlerin egemen eşitliğine yönelen pratik tehditler de makalenin inceleme alanı içerisindedir. Araştırma çerçevesinde bir taraftan da ŞİÖ uygulamaları kapsamında ele alınan sözü geçen kavramların saldırı olarak değerlendirilmesine dair koşullar açısından tespitlere yer verilmiştir.
Nihayetinde her dezenformasyonun bir iç işlerine karışma şeklinde
değerlendirilemeyeceği fakat koşullara dayalı olarak bahsi geçen ilkenin
ihlalinin oluşabileceği sonucuna varılmıştır. Öte yandan ortak yönetilmesi
gerektiği kanısına varılmış siberalanın enformasyon tekeline tekabül edecek biçimde kullanılmasının ise egemen eşitlik ilkesi ile bağdaşmadığı görüşü hasıl olmuştur.
Uploads
Conference Presentations by Tabriz Raufoglu (JAFAROV)
but also for everything. Online banking, online trade, gaming, medical control, and so on. Actually,
not only individuals but also states use the internet daily. It is normal. Because everyone is online.
Therefore, cyberspace is an important part of our lives today. Maybe it is our life. In the context of
the discussions of Metaverse, that idea does not sound rarely. While using cyberspace as
individuals, we all come across lots of legal problems. But it is not compared with the states.
Specially increasing importance of the information and disinformation initiatives against states
makes it more difficult. Each state should protect its citizens and its interests. On the other hand,
each state should stop initiatives realized through its territories against other states too. It is an
obligation in international law. It is called due diligence. International Court of Justice decisions
cited that principle mostly. Today's world can’t be visualized without the internet. But the internet
should not be used to damage other states and their citizens. Due diligence is an obligation that
each state can’t permit any state or non-state actor to use its territories against other states. Does
this rule cover cyberspace? In the doctrine, there's no ultimate acceptance. But most of them
accepted that illegal actions against other states had to be embarrassed by the territorial state. If it
is not embarrassed that action can be evaluated as direct or indirect intervention. As it was seen by
the discussions, due diligence on cyberspace should be analyzed in terms of international law in its
broad scope. This is why each action on the internet that is realized in the territory of State B and
is not liked by State A can’t be counted as a violation of due diligence. On the other hand State B can’t be silent to any actions realized within its territory and damaged to state A in the contrast of
international law. Besides other academic research on those issues, the Tallin Manual would be
considered one of the best. Another dilemma is that it is hard to determine which information is
harmful, which is not. At the same time, we should not forget freedom of expression. Specifically,
each state has an obligation to ensure freedom of expression in its territory according to
international law. It means that each state should ensure freedom of expression and, as well, this
freedom should not be harmful to others. Surely, if any state permits state and non-state actors with
the willingness to harm others, it would be counted as an illegal action. But the main topic is to
determine criteria for harmfulness. Information can count as a harmful attack or intervention too.
Therefore, now in international law doctrine, there's no final decision or approach to settle that
problem.
In my opinion, solutions for coexistence in that context should be found via due diligence.
So, ensuring freedom of expression does not mean using your territory against others. More clearly,
each state has to limit or regulate the freedom of people on the internet in its territory to not be
harmful to other states
ve uluslararası hukukun egemen eşitlik prensibinden yola çıkarak oluşturduğu devletlerin
beraberliği tezinin olmazsa olmazlarındandır. Bu prensipten yola çıkılarak devletlerin siyasi
bağımsızlıklarını da kapsamayacak bir şekilde iç işlerine müdahale mevcut uluslararası hukuk
tarafından yasaklanmaktadır. Prensibin içeriği çok geniş olduğu için olayların duruma göre
değerlendirilmesi ve müdahalenin gerçekleşip gerçekleşmediğine karar verilmesi elzemdir.
Son dönemler internetin getirdiği realite hasebi ile enformasyon kavramı daha da
yaygınlaşmış, dünya ahalisinin son istatistiklere göre yüzde 60'ından fazlasının çevrimiçi
olması ile birlikte daha da güncelleşen enformasyon kavramı iç işlerine müdahale edilmemesi
prensibi bağlamında da önem arz etmeye başlamıştır. Zira Birleşmiş Milletler (BM) üyesi olan
ülkelerin bazıları enformasyon savaşı, enformasyon terörü, enformasyon saldırıları gibi yeni
tanım ve terimleri istifade etmekte ve hatta kendi ulusal yasalarını ve uluslararası hukuk noktai nazardan ise ilgili teamül oluşturabilecek nitelikteki davranışlarını bu temeller üzerine inşa
etmektedirler. Bahsettiğimiz tanımlar üzerinden güvenlik doktrini oluşturmaya çalışan
devletler çoğunlukla Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) şemsiyesinde birleşmiş bulunmaktadırlar.
Hakeza Rusya ve Çin'in başını çektiği bu grup tarafından üzerinde daha geniş bir şekilde
duracağımız ve enformasyon temelli kavramlar kendilerinin egemenlik ve güvenliklerine
münasebette bir tehdit olarak görülmekte ve bu çerçevede hatta meşru müdafaa hakkına kadar
gidecek önleyici tedbirlerin alınması uygun görülmektedir. Nitekim çalışmamızda iç işlerine
karışmama temelinde ŞİÖ tarafından inşa edilen güvenlik kapsamlı enformasyon kavramları
incelenecek ve bahsi geçen tanımlara dayalı olarak gerçekleştirilen hangi eylemlerin uluslararası hukuk çerçevesinde iç işlerine karışmama yasağının ihlali olduğuna dair tespitler
yapılacaktır.
sözleşmenin Ateşkes sözleşmesi olduğu kesinken sadece ateşkes sözleşmesi olarak mı
değerlendirilmesi gerekmelidir gibi sorularla müşahede olunan kafa karışıklığı henüz detaylı
biçimde aydınlatılmamıştır. Nitekim bildiride yalnız askeri anlamda ateşe son vermenin yanı
sıra yıllar uzunu işkal altında tutulan Azerbaycan topraklarının kahir ekseriyetinin geri
verilmesine dair ibarelerin de yer alması bahsigeçen karışıklığın ana unsurlarını
oluşturmaktadır. Örneğin Bildiride işkal altında bulunan Ağdam, Kelbecer ve Laçin
rayonlarının Azerbaycana geri verilmesi noktasında hatta nihai tarihler de belirlenmiştir.
Dolayısı ile bildiri dar kapsamlı ve yalnız askeri saldırıları durduran bir sözleşmeye
sığdıralamayacak derecede geniş konuları düzenlemektedir.
Yukarıda kısaca temel argümanları ileri sürülerek ortaya konulan hukuki sorunun açıklığa
kavuşturulması için antlaşmalar hukuku kapsamında bir değerlendirmenin yapılması gerektiği
açıktır. Bir defa ateşkes sözleşmesi kavramına değinilmesi elzemken öte yandan söz edilen
sözleşme türü ile ateşkes dışındaki konuların düzenlene bilip veya bilmeyeceğinin de
açıklanması ihtiyacı doğmaktadır. Tüm söylenileneler bağlamında analiz yapılırken
sözleşmelerin içerik itibarıyla farklılığı üzerinden ateşkes sözleşmelerinin münferitliğine
değinilmesi de unutulmamalıdır. Şimdi tüm söz edilen hususlar göz önünde tutulursa yapılacak
analizin Vyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (VAHS) ile sınırlı kalarak tüm soru işaretlerine
açıklık getirmesi pek mümkün gözükmemektedir. O sebeple VAHS’ın yanı sıra öğretide
mevzubahis konuya binaen yer alan görüş ve tutumların da hesaba katılması mühim olmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Azerbaycan-Ermenistan-Rusya Üçlü Bildirisi, Uluslararası
Antlaşmalar Hukuku, İkinci Karabağ Savaşı
Kamu tüzel kişileri, devlet tarafından kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulmuş ve kamu gücü ayrıcalıkları ile donatılmış olan tüzel kişilerdir. Kamu tüzel kişileri, idari teşkilatın temelinde varolan yapılardır. İdare hukukunun esas hak süjesi olan ve idari teşkilatın yapısal oluşumunda önemli rol alan kamu tüzel kişileri, Türk mevzuat, doktrin ve içtihatlarında, geniş biçimde ele alınmasına rağmen, Azerbaycan mevzuatında karışık şekilde düzenlenmiş ve doktrininde fazla değinilmemiş mevzudur. Her ne kadar Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın 3 Şubat 2016 tarihli 759 sayılı kararnamesi ile onaylanan Azerbyacan Cumhuriyeti’nin Kamu Tüzel Kişileri Hakkında Kanunu kamu tüzel kişiliğinin ne olduğunu belli çerçevede tanımlamış olsa da idari sistem içerisinde bulunan bir çok kuruluşların statülerine dair soru işaretlerini cevapsız bırakmıştır. Dolayısıyla, Azerbaycan hukuku içinde kamu tüzel kişiliği mefhumuna müteallik, yaşanmış veya yaşanabilecek uyuşmazlıklar açısından daha deneyimli görünen Türk hukuk kaynaklarından yararlanmada önemli faydalar görülmektedir. Bu sebeple hazırladığımız çalışmamızda, Azerbaycan idari sistemi içerisinde kamu tüzel kişiliği kavramının mahiyetinin ne olduğunu ortaya koyarken, Türk hukuku ile karşılaştırmalı, Azerbaycan mevzuatındaki hem de Azerbaycan hukuk doktrinindeki sorunları bilimsel açıdan görünür kılınmaya ve Türk idare hukukunun bu sorunlara yönelik çözümlerini açıklamaya gayret gösterdik.
Anahtar Kelimeler: Kamu Tüzel Kişiliği, Azerbaycan Hukuk Sistemi, Türk İdare Hukuku, Ayrıcalık, Kamu Gücü.
ABSTRACT
Public legal entities are legal entities established by the State by law or on the basis of the powers granted expressly by the law and are equipped with public power privileges. Public legal entities are structures existing on the basis of the administrative organization. Public legal entities which are the main subject of rights of the administrative law and which play an important role in the structural formation of the administrative organization are arranged in the Azerbaijani legislation in a complicated manner and are not mentioned much in the doctrine although they are widely discussed in Turkish legislation, doctrine and case law. Although the Azerbaijani Republic's Law on Public Legal Entities, approved by the Azerbaijani President's Decree No. 759 dated February 3, 2016, defined the public legal entity in a certain frame, it left the question marks about the statutes of many organizations in the administrative system unanswered. Therefore, there are significant benefits in utilizing Turkish legal sources that appear to be more experienced in terms of disputes that experienced or may be experienced, releated to public legal entity within Azerbaijani law. This is why in this study we have tried to make the problems in Azerbaijani legislation and Azerbaijani doctrine from the aspect of scientific in comparison with Turkish law and to clarify the solutions of Turkish administrative law to these problems while revealing what is the nature of the concept of public legal entity within the administrative system of Azerbaijan.
Keywords: Public Legal Entity, Azerbaijan Law System, Turkish Administrative Law, Privilege, Public Power.
Books by Tabriz Raufoglu (JAFAROV)
Mühazirələr toplusunun hazırlanmasının əsas məqsədini informasiya təhlükəsizliyinin və kibertəhlükəsizliyin elmi-metodoloji, nəzəri və hüquqi əsaslarının ali təhsilin bakalavriat səviyyəsində tədrisinə, habelə mövcud elmi-metodiki boşluqların aradan qaldırılmasına və azərbaycandilli elmi ədəbiyyatın formalaşmasına dəstəyin göstərilməsi təşkil edir.
Mühazirələr toplusu informasiya təhlükəsizliyi, o cümlədən kritik informasiya infrastrukturunun təhlükəsizliyi, kibercinayətkarlığa qarşı mübarizə və digər aidiyyəti sahələrdə tətbiq olunan hüquqi tənzimləmə mexanizmlərinə dair təhsilalanların biliklərinin artırılmasına dəstək verəcəkdir.
Papers by Tabriz Raufoglu (JAFAROV)
kazanan dezenformasyon kavramını iç işlerine karışmama ilkesi ve Şangay
İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) uygulamaları kapsamında ele almaktadır.
Dezenformasyonun yanı sıra enformasyon tekeli üzerinden kurulan
hegemonyanın oluşturduğu eşitsiz siberalan ve mevzubahis eşitsizlik
sebebiyle devletlerin egemen eşitliğine yönelen pratik tehditler de makalenin inceleme alanı içerisindedir. Araştırma çerçevesinde bir taraftan da ŞİÖ uygulamaları kapsamında ele alınan sözü geçen kavramların saldırı olarak değerlendirilmesine dair koşullar açısından tespitlere yer verilmiştir.
Nihayetinde her dezenformasyonun bir iç işlerine karışma şeklinde
değerlendirilemeyeceği fakat koşullara dayalı olarak bahsi geçen ilkenin
ihlalinin oluşabileceği sonucuna varılmıştır. Öte yandan ortak yönetilmesi
gerektiği kanısına varılmış siberalanın enformasyon tekeline tekabül edecek biçimde kullanılmasının ise egemen eşitlik ilkesi ile bağdaşmadığı görüşü hasıl olmuştur.
but also for everything. Online banking, online trade, gaming, medical control, and so on. Actually,
not only individuals but also states use the internet daily. It is normal. Because everyone is online.
Therefore, cyberspace is an important part of our lives today. Maybe it is our life. In the context of
the discussions of Metaverse, that idea does not sound rarely. While using cyberspace as
individuals, we all come across lots of legal problems. But it is not compared with the states.
Specially increasing importance of the information and disinformation initiatives against states
makes it more difficult. Each state should protect its citizens and its interests. On the other hand,
each state should stop initiatives realized through its territories against other states too. It is an
obligation in international law. It is called due diligence. International Court of Justice decisions
cited that principle mostly. Today's world can’t be visualized without the internet. But the internet
should not be used to damage other states and their citizens. Due diligence is an obligation that
each state can’t permit any state or non-state actor to use its territories against other states. Does
this rule cover cyberspace? In the doctrine, there's no ultimate acceptance. But most of them
accepted that illegal actions against other states had to be embarrassed by the territorial state. If it
is not embarrassed that action can be evaluated as direct or indirect intervention. As it was seen by
the discussions, due diligence on cyberspace should be analyzed in terms of international law in its
broad scope. This is why each action on the internet that is realized in the territory of State B and
is not liked by State A can’t be counted as a violation of due diligence. On the other hand State B can’t be silent to any actions realized within its territory and damaged to state A in the contrast of
international law. Besides other academic research on those issues, the Tallin Manual would be
considered one of the best. Another dilemma is that it is hard to determine which information is
harmful, which is not. At the same time, we should not forget freedom of expression. Specifically,
each state has an obligation to ensure freedom of expression in its territory according to
international law. It means that each state should ensure freedom of expression and, as well, this
freedom should not be harmful to others. Surely, if any state permits state and non-state actors with
the willingness to harm others, it would be counted as an illegal action. But the main topic is to
determine criteria for harmfulness. Information can count as a harmful attack or intervention too.
Therefore, now in international law doctrine, there's no final decision or approach to settle that
problem.
In my opinion, solutions for coexistence in that context should be found via due diligence.
So, ensuring freedom of expression does not mean using your territory against others. More clearly,
each state has to limit or regulate the freedom of people on the internet in its territory to not be
harmful to other states
ve uluslararası hukukun egemen eşitlik prensibinden yola çıkarak oluşturduğu devletlerin
beraberliği tezinin olmazsa olmazlarındandır. Bu prensipten yola çıkılarak devletlerin siyasi
bağımsızlıklarını da kapsamayacak bir şekilde iç işlerine müdahale mevcut uluslararası hukuk
tarafından yasaklanmaktadır. Prensibin içeriği çok geniş olduğu için olayların duruma göre
değerlendirilmesi ve müdahalenin gerçekleşip gerçekleşmediğine karar verilmesi elzemdir.
Son dönemler internetin getirdiği realite hasebi ile enformasyon kavramı daha da
yaygınlaşmış, dünya ahalisinin son istatistiklere göre yüzde 60'ından fazlasının çevrimiçi
olması ile birlikte daha da güncelleşen enformasyon kavramı iç işlerine müdahale edilmemesi
prensibi bağlamında da önem arz etmeye başlamıştır. Zira Birleşmiş Milletler (BM) üyesi olan
ülkelerin bazıları enformasyon savaşı, enformasyon terörü, enformasyon saldırıları gibi yeni
tanım ve terimleri istifade etmekte ve hatta kendi ulusal yasalarını ve uluslararası hukuk noktai nazardan ise ilgili teamül oluşturabilecek nitelikteki davranışlarını bu temeller üzerine inşa
etmektedirler. Bahsettiğimiz tanımlar üzerinden güvenlik doktrini oluşturmaya çalışan
devletler çoğunlukla Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) şemsiyesinde birleşmiş bulunmaktadırlar.
Hakeza Rusya ve Çin'in başını çektiği bu grup tarafından üzerinde daha geniş bir şekilde
duracağımız ve enformasyon temelli kavramlar kendilerinin egemenlik ve güvenliklerine
münasebette bir tehdit olarak görülmekte ve bu çerçevede hatta meşru müdafaa hakkına kadar
gidecek önleyici tedbirlerin alınması uygun görülmektedir. Nitekim çalışmamızda iç işlerine
karışmama temelinde ŞİÖ tarafından inşa edilen güvenlik kapsamlı enformasyon kavramları
incelenecek ve bahsi geçen tanımlara dayalı olarak gerçekleştirilen hangi eylemlerin uluslararası hukuk çerçevesinde iç işlerine karışmama yasağının ihlali olduğuna dair tespitler
yapılacaktır.
sözleşmenin Ateşkes sözleşmesi olduğu kesinken sadece ateşkes sözleşmesi olarak mı
değerlendirilmesi gerekmelidir gibi sorularla müşahede olunan kafa karışıklığı henüz detaylı
biçimde aydınlatılmamıştır. Nitekim bildiride yalnız askeri anlamda ateşe son vermenin yanı
sıra yıllar uzunu işkal altında tutulan Azerbaycan topraklarının kahir ekseriyetinin geri
verilmesine dair ibarelerin de yer alması bahsigeçen karışıklığın ana unsurlarını
oluşturmaktadır. Örneğin Bildiride işkal altında bulunan Ağdam, Kelbecer ve Laçin
rayonlarının Azerbaycana geri verilmesi noktasında hatta nihai tarihler de belirlenmiştir.
Dolayısı ile bildiri dar kapsamlı ve yalnız askeri saldırıları durduran bir sözleşmeye
sığdıralamayacak derecede geniş konuları düzenlemektedir.
Yukarıda kısaca temel argümanları ileri sürülerek ortaya konulan hukuki sorunun açıklığa
kavuşturulması için antlaşmalar hukuku kapsamında bir değerlendirmenin yapılması gerektiği
açıktır. Bir defa ateşkes sözleşmesi kavramına değinilmesi elzemken öte yandan söz edilen
sözleşme türü ile ateşkes dışındaki konuların düzenlene bilip veya bilmeyeceğinin de
açıklanması ihtiyacı doğmaktadır. Tüm söylenileneler bağlamında analiz yapılırken
sözleşmelerin içerik itibarıyla farklılığı üzerinden ateşkes sözleşmelerinin münferitliğine
değinilmesi de unutulmamalıdır. Şimdi tüm söz edilen hususlar göz önünde tutulursa yapılacak
analizin Vyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (VAHS) ile sınırlı kalarak tüm soru işaretlerine
açıklık getirmesi pek mümkün gözükmemektedir. O sebeple VAHS’ın yanı sıra öğretide
mevzubahis konuya binaen yer alan görüş ve tutumların da hesaba katılması mühim olmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Azerbaycan-Ermenistan-Rusya Üçlü Bildirisi, Uluslararası
Antlaşmalar Hukuku, İkinci Karabağ Savaşı
Kamu tüzel kişileri, devlet tarafından kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulmuş ve kamu gücü ayrıcalıkları ile donatılmış olan tüzel kişilerdir. Kamu tüzel kişileri, idari teşkilatın temelinde varolan yapılardır. İdare hukukunun esas hak süjesi olan ve idari teşkilatın yapısal oluşumunda önemli rol alan kamu tüzel kişileri, Türk mevzuat, doktrin ve içtihatlarında, geniş biçimde ele alınmasına rağmen, Azerbaycan mevzuatında karışık şekilde düzenlenmiş ve doktrininde fazla değinilmemiş mevzudur. Her ne kadar Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın 3 Şubat 2016 tarihli 759 sayılı kararnamesi ile onaylanan Azerbyacan Cumhuriyeti’nin Kamu Tüzel Kişileri Hakkında Kanunu kamu tüzel kişiliğinin ne olduğunu belli çerçevede tanımlamış olsa da idari sistem içerisinde bulunan bir çok kuruluşların statülerine dair soru işaretlerini cevapsız bırakmıştır. Dolayısıyla, Azerbaycan hukuku içinde kamu tüzel kişiliği mefhumuna müteallik, yaşanmış veya yaşanabilecek uyuşmazlıklar açısından daha deneyimli görünen Türk hukuk kaynaklarından yararlanmada önemli faydalar görülmektedir. Bu sebeple hazırladığımız çalışmamızda, Azerbaycan idari sistemi içerisinde kamu tüzel kişiliği kavramının mahiyetinin ne olduğunu ortaya koyarken, Türk hukuku ile karşılaştırmalı, Azerbaycan mevzuatındaki hem de Azerbaycan hukuk doktrinindeki sorunları bilimsel açıdan görünür kılınmaya ve Türk idare hukukunun bu sorunlara yönelik çözümlerini açıklamaya gayret gösterdik.
Anahtar Kelimeler: Kamu Tüzel Kişiliği, Azerbaycan Hukuk Sistemi, Türk İdare Hukuku, Ayrıcalık, Kamu Gücü.
ABSTRACT
Public legal entities are legal entities established by the State by law or on the basis of the powers granted expressly by the law and are equipped with public power privileges. Public legal entities are structures existing on the basis of the administrative organization. Public legal entities which are the main subject of rights of the administrative law and which play an important role in the structural formation of the administrative organization are arranged in the Azerbaijani legislation in a complicated manner and are not mentioned much in the doctrine although they are widely discussed in Turkish legislation, doctrine and case law. Although the Azerbaijani Republic's Law on Public Legal Entities, approved by the Azerbaijani President's Decree No. 759 dated February 3, 2016, defined the public legal entity in a certain frame, it left the question marks about the statutes of many organizations in the administrative system unanswered. Therefore, there are significant benefits in utilizing Turkish legal sources that appear to be more experienced in terms of disputes that experienced or may be experienced, releated to public legal entity within Azerbaijani law. This is why in this study we have tried to make the problems in Azerbaijani legislation and Azerbaijani doctrine from the aspect of scientific in comparison with Turkish law and to clarify the solutions of Turkish administrative law to these problems while revealing what is the nature of the concept of public legal entity within the administrative system of Azerbaijan.
Keywords: Public Legal Entity, Azerbaijan Law System, Turkish Administrative Law, Privilege, Public Power.
Mühazirələr toplusunun hazırlanmasının əsas məqsədini informasiya təhlükəsizliyinin və kibertəhlükəsizliyin elmi-metodoloji, nəzəri və hüquqi əsaslarının ali təhsilin bakalavriat səviyyəsində tədrisinə, habelə mövcud elmi-metodiki boşluqların aradan qaldırılmasına və azərbaycandilli elmi ədəbiyyatın formalaşmasına dəstəyin göstərilməsi təşkil edir.
Mühazirələr toplusu informasiya təhlükəsizliyi, o cümlədən kritik informasiya infrastrukturunun təhlükəsizliyi, kibercinayətkarlığa qarşı mübarizə və digər aidiyyəti sahələrdə tətbiq olunan hüquqi tənzimləmə mexanizmlərinə dair təhsilalanların biliklərinin artırılmasına dəstək verəcəkdir.
kazanan dezenformasyon kavramını iç işlerine karışmama ilkesi ve Şangay
İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) uygulamaları kapsamında ele almaktadır.
Dezenformasyonun yanı sıra enformasyon tekeli üzerinden kurulan
hegemonyanın oluşturduğu eşitsiz siberalan ve mevzubahis eşitsizlik
sebebiyle devletlerin egemen eşitliğine yönelen pratik tehditler de makalenin inceleme alanı içerisindedir. Araştırma çerçevesinde bir taraftan da ŞİÖ uygulamaları kapsamında ele alınan sözü geçen kavramların saldırı olarak değerlendirilmesine dair koşullar açısından tespitlere yer verilmiştir.
Nihayetinde her dezenformasyonun bir iç işlerine karışma şeklinde
değerlendirilemeyeceği fakat koşullara dayalı olarak bahsi geçen ilkenin
ihlalinin oluşabileceği sonucuna varılmıştır. Öte yandan ortak yönetilmesi
gerektiği kanısına varılmış siberalanın enformasyon tekeline tekabül edecek biçimde kullanılmasının ise egemen eşitlik ilkesi ile bağdaşmadığı görüşü hasıl olmuştur.