Papers by Hüseyin Yaşa

Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 2024
Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanılan gelişmeler internet üzerinde çeşitli arama motorları... more Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanılan gelişmeler internet üzerinde çeşitli arama motorlarını ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır. Arama motorları içerisinde google arama motorunun dünyada oldukça sık kullanılması araştırmacılara bu alanda araştırma yapma gereksinimini oluşturmakla birlikte Google’un sunmuş olduğu kullanıcıların arama sorguları hakkında bilgiler veren Google Trends servisi de araştırmacılar için oldukça önemli veriler sağlamaktadır. Bu araştırmada, Türkiye’de yoğun ziyaretçiye sahip ilk beş haber sitesinin (hurriyet.com.tr, milliyet. com.tr, mynet.com, sozcu.com.tr, sabah.com.tr) Google Trends sitesinden elde edilen veriler dahilinde beş yıllık (11.11.2018- 11.11.2023) süre içerisindeki kullanıcı arama etkinliklerini araştırmak ve internet haber sitelerine ilişkin belirli karşılaştırmalar yapmak amaçlanmıştır. Bu amaçla, internet haber sitelerine ilişkin Google Trends sitesi üzerinde “Hürriyet”, “Milliyet”, “Mynet”, “Sözcü” ve “Sabah” anahtar kelimelerine “Türkiye- Son beş yıl- Haberler- Google Haberler Arama” şeklinde filtre uygulanarak veriler elde edilmiş ve karşılaştırılmıştır. Veri setinin tarih aralığı beş yıllık olarak belirlenmiş olup araştırmada betimsel araştırma yöntemlerinden genel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre; beş internet haber sitesine ilişkin hem kullanıcıların arama sorguları hem de sorguların şehirlere göre belirli farklılıklar gösterdiği belirlenmiştir. İnternet haber sitelerine ilişkin belirli anahtar kelimelerde arama eğilimi gösteren internet kullanıcıları farklı haber sitelerine yönelik çeşitli arama eğilimi de göstermiştir. Ayrıca Amasya, Muş, Batman, Kilis şehirlerinde beş internet haber sitesine yönelik herhangi bir arama sorgusu verisine ulaşılamamıştır.

RumeliDE Dil Ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2024
Toplumsal deneyimlerin bir ürünü olan kültür, belirli dönemler ve koşullar altında dönüşebilmekte... more Toplumsal deneyimlerin bir ürünü olan kültür, belirli dönemler ve koşullar altında dönüşebilmektedir. Birçok araştırma kitle iletişim araçlarının kültür ve onun dönüşümü üzerindeki etkilerini açık biçimde göstermektedir. Kitle iletişim araçlarının kültür üzerindeki etkileri, kültürün bir endüstri olarak gelişiminden sosyal medya kültürünün oluşumuna değin geniş bir yelpazede tartışılmaktadır. Dünya nüfusunun önemli bir oranı tarafından kullanılan sosyal medya platformlarının toplum üzerindeki etkisini anlamak açısından büyük önem taşıyan bu tartışmalar bir arada değerlendirildiğinde, sosyal medya kültürüne yönelik bütünlüklü bir bakış açısı sunabilme olanağı taşımaktadır. Bu bağlamda araştırmada, sosyal medya kültürünün oluşumunda etkili olan temel bileşenlerden “hız”, “üretüketici” ve “sonsuz kaydırma” kavramları çerçevesinde literatür taraması yapılarak sosyal medya kültürüne ilişkin değerlendirmelerde bulunmak amaçlanmıştır.Araştırmanın bulgularına göre, öncelikle hız olgusunun hayatımızın temel amaçlarından biri haline geldiğini gösteren çok sayıda araştırma, bu olgunun sosyal medya ortamlarının işleyiş biçimi ve içerikleri ile sürekli ön plana çıkarıldığını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte tüm kullanıcıların potansiyel bir içerik üreticisi haline geldiği sosyal medya ortamları, sunduğu bu özellikle tüm kullanıcıları bir üretüketici haline getirmiştir. Sosyal medyanın yarattığı kültürün bir diğer bileşimi ise “infinite scrolling” ya da “doomscrolling” olarak ifade edilen sonsuz kaydırma pratiğidir. Bu üç önemli özelliğin sosyal medya kullanıcıları için belirli kültürel dönüşümlere işaret ettiğinden hareketle tüm bu özelliklerin olumlu ve olumsuz olmak üzere çeşitli sonuçlarının olduğu araştırma bulgularından bir diğeridir.

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Geleneksel medyadan farklı olarak kullanıcılarının üre-tüketici olarak etkileşimli bir şekilde il... more Geleneksel medyadan farklı olarak kullanıcılarının üre-tüketici olarak etkileşimli bir şekilde iletişime aktif olarak katılmasına olanak sağlayan sosyal medya, internete erişimi olan elektronik cihazlar (telefon, bilgisayar, tablet vb.) yoluyla bağlanılabilen yeni bir siber uzam yaratmıştır. Bu siber uzam içerisinde ortaya çıkan sosyal medya ortamları, kullanıcılarına olumlu olanaklar sunmasının yanı sıra son zamanlarda gündeme gelen bazı olumsuzluklara da ortam hazırlamaktadır. Bu olumsuzluklardan biri de dijital linçtir. Sosyal medya ortamlarında ötekileştirme, kalıpyargı, önyargı, ayrımcılık, dışlama, hoşgörüsüzlük ve nefret söylemi gibi unsurlarla bireylerin karşısına çıkan dijital linç durumu, farklı konularda ve şekillerde gerçekleşmektedir. Araştırma kapsamında, sosyal medyadaki linç olgusu örnek olay üzerinden Twitter’da (X) “#YoncaEvcimik” hasthag’iyle kullanıcılar tarafından üretilen içerikler incelenmiş ve içerik analiziyle belirli temalar altında linç unsurları ortaya koyulmuştur. Araştırma sonucunda, sosyal medya platformlarının özellikle de Twitter’ın linç eylemlerine oldukça açık, hızlı, kolay bir ortam oluştuğu ve bu sanal ortamda kullanıcılar tarafından üretilen ve dolaşıma sokulan olumsuz dijital linç içeriklerinin hedefi olan birey/ler veya grup/lar bu içerikler neticesinde çeşitli zararlar gördüğü sonucuna ulaşılmıştır.

Vivat Academia, 2024
Introduction:Proposed by Lazarsfeld, Berelson, and Gaudet in the 1940s, the concept of opinionlea... more Introduction:Proposed by Lazarsfeld, Berelson, and Gaudet in the 1940s, the concept of opinionleadership emerged with the two-step flow model. It is essential to explore whether thetraditional acknowledgment of the concept continues specifically for influencers in socialmedia environments. Methodology:Adopting a mixed-method approach, this study employed an exploratory sequential design. Semi-structured interviews were administered with 12 influencers, and content analysis was conducted on the influencers’ accounts and content to corroborate the qualitative interviews. The study population comprises Instagram influencers, while the sample consists of120 posts shared by 12 influencers selected through purposive sampling.Results: The results of this study demonstrate that the two-stage flow theory needs to be updated and adapted to the present day, that influencers see themselves as opinion leaders, and that influencers perceive themselves as opinion leaders as a result of interaction with their followers. In addition, despite their particular opinion leadership roles on their target audiences, influencers who are/are not qualified as opinion leaders were influenced by other influencers who are/are not opinion leaders and their target audiences and thus sought opinions. Conclusions: In conclusion,this study highlights the importance of considering the concept of opinion leadership continues from its traditional acceptance, specifically for influencers who have a large audience on social media environments. Moreover, it was concluded that influencers must be evaluated by numerous factors, including social media usage practices, content, interactions with followers, and the level of communication with institutions, organizations, brands, or agencies, to mention their opinion leadership roles. Thestudy was conducted within the context of a specific problem and limitations. The findings are expected to serve as a guide and contribute to other studies about the topic. Keywords: Social media, Instagram, Two-step flow model, Opinion leadership, Influencers

Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2024
Poverty is the inability of individuals to meet all or most of their basic needs to sustain their... more Poverty is the inability of individuals to meet all or most of their basic needs to sustain their daily lives. Despite numerous proposed solutions throughout history for poverty, which is one of the greatest social and economic issues globally, the constantly evolving dynamics of societies have led to this situation becoming increasingly complex with each passing day. Therefore, combating poverty may require a multidimensional effort rather than a single dimension. Although this multidimensional effort is ultimately economic-based, it is crucial to consider it in conjunction with various factors such as social, political, cultural, educational, psychological, and even media influences. The aim of this research is to examine studies on media and poverty using bibliometric analysis method, and to contribute to the sustainability of discussions on media and poverty by identifying trends in research. In line with this objective, a total of 1491 research articles were included in the scope of the study, retrieved from the Web of Science (WOS) database, using the keywords “poverty” and “media” within the research subject, and limited to the Social Sciences Citation Index (SSCI), Science Citation Index Expanded (SCI-EXPANDED), Emerging Sources Citation Index (ESCI), and Arts & Humanities Citation Index (AHCI) indices. The bibliometric data obtained within the scope of the research was evaluated using graphs and visuals provided by the VOSviewer and Biblioshiny-R studio Bibliometrix package programs. Upon evaluation of the data obtained from the research, it was found that out of the 1491 research articles, 516 were authored by single authors and 975 were authored collaboratively. These articles were published in 1019 different journals by a total of 3789 authors. The results indicate that research on poverty and media has gained significance since 2020. Given that the subject of the research is poverty and media, researchers have predominantly used the keywords “poverty” (182) and “media” (79). These keywords are followed by “social media” (58), “covid-19” (39), and “inequality” (22). Additionally, the research reveals that the United States is the country with the highest number of conducted studies, with the most prolific authors being Mirjam Vossen, Van Gorp Baldwin, and Alem Adugnaw Zeleke. The highest number of the researches about poverty and media studies had been made by University of London in the United Kingdom. The journal with the most published articles is “Plos One,” and the countries with the most collaboration in this field are found to be the United States and the United Kingdom.

Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2022
Dünyada giderek artan teknolojik gelişmeler, insan nüfusu, sanayileşme, hızlı üretim ve tüketim, ... more Dünyada giderek artan teknolojik gelişmeler, insan nüfusu, sanayileşme, hızlı üretim ve tüketim, çarpık kentleşme ve kontrolsüz üretim ve tüketim gibi unsurlar insan sağlığını tehdit eder boyutlarda çeşitli çevre sorunlarını gündeme getirmektedir. Dolayısıyla insan ve çevre sağlığının korunabilmesi, bilinçli üretim ve tüketimin gerçekleşmesi adına Sıfır Atık hareketi ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte sosyal medya, yapısal özellikleri sayesinde çevre sorunlarına yönelik farklı ve yeni bir boyut kazandıran ortam konumuna gelmiştir. Bu araştırmada, Türkiye’de yeni benimsenen çevre(cilik) hareketi olarak nitelendirilebilecek sıfır atık hareketi kavramsal çerçevede ele alınarak, sosyal medya rolünün ve etkileşiminin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma evrenini YouTube hesapları oluştururken, “T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı”nın Youtube hesabı amaca yönelik örneklem olarak seçilmiştir. Örneklem seçiminde Türkiye’de “Sıfır Atık” projesini başlatan ve en çok paylaşım yapılan kurumsal Youtube hesabı olması etkili olmuştur. Araştırmanın bulgularının elde edilebilmesi için harekete yönelik videolara MAXQDA 2020 programı aracılığıyla içerik analizi uygulanmış ve betimsel analizle birlikte veriler değerlendirilmiştir. Araştırma sonucuna bağlı olarak; YouTube, sıfır atık hareketini küresel ve yerel ölçekte gündeme getiren, zaman ve mekân sınırı olmaksızın kullanıcılar arasında etkileşimli olarak iletilerin hızlı ve kolay bir şekilde yayılmasına olanak sağlayan yeni bir sanal sosyal sorumluluk kamusal alanı oluşturmuştur.
Anahtar Kelimeler: Çevre(cilik) Hareketi, Sosyal Medya, Sıfır Atık Hareketi, Yeni Toplumsal Hareketler, Sosyal Sorumluluk

Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Araştırmada, Türkiye’de iletişim bilimleri alanında lisansüstü düzeyinde eğitim veren devlet ve v... more Araştırmada, Türkiye’de iletişim bilimleri alanında lisansüstü düzeyinde eğitim veren devlet ve vakıf üniversitelerindeki ana bilim ve bilim dalında bulunan doktora programları ve programlarda verilen dersler incelenerek, müfredata ilişkin genel bir durum saptaması ile çeşitli çözüm önerileri sunulması amaçlanmıştır. Türkiye’de 7 coğrafi bölgede dağılım gösteren, 17 devlet ve 8 vakıf üniversitesi olmak üzere 25 üniversite bulunmaktadır. Devlet üniversiteleri iletişim fakültelerinin 23 doktora programında 1209 ders, vakıf üniversiteleri iletişim fakültelerinde ise 8 doktora programında 207 ders olmak üzere toplamda 1416 dersin incelendiği araştırmada bulgular; tarama, doküman ve içerik analizi yöntemi ile elde edilmiştir. Araştırmanın evrenini lisansüstü eğitim düzeyinde doktora programı bulunan devlet ve vakıf üniversiteleri oluştururken, örneklemi ise doktora programları oluşturmaktadır. Araştırma sonucunda en dikkat çeken nokta, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde iletişim fakültelerinin bölümlerinde doktora programı bulunmamasıdır. Türkiye’de iletişim alanıyla ilgili yapılan araştırmalar lisans düzeyindeki eğitim ile sınırlı kalırken, yapılan bu araştırma lisansüstü eğitim düzeyinde yapılan ilk araştırma olması bakımından özgün değere sahiptir. Bu noktada araştırmada elde edilen veriler, alanda çeşitli yorumların yapılabilmesi ve aynı ya da farklı alandaki yapılacak çalışmalara kaynaklık etmesi bakımından önem arz etmektedir. Anahtar Kelimeler: Türkiye, iletişim fakültesi, devlet ve vakıf üniversiteleri, doktora dersleri, sosyal bilimler ve lisansüstü eğitim enstitüsü

Erciyes İletişim Dergisi, 2020
Gündelik hayat içerisinde çeşitli nefret söylemlerinin yoğun olarak üretildiği ve bu söylemlerin ... more Gündelik hayat içerisinde çeşitli nefret söylemlerinin yoğun olarak üretildiği ve bu söylemlerin farklı mecralarda özellikle de sosyal medya ortamlarında paylaşılmasıyla yeniden üretildiği söylenilebilir. İnteraktif bir yapıya sahip olan sosyal medya, bu özelliğinden dolayı nefret söylemlerinin paylaşılmasına ve konuyla ilgili yorumların hızlı bir şekilde yayılmasına olanak sağlamaktadır. Bu çalışmada, sosyal medya ve nefret söylemi ilişkisini incelemek amacıyla çok kullanılan sosyal medya platformlarından biri olan Ekşi Sözlük’te üretilen ve dolaşıma sokulan nefret söylemi ele alınmaktadır. Bu bağlamda, çalışmanın örneklemi olarak belirlenen Ekşi Sözlük’te yer alan “Suriyeli Sığınmacılar” başlığı altında kullanıcıların önyargıları, hoşnutsuzlukları ve tahammülsüzlüklerinin yanı sıra bir arada yaşamayı yok eden, başkalarının haklarına müdahalede bulunmayı ve adaletsizlikleri teşvik eden yorumların hangi biçimlerde ifade edildiğini ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu amaçla sözü edilen başlık altında yazılan 3200 entry’nin %10’u çalışmaya dahil edilerek Şükela Modu altındaki 320 entry içerik analizi yöntemiyle kategorize edilerek çözümlenmiştir. Araştırmada elde edilen bulgulara göre, “katılımcı sözlük” ağları arasında en çok kullanıcı sayısına sahip olan Ekşi sözlük platformunda yer alan entry’lerin, yabancı ve göçmenlere yönelik nefret söylemlerinin oluşturulmasına ve bunun kullanıcılar arasında etkileşimli bir şekilde yayılmasına yol açtığı sonucu ortaya çıkmaktadır.

Turkish Studies, 2019
Medya ve şiddet konusu medya teorilerinde ve çalışmalarında geniş yer tutan önemli bir konu olmas... more Medya ve şiddet konusu medya teorilerinde ve çalışmalarında geniş yer tutan önemli bir konu olmasından dolayı şiddetin, birçok yönüyle ilgili farklı zamanlarda çalışmalar yapılmaktadır. Medyada şiddetin görünürlüğü ilk gazete ile başlayarak daha sonradan televizyon üzerinde çalışmaların yoğun olarak yapıldığı söylenebilir. Televizyon bugün kolay ulaşılabilen ve yaygın kullanılan önemli bir görsel ve işitsel kitle iletişim aracıdır. Televizyon ekranlarında her geçen gün etkisini daha da artıran şiddet ögelerini dizilerde, kadın programlarında, yarışma programlarında, talk-show programlarında, çizgi filmlerde ve hatta ana haber bültenlerinde de şiddet içeren çok sayıda unsur toplumun her kesmine sunulmaktadır. Bu noktada televizyon özelinde suç ve şiddete dikkat çekmeye yönelik yayıncılık anlayışının sonucunda gerçek yaşamda gasp, darp, cinayet, intihar, işkence gibi çeşitli şiddet olaylarının artması, medyanın öğretmesi ve duyarsızlaştırması, dış dünyanın korkulacak bir yer olarak algı yaratması, şiddetin problem çözme olarak benimsenmesi gibi televizyonun bir takım toplum üzerindeki etkisi olduğunu söylenebilir. Bunun yanı sıra son yıllarda medyada şiddet haberlerine oldukça fazla yer verilmesi nedeniyle, bu konuda tartışmalarda sürekli gündemde kalmakta; aynı zamanda bu konular üzerinde yapılan araştırmalarda artmaktadır. Bu çalışmada ana Haber bültenlerinde sunulan şiddet örüntülerinin etkisini incelemek amacıyla Türkiye’deki ulusal 6 kanalda (Atv, Show Tv, Star Tv, Kanal D, Fox, Kanal 7) şiddet olayları mesaj sistem çözümlemesi ile analiz edilerek somut sonuçlar ortaya koymak amaçlanmaktadır.

Kamusal ve Özel Alanın Değişimi Bağlamında Periscope Uygulaması Örneği, 2017
Kamuoyu oluşum süreçlerinde etkin bir rol oynamakta olan sosyal mecralar, enformasyon üretimini v... more Kamuoyu oluşum süreçlerinde etkin bir rol oynamakta olan sosyal mecralar, enformasyon üretimini ve alışverişini de arttırmakta, her geçen gün giderek daha fazla rağbet almakta ve insanların gündelik hayatlarına hızla sirayet etmektedir. Her ne kadar, hızla gelişen ve bu gelişme çerçevesinde gün aşırı daha fazla kullanıcı sayısına sahip olan bu yeni tür medyalar, iletişim ağlarında içeriğe ve etkileşime dair hızın ve kalitenin artmasını sağlasa dahi, mahremiyet hakkının ihlali tartışmalarını da gündeme getirmektedir. Periscope uygulaması İOS ve Android sistemli akıllı telefonlara sahip olan kullanıcılara internet üzerinde canlı yayın yapabilmelerini sağlayan bir uygulamadır. Bireyler özel alanlarda sahip oldukları özgürlüklerini, sosyal mecralar ve özellikle Periscope adlı video paylaşım uygulaması üzerinden yaptıkları canlı yayınlar aracılığı ile kamunun izlenimine sunmaktadırlar. Çalışmada, Habermas’ın kamusal alan kavrayışından hareketle, Periscope uygulaması kamusal ve özel alan kavramlarının dönüşümü bağlamında incelenmektedir. Araştırmanın örneklemini oluşturan Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Azerbeycan ve Türkiye’nin başkentleri; Washington, Londra, Bakü ve Ankara’da küresel bir gün olan 14 Şubat’ın bir gün öncesi ve sonrası gelen zaman dilimleri seçilerek, 3 gün boyunca yayınlanan Periscope canlı yayınları incelenerek içerik analizi yapılmıştır.

Erkekliğin Yeniden İnşası Üzerinden Gösterge Bilimsel Bir Analiz: Toyota Hilux Reklamı Örneği
Üretimden ziyade tüketimin arttığı ve her an her yerde hayatımıza dahil olan reklamlar, pek çok k... more Üretimden ziyade tüketimin arttığı ve her an her yerde hayatımıza dahil olan reklamlar, pek çok kurum veya kuruluşun varoluşunun temsilini sağlayan yapılar olarak değerlendirilmektedir. Reklamlar, bireylerin
ihtiyaç duydukları mesajdan öte, ürüne yüklenen anlamlarla arzu nesnesi olarak kitlelerin zihinlerinde yer edinmeyi amaçlamaktadır. Çalışmada, Toyota markasının arazi aracı Hilux modelinin reklamı üzerinden
aktarılan mesajlar hegemonik erkeklik bağlamında Roland Barthes’ın göstergebilimsel çözümleme yöntemi kullanılarak incelenmiştir. R.W. Connell çoklu erkeklikler tanımı ile tarihin farklı dönemlerinde ve farklı kültürlerde yer alan toplumsal cinsiyetin farklı şekillerde yeniden inşa edildiğinden ve tek bir kurum içinde bile birden fazla erkeklik biçimlerinin karşımıza çıktığından bahsetmektedir. Bu noktadan hareketle incelenen televizyon reklamı içerisinde toplumsal cinsiyet rollerine hangi göstergelerle ne şekilde yer verildiği, R.W. Connell’ın hegemonik erkeklik kavramından yola çıkılarak ortaya konulmuştur.
Books by Hüseyin Yaşa

Peter Lang, 2024
With the developments in new information and communication technologies, especially the widesprea... more With the developments in new information and communication technologies, especially the widespread use of mobile internet and smartphones, the use of social media platforms is increasing. Social media, one of the most effective mass communication tools today, offers important opportunities for gastronomy tour- ism. Gastronomy tourism generally includes domestic and international tourism trips to places visited to discover local food and beverages, to observe the process from production to consumption, to interact with local people, and to realize experiences such as festivals and restaurants. Therefore, social media, which is effective in almost all areas of daily life, has become a tool that plays an active role in determining their own preferences based on the comments of other individu- als who have experienced restaurants, allowing individuals to share their dining experiences by enabling the discovery of local dishes or restaurants belonging to new or different cultures. On the other hand, while social media creates positive opportunities for gastronomy tourism, it can also create some negative oppor- tunities. Individuals who strive for ostentatious consumption for other users on social media can transfer superficial visual information by moving away from the detailed experiences of local cultural products. Therefore, this study is important both in terms of understanding the effects between the two fields and making certain inferences on the potentials in these fields, and in terms of guid- ing researchers who want to conduct research between the two fields. The aim of this study is to examine the relationship between social media and gastronomy tourism. In this context, the literature on social media and gastronomy tourism was reviewed and the relationship between the two fields was evaluated through literature review method.
Eğitim Yayınevi, 2024
Sosyal medya ve yalan/sahte haber ilişkisi çerçevesinde hakikat ötesi (post-truth) çağda dezenfor... more Sosyal medya ve yalan/sahte haber ilişkisi çerçevesinde hakikat ötesi (post-truth) çağda dezenformasyon oluşumuna odaklanılmıştır. Bu kapsamda öncelikle sosyal medya, hakikat ötesi, yalan/sahte haber ve dezenformasyon kavramlarına değinilmiştir. Ardından hakikat ötesi çağda, sosyal medya ortamlarında birey/ ler, kurum ve kuruluşlar tarafından üretilen ve dolaşıma sokulan yalan/sahte haber/lerin yarattığı dezenformasyonun bireysel ve toplumsal açıdan ne gibi olumsuz durumlara yol açtığı veya açabileceği ortaya konmaya çalışılmıştır.
Akademisyen Kitabevi , 2024
vi İçindekiler BÖLÜM Eşik Bekçiliği ve Haberde Yönlendirme .
Eğitim Yayınevi, 2022
BLOCKHAİN JOURNALİSM WEB TECHNOLOGİES BİTCOİN NFT BLOK ZİNCİR GAZETECİLİĞİ WEB TEKNOLOJİLERİ WEB ... more BLOCKHAİN JOURNALİSM WEB TECHNOLOGİES BİTCOİN NFT BLOK ZİNCİR GAZETECİLİĞİ WEB TEKNOLOJİLERİ WEB 1.0 WEB 2.O WEB 3.O WEB 4.0 WEB 5.0

İletişim Bilimlerinde Güncel Araştırmalar 1, 2021
Nefret söylemi ile ilgili literatürde çeşitli tanımlamaların yapılmış olmasına karşın ortak evre... more Nefret söylemi ile ilgili literatürde çeşitli tanımlamaların yapılmış olmasına karşın ortak evrensel düzeyde bir tanımı bulunmamakla birlikte 1997 yılında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (Council of Europe- Comittee of Minister) tarafından kabul edilen R (97) sayılı tavsiye kararında nefret söylemi “Irkçı nefret, yabancı düşmanlığı, antisemitizm veya hoşgörüsüzlük ifade eden, saldırgan milliyetçilik de dâhil olmak üzere, diğer nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren her tür ifade biçimi” şeklinde tanımlanmıştır. Gündelik yaşamımızın sorunsalı haline dönüşen nefret söylemi/söylemlerinin sosyal medya platformları üzerinden viral bir şekilde yayılarak yeniden gündeme gelmesine neden olan durum; 31 Aralık 2019 tarihinde Çin Halk Cumhuriyeti, Hubei eyaletine bağlı Vuhan şehrinde “Yeni Koronavirüs Hastalığı 2019 (COVID-19)” olarak isimlendirilen virüsün ortaya çıkmasıdır. Bu noktada araştırmanın temel sorunsalını, tüm dünyayı etkisi altına alan “Yeni Koronavirüs”ün sorumlusu olarak görülen Çin toplumuna yönelik, Twitter üzerinde kullanıcılar tarafından üretilerek, dolaşıma sokulan nefret söylemi/söylemleri oluşturmaktadır. Araştırmada örneklem olarak, Twitter’ın seçilmiş olmasının nedeni; internet erişimi olan taşınabilir cihazlardan platforma erişilebilmesi, anlık olarak kullanıcı türevli içeriklerin hızlı bir şekilde üretilmesi, normal ve anonim kullanıcılar tarafından paylaşılan içeriklerin denetimsiz bir şekilde anında birden fazla kişiye ulaştırılabiliyor olması gibi platformun sağlamış olduğu birtakım arayüz özellikleri etkilidir. “#Koronavirüs”, “#Wuhan” ve “#Çin” şeklinde açılan hashtag (etiket) altında yazılan beş tweet Teun A. Van Dijk’ın makro ve mikro yapı olarak geliştirilen söylem analizi tablosu çerçevesinde, Twitter sosyal medya platformuna uygun olacak şekilde yeniden düzenlenerek analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda, Çin toplumunun Twitter’da COVID-19 virüsüne ilişkin çevrimiçi nefret söylemlerinin öznesi konumuna geldiği tweetler’de başta “ırkçı ve yabancılara yönelik nefret söylemi” olmak üzere, ötekileştirici, aşağılayıcı, hoşgörüsüzlük ifade eden ayrımcılığın bütün biçimlerinin yer aldığı tespit edilmiştir. Bu çalışma Koronavirüs sorumlusu olarak görülen Çin toplumuna yönelik nefret söylemlerini görünür kılmak ve bu söylemlerin altında yatan dinamikleri açıklayarak, toplumsal farkındalık oluşturmanın yanı sıra konu ile ilgili yapılacak akademik çalışmalara kaynaklık etmesi bakımından önem teşkil etmektedir. Anahtar kelimeler: Sosyal medya, Twitter, COVID-19, nefret söylemi, Çin Halk Cumhuriyeti.
Conference Presentations by Hüseyin Yaşa

Selcuk 9th International Conference On Social Sciences, 2023
First introduced in 1992 and frequently mentioned in the technology world since 2020, the Metaver... more First introduced in 1992 and frequently mentioned in the technology world since 2020, the Metaverse refers to a virtual world where almost all activities in the physical world can be realized using augmented virtual reality tools and equipment. The Metaverse has been the focus of academic research in many different disciplines due to its possibilities and risks for the future. In this study, in order to understand and make sense of the life world of influencers regarding the Metaverse universe and to discover the experiences they have had, 8 video content of 6 influencers, who are the most watched on the YouTube platform and who share their experiences about the Metaverse in Turkish, were analyzed by content analysis in MAXQDA 2020 program. In this context, 4 themes, 33 categories and 75 codes were created under the headings of the definition of Metaverse, its history, the applications mentioned and the functioning of the applications. In the analysis, the categories of similar to the real world and other universe were the most common categories related to the Metaverse. Regarding the history of the Metaverse, it was observed that the Facebook social network created intense content. When the applications related to the Metaverse are analyzed, it was found that applications such as Roblox, Half Life, Minecraft, Second Life stand out. Regarding the functioning of the Metaverse, it was concluded that the objects in this virtual world were mostly mentioned. Keywords: Metaverse, Influencers, Virtual World, YouTube, Content Analysis.

Turizmde doğal güzellikler, kültürel değerler, konaklama şartları ve turistik etkinlikler gibi bi... more Turizmde doğal güzellikler, kültürel değerler, konaklama şartları ve turistik etkinlikler gibi birçok faktör destinasyon pazarlamasında cazibe unsuru olarak kullanılmaktadır. Ancak turizm paydaşları rakiplere karşı rekabet üstünlüğü sağlayabilmek adına çeşitli turizm çekicilikleri geliştirmek zorundadır. Bir destinasyonun sahip olduğu yerel mutfak kültürü de bu rekabet avantajının elde edilmesi açısından önem arz etmektedir. Çünkü turizmde yerel mutfak tek başına bir cazibe unsuru olarak kabul edilmektedir. Özellikle son zamanlarda turistlerin mutfağı sadece temel ihtiyaç olarak görmelerinin yanı sıra destinasyona ait yiyecek ve içeceklerin lezzetlerini merak etmekte, mutfak kültürü ve ilgi çeken yeme içme alışkanlıklarını öğrenmek ve deneyimlemek istemektedir. Bu da yerel gastronomi ürünlerinin bir destinasyonda ayırt edici özellik olarak sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sağlama noktasında destinasyon pazarlamasında önemli bir yeri olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla turizm paydaşlarının Türkiye’ye ait destinasyonların tanıtımında ve pazarlanmasında sosyal medya hesaplarını etkin bir şekilde kullanmaları gerekmektedir. Nitekim günümüzde geniş kitlelere ulaşmada en etkili pazarlama aracı hiç kuşkusuz sosyal medyadır. Bu kapsamda turizm paydaşlarının sosyal medya hesaplarında destinasyon pazarlamasında yerel mutfağa yönelik tanıtım faaliyetlerine ne kadar yer ayrıldığı sorusu araştırmanın temelini oluşturmuştur. Bu araştırma sorusundan hareketle, günümüz en önemli kitle iletişim ve etkileşim araçlarından biri haline gelen sosyal medya platformlarının destinasyon pazarlamasında yerel mutfağın tanıtımı ve yaygınlaşması sürecindeki rolünün tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç kapsamında tur operatörlerinin destinasyon tanıtımında yerel mutfağa ait ne kadar paylaşım yaptığı, yapılan paylaşımların ne tür içeriklere sahip olduğu, özellikle paydaşların hangi gastronomi unsurlarını öne çıkardığı ve sosyal medyada yerel mutfağa yönelik tanıtım performanslarının diğer paylaşımlara oranla ne yoğunlukta olduğuna dair soruların cevabı aranacaktır. Araştırmanın evrenini tur operatörleri oluştururken, örneklemini ise üç tur operatörü (Yeşil Nesil, Neredekal.com, Etstur) oluşturmaktadır. Bu doğrultuda "Boomsocial" web sitesinin verilerinden hareketle, amaca uygun örneklem olarak sosyal medya platformlarından birisi olan "Instagram" üzerinde en çok takipçiye sahip üç tur operatörü seçilmiştir. Söz konusu örneklem olarak seçilen üç tur operatörünün instagram hesapları araştırmanın sınırlılıklarından birisini oluşturmaktadır. Ardından örneklem olarak seçilen tur operatörlerinin yerel mutfakla ilgili paylaşımları taranmış ve inceleme kapsamına alınmıştır. Nitel araştırma yönteminin uygulandığı bu çalışmada üç tur operatörünün yerel mutfakla ilgili paylaşımları MAXQDA (2020) programı aracılığıyla içerik analizi yapılarak daha sonra belirli temalar dâhilinde betimsel analize tabi tutulmuştur. Yapılacak araştırmanın bulgularından hareketle, tur operatörlerinin sosyal medyayı etkin kullanımı noktasındaki eksikliklerinin tespit edilmesi ve ardından bu eksikliklerin giderilebilmesi için önerilerin sunulması planlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Yerel mutfak, Tur operatörleri, Sosyal medya, Instagram, Gastronomi

8th International Communication Days Crisis Communication in the Digital Age Symposium, 2021
Aralık 2019’da ilk vakaların görülmeye başlandığı Çin’in Wuhan Eyaleti’nde, Yeni Tip Koronavirüs ... more Aralık 2019’da ilk vakaların görülmeye başlandığı Çin’in Wuhan Eyaleti’nde, Yeni Tip Koronavirüs (Covid-19) salgını insanlık tarihinin en büyük krizlerinden birisi haline gelmiştir. Salgının önlenebilmesi için alınan önlemler başta seyahat kısıtlamaları olmak üzere en fazla etkilenen sektörlerin başında online alışveriş sektörü gelmektedir. Salgın döneminde Koronavirüs’e yakalanma korkusu ve sokağa çıkma yasaklarından dolayı online alışverişe yönelen tüketicilerin artan taleplerini karşılayabilmek zorlaşmış ve verilen hizmetlerde çeşitli aksamalar meydana gelmiştir. Bu noktada, krizle birlikte gelen endişeyi iyi yönetebilmek ve olumlu cevaplar verebilmek adına kurumlar ve tüketiciler arasındaki iletişimin doğru şekilde yürütülmesi hayati önem taşımaktadır. Çalışmada, online alışverişte ortaya çıkan kriz durumunun incelenebilmesi amacıyla kriz, kriz iletişimi ve yönetimi kavramları çerçevesinde Türkiye’nin ilk çevrimiçi şikâyet bildirimine olanak sağlayan kanallardan birisi olan “sikayetvar.com” sitesindeki şikayetler analiz edilmiştir. Bu amaçla, Alexa (Top Sites in Turkey) sitesindeki web trafikleri ölçümleri verilerine göre en çok ziyaretçiye sahip online alışveriş sitesi Trendyol örneklem olarak seçilmiştir. Trendyol sitesine yönelik “en çok destek alan” kategorisine göre sıralama yapılarak elde edilen şikayetler araştırmanın sınırlılığını oluşturmaktadır. Şikayetler belirlenirken, Türkiye’de Koronavirüs ikinci dalga beklentilerinin konuşulmaya başlandığı tarihten sonra yapılmış olmasına dikkat edilmiştir. Araştırmada, MAXQDA 2020 nitel araştırma programı aracılığıyla içerik analizi yapılmıştır. Elde edilen veriler, kategorileştirilerek betimsel analiz çerçevesinde değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda, tüketicilerin en fazla sorun yaşadığı konu çağrı merkezi/müşteri temsilcisiyle ilgili şikayetler olduğu görülürken, en az şikâyet edilen konunun ise telefon numarası/reklam/sms/mail olduğu bulgusuna rastlanılmıştır. Şikayetlerde geçen en fazla kelime sıklığı ise sırasıyla Trendyol, müşteri, ürün, kargo ve iade olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: koronavirüs, kriz iletişimi, online alışveriş, sikayetvar.com, Trendyol.
Uploads
Papers by Hüseyin Yaşa
Anahtar Kelimeler: Çevre(cilik) Hareketi, Sosyal Medya, Sıfır Atık Hareketi, Yeni Toplumsal Hareketler, Sosyal Sorumluluk
ihtiyaç duydukları mesajdan öte, ürüne yüklenen anlamlarla arzu nesnesi olarak kitlelerin zihinlerinde yer edinmeyi amaçlamaktadır. Çalışmada, Toyota markasının arazi aracı Hilux modelinin reklamı üzerinden
aktarılan mesajlar hegemonik erkeklik bağlamında Roland Barthes’ın göstergebilimsel çözümleme yöntemi kullanılarak incelenmiştir. R.W. Connell çoklu erkeklikler tanımı ile tarihin farklı dönemlerinde ve farklı kültürlerde yer alan toplumsal cinsiyetin farklı şekillerde yeniden inşa edildiğinden ve tek bir kurum içinde bile birden fazla erkeklik biçimlerinin karşımıza çıktığından bahsetmektedir. Bu noktadan hareketle incelenen televizyon reklamı içerisinde toplumsal cinsiyet rollerine hangi göstergelerle ne şekilde yer verildiği, R.W. Connell’ın hegemonik erkeklik kavramından yola çıkılarak ortaya konulmuştur.
Books by Hüseyin Yaşa
Conference Presentations by Hüseyin Yaşa
Anahtar Kelimeler: Yerel mutfak, Tur operatörleri, Sosyal medya, Instagram, Gastronomi
Anahtar Kelimeler: Çevre(cilik) Hareketi, Sosyal Medya, Sıfır Atık Hareketi, Yeni Toplumsal Hareketler, Sosyal Sorumluluk
ihtiyaç duydukları mesajdan öte, ürüne yüklenen anlamlarla arzu nesnesi olarak kitlelerin zihinlerinde yer edinmeyi amaçlamaktadır. Çalışmada, Toyota markasının arazi aracı Hilux modelinin reklamı üzerinden
aktarılan mesajlar hegemonik erkeklik bağlamında Roland Barthes’ın göstergebilimsel çözümleme yöntemi kullanılarak incelenmiştir. R.W. Connell çoklu erkeklikler tanımı ile tarihin farklı dönemlerinde ve farklı kültürlerde yer alan toplumsal cinsiyetin farklı şekillerde yeniden inşa edildiğinden ve tek bir kurum içinde bile birden fazla erkeklik biçimlerinin karşımıza çıktığından bahsetmektedir. Bu noktadan hareketle incelenen televizyon reklamı içerisinde toplumsal cinsiyet rollerine hangi göstergelerle ne şekilde yer verildiği, R.W. Connell’ın hegemonik erkeklik kavramından yola çıkılarak ortaya konulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Yerel mutfak, Tur operatörleri, Sosyal medya, Instagram, Gastronomi
Anahtar Kelimeler: Dilencilik, Yeni Nesil Dilencilik, Sosyal Medya Dilenciliği, Sanal Dilencilik, İnternet Dilenciliği, Dijital Etnografi, Tiktok.
dijital hastalıklar daha sık gündeme gelmeye başlamıştır. Yeni iletişim teknolojilerinin gelişimine paralel olarak bireylerarasındaki yüz yüze iletişim zayıflamış ve dijitalleşen ortamlarda bireyler istedikleri herhangi bir şeye anında ve etkileşimli bir şekilde ulaşabilen dokunmatik toplumun dijital üyesi haline gelmişlerdir. Nitekim, dijital teknolojiler hemen hemen her şeyin 0 ve 1’den oluşan sayısal temsilini oluşturmuş, bireyler daha çok bireyselleşmiş ve bağımlılık yaratabilecek uygulamaların artmasıyla birlikte sosyal ve psikolojik problemler görünür olmuştur. Bu bağlamda sadece dijitalleşmenin gündelik yaşamımızdaki sağlamış olduğu imkanların olumlu etkilerinin değil, olumsuz etkilerinin de araştırılmasını zorunlu kılmaktadır. Araştırma çerçevesinde “sosyal medya hastalıkları”, “internet hastalıkları” veya “dijital çağ hastalıkları” olarak adlandırılan ego sörfü, fare-klavye, fomo, nomofobi, stalklama, blog ifşacılığı, internet siniri, youtube narsizmi, google takibi, photolurking, facebook depresyonu, siberhondrik, cheesepodding, nintendinitis, myspace taklitçiliği, jomo, hıkıkomorı fenomeni, whatsappıtıs, crackberry, fobo, enfornografi, selfitis, rsı, wikipedializm gibi birtakım kavramlar literatür taraması ışığında incelenmiştir. Araştırmanın amacı, dijital hastalıklar ile ilgili kavramsal bir çerçevede bütünlüklü bir yaklaşım sergileyerek, çeşitli çözüm önerileri sunmaktır. Araştırma, dijital hastalıklarla ilgili ailelere, öğretmenlere ve öğrencilere farkındalık oluşturmak amacıyla okullardaki yönetimlerin desteğini alarak seminer, kongre ve çeşitli eğitim derslerinin verilmesi ve dijital okuryazarlık hakkında bilinç oluşturmak açısından yararlı görülmektedir. Ayrıca, gün geçtikçe sürekli olarak yeni bireyleri de çepeçevre saran dijital ortamlar ilerleyen yıllarda bütün dünya nüfusunu etkisi altına alabileceğinden dolayı dijital hastalıklar ile ilgili araştırmalar, tedbirler, klinik tespitler hakkında tüm sağlık çalışanlarının bilgi sahibi olması, tanı, tedavi için hastanelerde donanımın arttırılması önemli bir ihtiyaç olarak yakın gelecekte karşımızda durmaktadır. Yapılan bu çalışma, konu ile ilgili yapılacak olan çalışmalara kaynaklık etmesi açısından rehber niteliği
taşıyacak ve yol gösterici olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Dijitalleşme, Sosyal Medya, Sosyal Medya Trendleri, Sosyal Medya Hastalıkları, İnternet Hastalıkları, Dijital Çağ Hastalıkları, E-Hastalıklar, Dijital Okuryazarlık
Anahtar Sözcükler: Sosyal medya, Instagram, İki aşamalı akış modeli, Kanaat önderliği, Influencerlar