Papers by Murat Poyraz

Procedia-Social and Behavioral Sciences, Jan 1, 2011
In this study, the numeric data of the Zeytinli stream Basin’s, which is located on the Kaz (Mt. ... more In this study, the numeric data of the Zeytinli stream Basin’s, which is located on the Kaz (Mt. Ida) Mountain massif in the North of Edremit Gulf, elevation - area - volume statistics, elevation levels, hypsographic curve values, profile series, drainage type, length and longitudinal profiles, bed slope values, bifurcation ratio, drainage density and frequency, SL index, stream size gradient, and asymmetry factors considered thalweg reconstructions was formed by using ArcGIS Desktop program with the help of numeric integration method. In these applications 1:25.000 scale topographic maps were based. In addition to this, all the analysis, calculations and evaluations were conducted in computers, too.
The aim of the study is to search of the geomorphological evolution and development which is occured in the river basin via analysis and calculation. The other aim of the study is to expose the characteristics of displacement – development by making table, graphic and maps with the gathered data of analysis and calculation.
In the conclusion of the study, it is shown that the effects of the different denudational process and tectonic activity have a big role in the formation of geomorphological characteristics of Zeytinli Stream Basin.
Keywords: drainage density, thalweg, bifurcation rate, asymmetry factor

Sahip olduğu jeotektonik özellikleri nedeniyle, yoğun tektonik bir bölgede bulunan Türkiye'nin % ... more Sahip olduğu jeotektonik özellikleri nedeniyle, yoğun tektonik bir bölgede bulunan Türkiye'nin % 40 ı, çözünmeye uygun kayaçlardan meydana gelmişr. Yer yer 4000 metre yüksellere çıkan ve doğu-ba yönlü Tektonik Birlikler ve bunların örtüleri şeklinde uzanan bu kayalar üzerinde, karst-laşmayı belirleyen kökensel ve şekillendirici faktörlerin kısa mesafeler dahilinde büyük değişiklikler göstermesine bağlı olarak; morfojenek ve morfometrik özellikleri belirgin sınırlarla birbirinden ay-rılan 6 karst bölgesi ve 11 karst alanı ayırt edilir. Antalya Traverten Platosu-Sakarya Ovası ve Çar-şamba/Bafra Deltaları-Çukurova Ovası tarandan köşelendirilmiş olan, kuzey-güney yönünde, Anadolu karasının Karadeniz ve Akdeniz'e doğru en fazla genişlemiş (gerilmiş) bölümü yer alır. Bir-birinden farklı tektonik birlik, coğrafi bölge ve iklim özelliklerine sahip olan ve 'Orta Anadolu Platoları Kuşağı' olarak adlandırılan bu bölge; oluşum ortam ve kökenleri farklı olan ülkemizin en karakterisk platoluk alanlarından (Küre Dağları çevresi Platoları, İç Anadolu Platoları ve Taşeli Platosu) meydana gelmişr. Türkiye karsna karakterisğini veren, morfometrik ve morfojenek özellikleri bakımından diğer bölgelerden kesin sınırlarla ayırt edilen Orta Toroslar, Orta Anadolu ve Orta-Ba Karadeniz karst alanları, bu kuşak üzerinde yer alırlar. Çok dönemli-tek/çok kökenli gelişim özelliği gösteren ve sürekli yenilenen, iç içe geçmiş orojenik derin karst (kuyluçlar, derin ve uzun mağara sistemleri) ile derin kapalı havza karsna (dip karst) ait şekillerin (obruk ve traverten konileri ile jips topoğraf-yası), yanal ve düşey doğrultuda büyük boyutlara ulaşğı bu kuşaktaki karstlaşma; Pliyosen'den beri, sürekli yenilenerek kesinsiz olarak gelişim halindedir. Oluşum ve gelişim özellikleri birbirlerine benzemeyen karst bölgelerinin, kuzey-güney yönünde yan yana gelerek oluşturdukları bu kuşağın, günümüzdeki konumunu almasında; Anadolu'nun neotektonik dönemdeki tektonik rejimi (sıkışma-gerilme ve göreceli olarak blok halinde yükselme) belirleyici olmuştur.

Ege Coğrafya Dergisi, 2019
Geyik Mountain is a high karstic plateau and the majority of plateau is composed of the Jurassic-... more Geyik Mountain is a high karstic plateau and the majority of plateau is composed of the Jurassic-Cretaceous and Permian carbonate rocks. The fact that well-developed glacial and karstic formations on the mountain, which is largely affected by the Pleistocene glaciations, are intertwined, providing favorable conditions for the development of glacial-karst polygenic (glaciokarstic) landscape. In this study, it is aimed to reveal the polygenic geomorphology on the mountain according to the relationship between glacial and karst landforms. The most important surface karstic landforms on the mass are karstic depressions (doline and uvalas) and the most important glacial forms are circuses and moraine deposits. According to the mapping study, carried out on 21 topographic maps with a scale of 1/25.000, a total of 25.599 dolines were detected on the mountain between 550-2800 meters. In the mountain where the maximum karstic depression density reaches 145 depression/km 2 , 80% of the depressions are found between 1600-2400 meters. Almost all of the circuses in the study area developed on the north, northeast and northwest slopes where the elevation is 2000 meters and above. Some of the karstic depressions in 1 Sorumlu Yazar/ Corresponding author: Mesut ŞİMŞEK /

Jeomorfolojik Araştırmalar Dergisi, 2021
Yukarı Kızılırmak Havzası’nda, özellikle Sivas-İmranlı arasındaki jips alanı Türkiye’nin en öneml... more Yukarı Kızılırmak Havzası’nda, özellikle Sivas-İmranlı arasındaki jips alanı Türkiye’nin en önemli jips karstı alanını oluşturmaktadır. Bu alandaki dolinler birçok çalışmada ele alınmış olmasına rağmen, çalışmaların hiçbirisi tüm alanı kapsamadığı için Sivas-İmranlı arasındaki dolin yoğunluğunun alansal dağılış özellikleri tam olarak aydınlatılamamıştır. Bu eksiklikten dolayı, bu çalışmada söz konusu alanda gelişmiş dolinlerin alansal dağılış özellikleri CBS tabanlı yapılan haritalama çalışmaları ile ortaya konulmuştur. Çalışmada dolin dağılışlarını belirlemek için 1/25.000 ölçekli topoğrafya haritaları ve 1/3.000-1/5.000 ölçekli uydu görüntüleri kullanılmıştır. Yapılan haritalama çalışmaları sonucunda Sivas-İmranlı arasındaki 1609 km2’lik jips alanı içerisinde topoğrafya haritalarında 10.651 dolin, uydu görüntülerinde 42.127 dolin tespit edilmiştir. Kernel yöntemiyle hesaplanan yoğunluklara göre topoğrafya haritalarında maksimum dolin yoğunluğu 127 dolin/km2’ye ulaşırken, uydu görüntülerinde yoğunluk 237 dolin/km2’ye kadar ulaşmaktadır. Topoğrafya haritalarına göre jips alanının %47’sinde, uydu görüntülerinde ise %26’sında dolin gelişimi görülmemektedir. Dolin yoğunluk sınıfları açısından düşük ve çok düşük yoğunluktaki alanlar her iki veride de %46’lık orana sahiptir. Uydu görüntülerinde daha küçük boyutlu dolinlerin haritalanabilmesinden dolayı topoğrafya haritalarında sadece %0.7’lik bir alan kaplayan yüksek ve çok yüksek yoğunluktaki alanlar, uydu görüntülerinde %15.3’lük bir alan kaplamaktadır. Yoğunluk bölgelerinin alansal dağılışlarına göre; maksimum yoğunluklar, jipsi kuzeyde sınırlayan bindirme hattına paralel olarak doğu-batı doğrultusunda uzanan, yüksek plato karakterindeki alan üzerinde görülür. 1255 ve 2335 m arasında dağılış gösteren dolinlerin %90’dan fazlası 1300 ve 1700 m arasında yer alırlar. Yoğunluğun en fazla olduğu yükselti basamağı uydu görüntülerinde 1500 ve 1550 m arasındayken (%19.2), topoğrafya haritalarında 1600 ve 1650 m (%19.94) arasında yer alır.

TÜRK COĞRAFYA DERGİSİ, 2017
Sahip olduğu jeotektonik özellikleri nedeniyle, yoğun tektonik bir bölgede bulunan Türkiye'nin % ... more Sahip olduğu jeotektonik özellikleri nedeniyle, yoğun tektonik bir bölgede bulunan Türkiye'nin % 40 ı, çözünmeye uygun kayaçlardan meydana gelmiş r. Yer yer 4000 metre yüksel lere çıkan ve doğu-ba yönlü Tektonik Birlikler ve bunların örtüleri şeklinde uzanan bu kayalar üzerinde, karstlaşmayı belirleyen kökensel ve şekillendirici faktörlerin kısa mesafeler dahilinde büyük değişiklikler göstermesine bağlı olarak; morfojene k ve morfometrik özellikleri belirgin sınırlarla birbirinden ayrılan 6 karst bölgesi ve 11 karst alanı ayırt edilir. Antalya Traverten Platosu -Sakarya Ovası ve Çarşamba/Bafra Deltaları -Çukurova Ovası tara ndan köşelendirilmiş olan, kuzey-güney yönünde, Anadolu karasının Karadeniz ve Akdeniz'e doğru en fazla genişlemiş (gerilmiş) bölümü yer alır. Birbirinden farklı tektonik birlik, coğrafi bölge ve iklim özelliklerine sahip olan ve 'Orta Anadolu Platoları Kuşağı' olarak adlandırılan bu bölge; oluşum ortam ve kökenleri farklı olan ülkemizin en karakteris k platoluk alanlarından (Küre Dağları çevresi Platoları, İç Anadolu Platoları ve Taşeli Platosu) meydana gelmiş r. Türkiye kars na karakteris ğini veren, morfometrik ve morfojene k özellikleri bakımından diğer bölgelerden kesin sınırlarla ayırt edilen Orta Toroslar, Orta Anadolu ve Orta -Ba Karadeniz karst alanları, bu kuşak üzerinde yer alırlar. Çok dönemli -tek/çok kökenli gelişim özelliği gösteren ve sürekli yenilenen, iç içe geçmiş orojenik derin karst (kuyluçlar, derin ve uzun mağara sistemleri) ile derin kapalı havza kars na (dip karst) ait şekillerin (obruk ve traverten konileri ile jips topoğrafyası), yanal ve düşey doğrultuda büyük boyutlara ulaş ğı bu kuşaktaki karstlaşma; Pliyosen'den beri, sürekli yenilenerek kesin siz olarak gelişim halindedir. Oluşum ve gelişim özellikleri birbirlerine benzemeyen karst bölgelerinin, kuzey-güney yönünde yan yana gelerek oluşturdukları bu kuşağın, günümüzdeki konumunu almasında; Anadolu'nun neotektonik dönemdeki tektonik rejimi (sıkışmagerilme ve göreceli olarak blok halinde yükselme) belirleyici olmuştur.
Book Chapters - Kitap Bölümleri by Murat Poyraz

Landscapes and Landforms of Turkey, Sep 1, 2019
Approximately, 40% of Turkey’s landmass consists of soluble rocks (limestone, dolomite, and gypsu... more Approximately, 40% of Turkey’s landmass consists of soluble rocks (limestone, dolomite, and gypsum) highly suitable for karstification. While presenting different lithological composition, lithostratigraphic and structural characteristics, these rocks reach in some places up to 4000 m in elevation. Tectonic movements since the middle Miocene have played, together with climate, a major role in the processes of karst development. Several factors intervene in the formation processes and history of the karstic landscapes of Turkey: structural dynamics (mainly extensional tectonics and block faulting) and its spatial distribution, relief rejuvenation responding to the combination of uplift intensity and sea-level changes and the stratigraphic/lithologic context. Resulting from the various combinations possible, there are large-scale differences in the evolution of the karstic landscape within short distances. Consequently, six karstic regions and eleven distinct sub-karstic areas can be identified on the basis of their different morphogenetic and morphometric characteristics.
by Hatice PALAZ ERDEMİR, Recep Efe, Necip sabri Mülazımoğlu, mehtap bayrak, Güzin KANTÜRK YİĞİT, Osman Yilmaz, Gözde Emekli, Yrd.doç.dr. Duran Aydınözü, Fatma Yılmaz, Celalettin Duran, Emre ÖZŞAHİN, Murat Poyraz, and Onur Günday
Recent Researches in Interdisciplinary Sciences, Nov 2016

Coğrafya'da Yeni Yaklaşımlar, 2015
Bu çalışmada, Edremit Körfezi’nin doğusundaki Madra Dağı’nın Kuzey yamaçları üzerinde yer alan De... more Bu çalışmada, Edremit Körfezi’nin doğusundaki Madra Dağı’nın Kuzey yamaçları üzerinde yer alan Değirmendere havzasının yükselti basamakları, hipsografik eğri değerleri, drenaj tipi, boyu ve boyuna profili, yatak eğim değerleri, çatallanma oranı, drenaj yoğunluğu ve sıklığı, SL indeksi, dere boyu gradyanı, talveg rekonstrüksüyonu ve asimetri faktörleri ele alınarak, ArcGIS Desktop programı kullanılarak ekran sayısallaştırması yöntemiyle sayısal veriler oluşturulmuştur. Uygulamalarda 1:25.000 ölçekli topografya haritaları temel alınmış, aynı zamanda analiz, hesaplama ve değerlendirmeler yine bilgisayar ortamında gerçekleştirilmiştir.
Çalışmanın amacı; akarsu havzasında meydana gelen jeomorfolojik gelişim ve değişimin analiz ve hesaplamalarla incelenmesidir. Yapılan analiz ve hesaplamalar sonucunda elde edilen verilerin tablo, grafik ve haritalara dönüştürülüp değişim-gelişim özelliklerinin ortaya konmasıdır.
Yapılan çalışmanın sonucunda; Değirmendere havzasının jeomorfolojik özelliklerinin şekillenmesinde farklı aşınım süreçlerinin ve tektonik aktivitenin etkisinin önemli bir yer tuttuğu görülmüştür.
Anahtar Kelimler: Drenaj Yoğunluğu, Talveg, Çatallanma Oranı, Dere Boyu Gardyanı, Asimetri Faktörü

Tourism, Environment and Sustainability, 2015
Many caves were formed in Turkey, which is, in a large part, composed of carbonate, sulphate and ... more Many caves were formed in Turkey, which is, in a large part, composed of carbonate, sulphate and chlorinated rocks suitable for dissolving. These interesting underground shapes, which vary from region to region and differ in their frequency distribution are estimated to be more than twenty thousand. The caves, which are especially denser around Toros Mountains, have more than 5 kilometers lengths in places and 1000 metres depths. Caves have shapes and structures that characterize the geological, geomorphological, hydrological, anthropological and climactic properties of the regions in which they are situated, create an immense ecosystem with the entirety of living and non-living entities they include. The caves that form in ten thousands, even millions of years and that need to be conserved and hand down to next generations with the rich inner content that stretch human imagination are utilized for various purposes based on physico-chemical formation and development properties. These mysterious gaps of the underground that have become an economic sector on its own in many countries and in Turkey may be used for various purposes such as tourism, storage, shelter, military logistics area, cave therapy, mushroom cultivation, maturation of animal products and production of underground water and placer mineral. This way, caves immensely contribute to the socio-economic development of the region in which they are located.
The cave is situated in the southern foothills of Kaz Mountains that lay in W-E direction in the immediate north from the coast along Edremit bay in Edremit (Balıkesir) located in Western Anatolia Stress Region in tectonic terms and in Western Anatolia Karst Region in Karst Morphology. Avcılar Cave, situated in a region topped by rocks that are suitable for dissolving and where cave formation is not dense, does not have sufficient dimensions either in depth or length to be listed in the ranking of caves in Turkey. However, since the benefits of even the smallest caves are comprehended based on the contributions to the socio-economic development of the region in which they are located, the significance of caves have increased. Hence, local governments have embarked on a quest to investigate the existing caves. It is believed that speleotourism will contribute to the efforts to diversify tourism and disseminate it in the whole district in Edremit-Altınoluk region where coastal and nature tourism are developing rapidly. In this context, this study was undertaken to identify the tourism potential of Avcılar cave located in the immediate north of Avcılar Village of Altınoluk town.
Proceedings - Bildiriler by Murat Poyraz

Uluslararası Jeomorfoloji Sempozyumu, Ankara, 2019
Yüksek karstik platolar Toros Dağları’nın karakteristik morfolojik birimlerindendir ve bu platola... more Yüksek karstik platolar Toros Dağları’nın karakteristik morfolojik birimlerindendir ve bu platoların yüzeyleri yoğun şekilde çözünme dolinleri ve relikt vadiler ile kaplıdır. Bu çalışmada, Torosların en karakteristik platosu olan Taşeli Platosu’nun flüviyokarstik gelişimi, dolinlerin ve relikt vadilerin alansal dağılış özellikleri açıklanmıştır. Çalışmada dolin ve relikt vadilerin alansal dağılış özellikleri 1/25.000 ölçekli topografya haritalarına göre incelenmiştir. Yapılan haritalama çalışmalarına göre 694 km2’lik plato alanında 14,284 dolin ve 4.391 relikt vadi segmenti tespit edilmiştir. İncelenen her iki şekil 1500 metre ile 2300 metreleri arasında dağılış gösterir ve her iki şeklin alansal dağılışları arasında kuvvetli bir pozitif korelasyon bulunmaktadır. Maksimum dolin yoğunluğunun 120 dolin/km2’ye kadar ulaştığı plato yüzeyinde poligonal karst alanı platonun en yüksek, en soğuk ve en yağışlı bölgesine karşılık gelmektedir. Alanın karstlaşmasında günümüz iklim koşulları etkili olmakla birlikte, alanın tektonik gelişimi de karstlaşma üzerinde önemli rol almıştır. Hem bu çalışmada hem de daha önceki çalışmaların sonuçlarına göre Taşeli Platosu’nun morfolojik gelişimi 5 aşamada gerçekleşmiştir. Bu aşamalar şu şekilde gerçekleşmiştir: (a) Erken Miyosen’de sığ denizel ortamda karbonat birikimi gerçekleşmiştir. (b) Geç Miyosen’deki sıkışmalı neotektonik dönemde alan karasallaşmış ve drenaj ağı gelişmeye başlamıştır. (c) Ardından Isparta Açısı’nda ∼40’lik bir rotasyondan dolayı alanda yoğun çatlak sistemleri gelişmiştir. (d) Pliyosen’den Erken Pleistosen’e kadarki dönemde hızlı yükselimden dolayı alanın iklimi değişmeye başlamış, açılma çatlaklarının artması ve genişlemesinden dolayı kuru vadiler ve yer altı karstlaşması başlamıştır. (e) Son aşamada ise, Geç Pleistosen’deki yükselim ve açılmalı tektonizmadan dolayı alandaki kuru vadilerin talveglerinde dolinlerin oluşmasıyla kuru vadiler relict vadilere dönüşmüş ve alan yoğun şekilde çözünme dolinleri ile kaplanmıştır. Sonuç olarak, Taşeli Platosu’nun karst morfolojisinin gelişimi tektonik, fluvial ve karst süreçlerine bağlı olarak gelişmiş ve gelişimine devam etmektedir.

Uluslararası Jeomorfoloji Sempozyumu, Ankara, 2019
İncirli Mağarası, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Gazimağusa ili Çınarlı Köyü sınırları içinde,... more İncirli Mağarası, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Gazimağusa ili Çınarlı Köyü sınırları içinde, Beşparmak Dağları’nın güney yamacında yer alır. Mağara, Meserya Ovası’nın geniş bir alanında yüzeylenen Messiniyen yaşlı Mermertepe Jipsi içinde, belirgin bir fay hattı üzerinde gelişmiştir. Mağara, içinde geliştiği jipsin litolojik özellikleri ile birbirini kesen yoğun çatlaklar nedeniyle kafesli bir yapıya sahiptir.
Ova çevresinde geniş bir alanda uzanan Pliyosen dönemi reliyef sisteminin bir basamak aşağısında 240 metre yükseklikte giriş ağzı bulunan mağara, Kuvaterner’de gelişmiş karakteristik bir şekildir. Batı-kuzeybatı ve doğu-güneydoğu yönlerinde yatay olarak gelişen mağaranın toplam uzunluğu 311 metredir. Giriş ağzına göre mağaranın son noktası -14 metredir.
Hidrolojik olarak vadoz zonda bulunan İncirli, gelişimini tamamlamış fosil bir mağaradır. Bu nedenle, yağışlı dönemlerde tavandan damlayan sular dışında bütünüyle kurudur. Yüzeye çok yakın bir konumda bulunan mağaranın sıcak (ortalama 16–25°C) ve orta nemli (% 50- % 66) bir havası vardır. İçinde insan sağlığını olumsuz yönde etkileyecek herhangi bir gaz azlığı veya fazlalığı tespit edilmediği gibi mağarada karakteristik bir canlı topluluğu da yaşamamaktadır.
Mağara içini süsleyen görünümleri son derece güzel, sarkıt, dikit ve sütunlar ile duvarları süsleyen karnabahar benzeri damlataşları nedeniyle turizm amacıyla kullanıma son derece uygun özelliklere sahiptir. Bu özelliklerinden dolayı 2000 yılında turizme açılan mağara yoğun bir ziyaretçi potansiyeline sahiptir.

City of Kirsehir which is located in the middle Kizilirmak section of central Anatolia region con... more City of Kirsehir which is located in the middle Kizilirmak section of central Anatolia region consists of metamorphic rocks basically belonging to Paleozoic aged Kirsehir Massif. Inlidag Cave is developed inside the old Eocene limestones coming over Kirsehir Massif. Within the Upper Cretaceous-Paleocene old granites, Kizlarkalesi Water Tunnels and Egrikale Caves are opened. Within these Tertiary old components which are overlapping all these aforementioned components and easily penetrable, there are Kepez, Mucur and Kumbetalti underground cities developed while Dulkadirli underground city is developed within the Central-Upper Eocene old sandy-silty limestone. While Kirsehir and its close perimeters consisting of fundamental rocks belonging Kirsehir Massif and cover rocks wrapping these structures is a huge and closed basin in Neogene era, it is fallen into pieces and divided into small Pliocene basins depending on the rise of the Anatolian tectonic during the Upper Miocene-Pliocene period. These Pliocene basins are broken apart by Kizilirmak and its distributaries, and as a result of this, it gained a plateau view in the Plio-Quatern era. As there are a number of water supplies and the lakes on the basin floor, these basins which are covered with fertile soil witnessed human settlements since Paleolithic era. People built motte settlements, underground cities, monasteries and tumuluses to the high grounds in these basins. City of Kirsehir was a crucial residential area during historical periods because of the proximity to the Cappadocia region in which Christianity spread out firstly among people. In this region, people built underground cities and multi layered monasteries consisting of galleries, tunnels and rooms which were carved within the easily penetrable rocks. These structures which were built by carving were used by native people for housing and hiding places. The most important ones of these structures are Kepez, Mucur, Dulkadirli and Kumbetalti underground cities, Kizlarkalesi Water Tunnels and Egrikale Cave. Except these artificial caves, Inlidag Cave which developed as a natural cave was used as a shelter by native people to be able to protect themselves from the assaults, in the very early years of Christianity' spreading out in the region. Nowadays, it is important to identify how these caves can contribute to both local and national economy of Turkey. Primarily, these caves which are very crucial for speleology (science of caves) and archeology are needed to be researched and organized by subject matter experts and teams working on caves. Afterward, the caves possessing proper conditions should be transformed into a tourist attraction site by implementing projects by experts.

Energy which economically provides the most important income, is today, as is was in the past, th... more Energy which economically provides the most important income, is today, as is was in the past, the production factor which mankind emphasized and fought for in order to obtain it. Energy sources on earth have gradually started to run out and the ones still existing have become very valuable. Increasing of energy usage area as main source of economical activity increases demand of energy sources in parallel with energy necessities. Nowadays, electrical energy is accepted as one of the most important component of economical progress and social comfort. Electric energy has to be available when it is required and it must be good quality, economic, reliable, continuous, environment friendly and cheap. The electricity system in Turkey faces three challenges. First, demand for electricity is growing as economic growth brings increased energy usage. Second, as the electricity supply expands to keep pace with demand there is the need to ensure that electricity prices remain affordable. Third, as energy and electricity are at the heart of modern economies, energy security is critical for the electricity sector. To balance the competing demands of demand growth, affordability and energy security, policy must seek to create a framework that promotes technologies and projects that meet these needs and deliver sustainable development. To meet these challenges, current policies in Turkey propose to increase the supply of electricity through a considerable investment in coal-fired generation. Generation from coal has economic, social and environmental costs. In order to see Turkey in and to continue the economic growth give the necessary importance to the energy sector, the strategic plan must be realized as soon as possible.
Ekonomik olarak üretimin en önemli girdisini oluşturan enerji, geçmişte olduğu gibi bugün de insanoğlunun önemle üzerinde durduğu ve sahip olabilmek için uğrunda savaştığı bir üretim faktörüdür. Dünyadaki enerji kaynakları yavaş yavaş tükenmeye başlamış ve mevcut olanlar da çok değerli hale gelmiştir. Ekonomik faaliyetlerin temel girdisi olan elektrik enerjisinin kullanım alanının artması, elektrik enerjisine olan talebi de arttırmaktadır. Günümüzde, elektrik enerjisi toplumsal refahın ve sürdürülebilir kalkınmanın en önemli unsurlarından biri olarak kabul edilir. Elektrik enerjisi istendiği anda, talep edilen miktarda, kaliteli, ekonomik, güvenilir, sürekli, çevre dostu ve ucuz olmalıdır. Türkiye'deki elektrik enerjisi sistemi üç zorlukla karşı karşıyadır. Birincisi; ekonomik büyümenin enerji kullanımını arttırmasına bağlı olarak elektriğe olan talep de artmaktadır.

Yoğun tektonik bir bölgede bulunan Türkiye'nin % 40 ı, çözünmeye uygun karstik kayaçlardan meydan... more Yoğun tektonik bir bölgede bulunan Türkiye'nin % 40 ı, çözünmeye uygun karstik kayaçlardan meydana gelmiştir. Yer yer 4000 metrelere çıkan ve doğu-batı yönlü tektonik birlikler halinde uzanan bu kayaları etkileyen neotektonik dönem tektonik hareketleri, aynı zamanda, ülkemizin morfo-tektonik yapısını ortaya çıkarmıştır. Ülkemizin gerek matematik ve özel konumu ve gerekse Kuvaterner deniz düzeyi değişimlerinin neden olduğu akarsularca yarılma (gençleşme) ve neotektonik hareketler; karstlaşmayı belirleyen kökensel ve şekillendirici ikincil faktörlerin kısa mesafeler dahilinde büyük değişiklikler göstermesine neden olmuştur. Bunun sonucu olarak da; morfometrik ve morfojenetik özellikleri belirgin sınırlarla birbirinden ayrılan, 6 karst bölgesi ayırt edilmiştir. Bu bölgeler içinde Antalya Körfezi-Sakarya Nehri ağızı batısı ve Çukurova-Kızılırmak Nehri ağızı arasında kalan Orta-Batı Karadeniz, Orta Anadolu ve Orta Toroslar karst alanları; çok dönemli-tek kökenli gelişim özelliği gösteren ve kendine özgü karstik şekiller ile Türkiye karstına karakteristiğini veren yoğun karst alanlarıdır. KD-GB yönünde dikdörtgen şeklinde, ülkemizin en geniş ve en karakteristik platoluk alanlarını (Küre Dağları çevresi platoları, Orta Anadolu Platoları ve Taşeli Platosu) meydana getiren bu bölgeler; gerilme rejiminin yanı sıra, blok halinde yükselmenin karakteristiğini oluştururlar. Sürekli yenilenen (gençleşen), iç içe geçmiş orojenik derin karst (kuyluç ve derin mağara sistemleri) ve kapalı havza karstına ait (obruklar) şekillerin büyük boyutlara ulaştığı bu alanlardaki karstlaşma, Pliyosen'den beri kesintisiz gelişim halindedir (çok dönemli). Buna karşılık Antalya Körfezi-Sakarya Nehri ağzı arasındaki hattın batısında, gerilme rejimi tektoniğin yarattığı genişleme ve blok faylanma bölgesinde kalan kesimler; alüvyal ve hidrolojik boğulmaya uğramış karstik bölgeleri oluştururlar. Bu alanlarda yatay ve düşey doğrultuda devamlılığı olmayan, birbirinden bağımsız, çok dönemli-çok kökenli sığ ve tünemiş karsta ait şekiller yaygınlık gösterir. Ülkemizin sıkışma rejiminin yarattığı sürekli yükselim halinde bulunan Doğu Anadolu karst bölgesi gibi alanlarda; tektonik dilinimlenmenin yarattığı yığışmaya bağlı olarak,belirgin bir karst gelişememiştir. Türkiye'de Anadolu Levhası dışında kalan tek bölge, GD Anadolu karst bölgesidir. Arap Levhası üzerinde bulunan Tersiyer stabil yapılarından meydana gelen ve morfolojik gençleşmenin sınırlı alanlarda kaldığı bu karst bölgesi; yenilenemeyen plato karstına ait şekiller ile karakterize olur.

Anatolit ve Toritleri oluşturan karbonatlı temel ile bunların üzerine gelen Neojen ve Kuvaterner ... more Anatolit ve Toritleri oluşturan karbonatlı temel ile bunların üzerine gelen Neojen ve Kuvaterner yaşlı örtü kayaçlarından meydana gelen, KD-GB ve KB-GD yönlü faylar tarafından kontrol edilen Konya Kapalı Havzası; kuzey-güney yönlü gerilme tektoniğinin yarattığı “Ova Rejimi Bölgesi”nde yer alır. Bu tektonik rejimin yanı sıra, Orta Miyosen’den günümüze blok olarak sürekli yükselen ve buna bağlı olarak derinleşen bölge; Üst Miyosen, Pliyosen ve Pleyistosen reliyef sistemlerine ait yüzey ve yeraltı şekillerinden meydana gelmiştir. Çok dönemli-çok kökenli gelişim özelliği gösteren bu şekillerin en karakteristik olanları; farklı yükseltilerde yer alan aşınım yüzeyleri, polye ve uvalalar, ova düzeyinin 100-120 metre altından başlayarak yer yer 550 metreyi bulan yükseltilerde, yaklaşık 650 metrelik bir zon içinde gelişen mağara ve obruklar, kanyon şekilli epijenik vadiler ile plüviyal döneme ilişkin gölsel sekilerdir. Batı ve güney kenarları boyunca Göksu Nehri tarafından, yer yer 850 metreye ulaşan yarılmalarla parçalanarak askıda bırakılan Konya Kapalı Havzası’nın bugünkü şeklini alması ve plüviyal gölün ortadan kalkmasında; Kuvaterner’deki iklim değişimlerinden öte, ani çökmelere bağlı su kaçakları da son derece etkili olmuştur. Gerek ova kenarında ve değişik yükseltilerde bulunan fosil obruklar ile gerekse günümüzde de oluşum halinde olan yeni obruklar, dikey-yarı dikey gelişimli vadoz-yarı aktif mağaralar ile havza tabanında belirgin alanlarda kalınlığı artan Kuvaterner çökellerinde tespit edi en stratigrafik boşluklar; yeraltı karstlaşmasına bağlı hızlı derinleşme ve su kaçışının göstergeleridir.
Ayrıca, Konya Kapalı Havzası’nda, 52 metrelik yükselti zonu içinde gelişen dört göl sekisinin, bu havza ile komşu olan ve aynı iklim özelliklerine sahip Tuz Gölü ile Beyşehir-Suğla Gölü havzalarında bulunmaması; farklı orojenik ve orografik hatlar üzerinde gelişen ve aralarında 100 metreyi bulan yükselti farkı bulunan Beyşehir ve Suğla Gölü Havzaları ile Konya Ovası arasında, derinliği yer yer 250 metreyi geçen mağara kanyon gelişimli bir vadi olan Çarşamba Çayı’nın gelişimini, Konya Ovası’ndaki 52 metrelik göl düzeyi değişimiyle açıklamak mümkün değildir.

Beyşehir Gölü’nün güneyi ile Akdeniz arasında yer alan Köprü Çayı havzasının orta kesimi, bir mol... more Beyşehir Gölü’nün güneyi ile Akdeniz arasında yer alan Köprü Çayı havzasının orta kesimi, bir molas havzası özelliğindedir. Neojen başlarında çöken kesime Paleozoyik, önemli ölçüde Mesozoyik kireçtaşlarından oluşan yüksek yerlerden sellerle
taşınan kil, kum ve çakıllar akarsu-göl ortamında çökelmeye uğramıştır. Kum ve çakılların suda çözünür halde taşınan kirecin çökelmesiyle kum ve çakıllar çimentolaşarak kumtaşı ve konglomera taşları oluşmuştur. Ayrıca taşkınların kesildiği göl ortamında ise killi ve kireçli malzemelerin çökelmesiyle marnlar meydana gelmiştir.
Böylece konglomera, kumtaşı ve marnlardan oluşan bir istif ortaya çıkmıştır. Neojen sonlarından itibaren Torosların büyük bir bölümünde görülen yükselme sonucu kurulan akarsular, kanyonlar halinde vadilerle molas havzasını yarmaya ve yer yer boşaltmaya
başlamıştır.
Hem kumtaşı ve konglomeraların genellikle kireçtaşından hem de çimento malzemesinin kireçli olmasıyla kimyasal erozyon ön plana çıkmıştır. Özellikle çatlaklar ve zayıf zonlarından sızan suların aşındırmasıyla derinliği 5 m ve genişliği 1 m’yi bulan
doğrusal uzanışlı küçük çukurluklar oluşmuştur. Ayrıca zayıf zonlar boyunca oluşan ayrışmayla kırmızımsı - sarımsı renkte kumlu balçık bünyede topraklar meydana gelmiştir. Toprak içeren çukurluklarda ise defne, kocayemiş, sandal ve mersin gibi nemcil makiler yaygındır. Diğer ilginç bir topografya şekli ise alt katında marnların yer aldığı koyak şeklindeki çukurlukların içerisinde kule şeklinde tepeciklerin varlığıdır.
Uploads
Papers by Murat Poyraz
The aim of the study is to search of the geomorphological evolution and development which is occured in the river basin via analysis and calculation. The other aim of the study is to expose the characteristics of displacement – development by making table, graphic and maps with the gathered data of analysis and calculation.
In the conclusion of the study, it is shown that the effects of the different denudational process and tectonic activity have a big role in the formation of geomorphological characteristics of Zeytinli Stream Basin.
Keywords: drainage density, thalweg, bifurcation rate, asymmetry factor
Book Chapters - Kitap Bölümleri by Murat Poyraz
Çalışmanın amacı; akarsu havzasında meydana gelen jeomorfolojik gelişim ve değişimin analiz ve hesaplamalarla incelenmesidir. Yapılan analiz ve hesaplamalar sonucunda elde edilen verilerin tablo, grafik ve haritalara dönüştürülüp değişim-gelişim özelliklerinin ortaya konmasıdır.
Yapılan çalışmanın sonucunda; Değirmendere havzasının jeomorfolojik özelliklerinin şekillenmesinde farklı aşınım süreçlerinin ve tektonik aktivitenin etkisinin önemli bir yer tuttuğu görülmüştür.
Anahtar Kelimler: Drenaj Yoğunluğu, Talveg, Çatallanma Oranı, Dere Boyu Gardyanı, Asimetri Faktörü
The cave is situated in the southern foothills of Kaz Mountains that lay in W-E direction in the immediate north from the coast along Edremit bay in Edremit (Balıkesir) located in Western Anatolia Stress Region in tectonic terms and in Western Anatolia Karst Region in Karst Morphology. Avcılar Cave, situated in a region topped by rocks that are suitable for dissolving and where cave formation is not dense, does not have sufficient dimensions either in depth or length to be listed in the ranking of caves in Turkey. However, since the benefits of even the smallest caves are comprehended based on the contributions to the socio-economic development of the region in which they are located, the significance of caves have increased. Hence, local governments have embarked on a quest to investigate the existing caves. It is believed that speleotourism will contribute to the efforts to diversify tourism and disseminate it in the whole district in Edremit-Altınoluk region where coastal and nature tourism are developing rapidly. In this context, this study was undertaken to identify the tourism potential of Avcılar cave located in the immediate north of Avcılar Village of Altınoluk town.
Proceedings - Bildiriler by Murat Poyraz
Ova çevresinde geniş bir alanda uzanan Pliyosen dönemi reliyef sisteminin bir basamak aşağısında 240 metre yükseklikte giriş ağzı bulunan mağara, Kuvaterner’de gelişmiş karakteristik bir şekildir. Batı-kuzeybatı ve doğu-güneydoğu yönlerinde yatay olarak gelişen mağaranın toplam uzunluğu 311 metredir. Giriş ağzına göre mağaranın son noktası -14 metredir.
Hidrolojik olarak vadoz zonda bulunan İncirli, gelişimini tamamlamış fosil bir mağaradır. Bu nedenle, yağışlı dönemlerde tavandan damlayan sular dışında bütünüyle kurudur. Yüzeye çok yakın bir konumda bulunan mağaranın sıcak (ortalama 16–25°C) ve orta nemli (% 50- % 66) bir havası vardır. İçinde insan sağlığını olumsuz yönde etkileyecek herhangi bir gaz azlığı veya fazlalığı tespit edilmediği gibi mağarada karakteristik bir canlı topluluğu da yaşamamaktadır.
Mağara içini süsleyen görünümleri son derece güzel, sarkıt, dikit ve sütunlar ile duvarları süsleyen karnabahar benzeri damlataşları nedeniyle turizm amacıyla kullanıma son derece uygun özelliklere sahiptir. Bu özelliklerinden dolayı 2000 yılında turizme açılan mağara yoğun bir ziyaretçi potansiyeline sahiptir.
Ekonomik olarak üretimin en önemli girdisini oluşturan enerji, geçmişte olduğu gibi bugün de insanoğlunun önemle üzerinde durduğu ve sahip olabilmek için uğrunda savaştığı bir üretim faktörüdür. Dünyadaki enerji kaynakları yavaş yavaş tükenmeye başlamış ve mevcut olanlar da çok değerli hale gelmiştir. Ekonomik faaliyetlerin temel girdisi olan elektrik enerjisinin kullanım alanının artması, elektrik enerjisine olan talebi de arttırmaktadır. Günümüzde, elektrik enerjisi toplumsal refahın ve sürdürülebilir kalkınmanın en önemli unsurlarından biri olarak kabul edilir. Elektrik enerjisi istendiği anda, talep edilen miktarda, kaliteli, ekonomik, güvenilir, sürekli, çevre dostu ve ucuz olmalıdır. Türkiye'deki elektrik enerjisi sistemi üç zorlukla karşı karşıyadır. Birincisi; ekonomik büyümenin enerji kullanımını arttırmasına bağlı olarak elektriğe olan talep de artmaktadır.
Ayrıca, Konya Kapalı Havzası’nda, 52 metrelik yükselti zonu içinde gelişen dört göl sekisinin, bu havza ile komşu olan ve aynı iklim özelliklerine sahip Tuz Gölü ile Beyşehir-Suğla Gölü havzalarında bulunmaması; farklı orojenik ve orografik hatlar üzerinde gelişen ve aralarında 100 metreyi bulan yükselti farkı bulunan Beyşehir ve Suğla Gölü Havzaları ile Konya Ovası arasında, derinliği yer yer 250 metreyi geçen mağara kanyon gelişimli bir vadi olan Çarşamba Çayı’nın gelişimini, Konya Ovası’ndaki 52 metrelik göl düzeyi değişimiyle açıklamak mümkün değildir.
taşınan kil, kum ve çakıllar akarsu-göl ortamında çökelmeye uğramıştır. Kum ve çakılların suda çözünür halde taşınan kirecin çökelmesiyle kum ve çakıllar çimentolaşarak kumtaşı ve konglomera taşları oluşmuştur. Ayrıca taşkınların kesildiği göl ortamında ise killi ve kireçli malzemelerin çökelmesiyle marnlar meydana gelmiştir.
Böylece konglomera, kumtaşı ve marnlardan oluşan bir istif ortaya çıkmıştır. Neojen sonlarından itibaren Torosların büyük bir bölümünde görülen yükselme sonucu kurulan akarsular, kanyonlar halinde vadilerle molas havzasını yarmaya ve yer yer boşaltmaya
başlamıştır.
Hem kumtaşı ve konglomeraların genellikle kireçtaşından hem de çimento malzemesinin kireçli olmasıyla kimyasal erozyon ön plana çıkmıştır. Özellikle çatlaklar ve zayıf zonlarından sızan suların aşındırmasıyla derinliği 5 m ve genişliği 1 m’yi bulan
doğrusal uzanışlı küçük çukurluklar oluşmuştur. Ayrıca zayıf zonlar boyunca oluşan ayrışmayla kırmızımsı - sarımsı renkte kumlu balçık bünyede topraklar meydana gelmiştir. Toprak içeren çukurluklarda ise defne, kocayemiş, sandal ve mersin gibi nemcil makiler yaygındır. Diğer ilginç bir topografya şekli ise alt katında marnların yer aldığı koyak şeklindeki çukurlukların içerisinde kule şeklinde tepeciklerin varlığıdır.
The aim of the study is to search of the geomorphological evolution and development which is occured in the river basin via analysis and calculation. The other aim of the study is to expose the characteristics of displacement – development by making table, graphic and maps with the gathered data of analysis and calculation.
In the conclusion of the study, it is shown that the effects of the different denudational process and tectonic activity have a big role in the formation of geomorphological characteristics of Zeytinli Stream Basin.
Keywords: drainage density, thalweg, bifurcation rate, asymmetry factor
Çalışmanın amacı; akarsu havzasında meydana gelen jeomorfolojik gelişim ve değişimin analiz ve hesaplamalarla incelenmesidir. Yapılan analiz ve hesaplamalar sonucunda elde edilen verilerin tablo, grafik ve haritalara dönüştürülüp değişim-gelişim özelliklerinin ortaya konmasıdır.
Yapılan çalışmanın sonucunda; Değirmendere havzasının jeomorfolojik özelliklerinin şekillenmesinde farklı aşınım süreçlerinin ve tektonik aktivitenin etkisinin önemli bir yer tuttuğu görülmüştür.
Anahtar Kelimler: Drenaj Yoğunluğu, Talveg, Çatallanma Oranı, Dere Boyu Gardyanı, Asimetri Faktörü
The cave is situated in the southern foothills of Kaz Mountains that lay in W-E direction in the immediate north from the coast along Edremit bay in Edremit (Balıkesir) located in Western Anatolia Stress Region in tectonic terms and in Western Anatolia Karst Region in Karst Morphology. Avcılar Cave, situated in a region topped by rocks that are suitable for dissolving and where cave formation is not dense, does not have sufficient dimensions either in depth or length to be listed in the ranking of caves in Turkey. However, since the benefits of even the smallest caves are comprehended based on the contributions to the socio-economic development of the region in which they are located, the significance of caves have increased. Hence, local governments have embarked on a quest to investigate the existing caves. It is believed that speleotourism will contribute to the efforts to diversify tourism and disseminate it in the whole district in Edremit-Altınoluk region where coastal and nature tourism are developing rapidly. In this context, this study was undertaken to identify the tourism potential of Avcılar cave located in the immediate north of Avcılar Village of Altınoluk town.
Ova çevresinde geniş bir alanda uzanan Pliyosen dönemi reliyef sisteminin bir basamak aşağısında 240 metre yükseklikte giriş ağzı bulunan mağara, Kuvaterner’de gelişmiş karakteristik bir şekildir. Batı-kuzeybatı ve doğu-güneydoğu yönlerinde yatay olarak gelişen mağaranın toplam uzunluğu 311 metredir. Giriş ağzına göre mağaranın son noktası -14 metredir.
Hidrolojik olarak vadoz zonda bulunan İncirli, gelişimini tamamlamış fosil bir mağaradır. Bu nedenle, yağışlı dönemlerde tavandan damlayan sular dışında bütünüyle kurudur. Yüzeye çok yakın bir konumda bulunan mağaranın sıcak (ortalama 16–25°C) ve orta nemli (% 50- % 66) bir havası vardır. İçinde insan sağlığını olumsuz yönde etkileyecek herhangi bir gaz azlığı veya fazlalığı tespit edilmediği gibi mağarada karakteristik bir canlı topluluğu da yaşamamaktadır.
Mağara içini süsleyen görünümleri son derece güzel, sarkıt, dikit ve sütunlar ile duvarları süsleyen karnabahar benzeri damlataşları nedeniyle turizm amacıyla kullanıma son derece uygun özelliklere sahiptir. Bu özelliklerinden dolayı 2000 yılında turizme açılan mağara yoğun bir ziyaretçi potansiyeline sahiptir.
Ekonomik olarak üretimin en önemli girdisini oluşturan enerji, geçmişte olduğu gibi bugün de insanoğlunun önemle üzerinde durduğu ve sahip olabilmek için uğrunda savaştığı bir üretim faktörüdür. Dünyadaki enerji kaynakları yavaş yavaş tükenmeye başlamış ve mevcut olanlar da çok değerli hale gelmiştir. Ekonomik faaliyetlerin temel girdisi olan elektrik enerjisinin kullanım alanının artması, elektrik enerjisine olan talebi de arttırmaktadır. Günümüzde, elektrik enerjisi toplumsal refahın ve sürdürülebilir kalkınmanın en önemli unsurlarından biri olarak kabul edilir. Elektrik enerjisi istendiği anda, talep edilen miktarda, kaliteli, ekonomik, güvenilir, sürekli, çevre dostu ve ucuz olmalıdır. Türkiye'deki elektrik enerjisi sistemi üç zorlukla karşı karşıyadır. Birincisi; ekonomik büyümenin enerji kullanımını arttırmasına bağlı olarak elektriğe olan talep de artmaktadır.
Ayrıca, Konya Kapalı Havzası’nda, 52 metrelik yükselti zonu içinde gelişen dört göl sekisinin, bu havza ile komşu olan ve aynı iklim özelliklerine sahip Tuz Gölü ile Beyşehir-Suğla Gölü havzalarında bulunmaması; farklı orojenik ve orografik hatlar üzerinde gelişen ve aralarında 100 metreyi bulan yükselti farkı bulunan Beyşehir ve Suğla Gölü Havzaları ile Konya Ovası arasında, derinliği yer yer 250 metreyi geçen mağara kanyon gelişimli bir vadi olan Çarşamba Çayı’nın gelişimini, Konya Ovası’ndaki 52 metrelik göl düzeyi değişimiyle açıklamak mümkün değildir.
taşınan kil, kum ve çakıllar akarsu-göl ortamında çökelmeye uğramıştır. Kum ve çakılların suda çözünür halde taşınan kirecin çökelmesiyle kum ve çakıllar çimentolaşarak kumtaşı ve konglomera taşları oluşmuştur. Ayrıca taşkınların kesildiği göl ortamında ise killi ve kireçli malzemelerin çökelmesiyle marnlar meydana gelmiştir.
Böylece konglomera, kumtaşı ve marnlardan oluşan bir istif ortaya çıkmıştır. Neojen sonlarından itibaren Torosların büyük bir bölümünde görülen yükselme sonucu kurulan akarsular, kanyonlar halinde vadilerle molas havzasını yarmaya ve yer yer boşaltmaya
başlamıştır.
Hem kumtaşı ve konglomeraların genellikle kireçtaşından hem de çimento malzemesinin kireçli olmasıyla kimyasal erozyon ön plana çıkmıştır. Özellikle çatlaklar ve zayıf zonlarından sızan suların aşındırmasıyla derinliği 5 m ve genişliği 1 m’yi bulan
doğrusal uzanışlı küçük çukurluklar oluşmuştur. Ayrıca zayıf zonlar boyunca oluşan ayrışmayla kırmızımsı - sarımsı renkte kumlu balçık bünyede topraklar meydana gelmiştir. Toprak içeren çukurluklarda ise defne, kocayemiş, sandal ve mersin gibi nemcil makiler yaygındır. Diğer ilginç bir topografya şekli ise alt katında marnların yer aldığı koyak şeklindeki çukurlukların içerisinde kule şeklinde tepeciklerin varlığıdır.