Sosyoloji

Bu çalışma, XVI. yüzyılda Akdeniz'de faaliyet gösteren devletler arasındaki egemenlik mücadelesini ele almakta ve Osmanlı'nın Kuzey Afrika bölgesini kendi yönetimine alma sürecini konu edinmektedir. XVI. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu, Türk denizcilerin katkıları ve ekonomik, stratejik, güvenlik ve dini faktörlerin bir kombinasyonu sonucunda Kuzey Afrika'dan Kızıldeniz'e ve uluslararası arenada Hint Okyanusu'na kadar hakimiyet sahasını büyütmüştür. Akdeniz'de etkin olan Türk ve Müslüman denizcilerin faaliyetleri sayesinde Akdeniz bir Türk denizi haline gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun Akdeniz'de ve Kuzey Afrika'da etkili olması, Avrupalı devletlerin bölgeye ilgilerini arttırmıştır. İspanya, Portekiz gibi devletler yeni koloniler bulabilmek ve yeni ticaret rotaları keşfetmek amacıyla birbirleriyle rekabet etmişlerdir. Bu rekabet, denizcilik ve keşif alanında büyük ilerlemelere yol açmıştır.

In this article, the concept of Yuruk is studied within the framework of social differentiation in the developmental stage of societies. This concept is studied as a sub-cultural group of Turkish culture. In this qualitative research we will attempt to identify the nomadic life style and the status of women in Yuruk society.

30.065.000 km2’lik bir alana sahip olan Afrika kitasi; Avrupa kitasini, ABD’yi ve Cin’i icine alabilecek bir buyukluge sa-hiptir. Avrupa ulkelerinin krallari tarafindan desteklenen seyyahlarin baslattigi kesiflerin izlerini, Afrika kitasina ulkelerinin kiliseleri tarafindan gonderilen misyonerlerin faaliyetleri takip etmistir. Bu kitaya gonderilen/giden misyonerleri somurgeci Avrupa ulkelerinin askerleri izlemis sonucta yuz yil suren bir zaman diliminde tum Afrika kitasi isgal edilmistir. Somurge devletleri isgal ettikleri yerlerde yasayan toplumlar icin iyilik yaptiklarini dusunuyorlardi. Misyonerlik, somurge yonetimleri ve medeniyet Batili toplumlardan her bakimdan “geri” kalmis olan Afrika kitasina yuksek bir yasam standardi ve yonetim kalitesi goturecegine inaniyordu. Bu alanda calisan bazi bilim insanlari ve arastirmacilar somurge yonetimlerinin Afrika’yi isgal etmelerini kitayi kurtarmak icin gerceklestirilen “insancil” ve “hayirsever” bir mudahale olarak gormuslerdir. Gunu-mu...

This study is a descriptive field research in purpose. Prevalence of modernity together quickly increased communication and interaction systems change quickly from shocks experienced by other institutions and also a reflection of the fact that it takes more time to move to the living area, with large-scale process of change in the social status of women, it aims to describe the roles have changed. Yozgat centers and districts connected in research Hüyükkışla, Paşaköy, Güdülelmahacılı, Topçu, Divanlı, Erkekli, Gökçekışla, Lök, Osmanpaşa, Gelingüllü and Büyükincirli villages, grandmother of the same household, the mother and the mother's 17 years older girls, including 30 women with semistructured Interviews were conducted. The two-stage designed as the first stage of field research in the village of socio-cultural structures of data "Village Information Form", the data of the actors in the second stage "Women Questionnaire" was obtained through. SPSS software to analyze the socio-demographic data obtained from the interviews; the description of the ideas of three generations of women, while MAXQDA 11.0 software was used in the analysis for the identification of the findings. With regard to gender roles in terms of gender division of labor within the family, participation in decision-making within the family, working life, fertility issues and everyday life were examined. Villages in stereotypes about gender roles of women by the effect of generational differences unprecedented sociological structure, changes in gender role standards were observed. Of the stereotypes have not changed, it was found that makes it impossible to talk about a fundamental change.

Whether Turkish population can be defined as a "ethnic minority" or "diaspora" on the basis of how to define Turkish existence in Europe has recently been an issue of discussion. The cultural and political position of of the Alevi community, who migrated to Germany as "guest workers" with other Turkish migrants, in Turkish population in Germany further complicates the issue. In this article, Alevi community living in Germany is analyzed on the basis of the diaspora concept. Although the Alevi organizations in Germany are not homogenous, the organizational activities of Alevis strengthen the claim that Alevis form a seperate diaspora in Germany. Furthermore, other factors enabling political mobilization which are necessary for defining Alevis in Germany as a diaspora, are elaborated in the article. This study does not deny the existence of Alevis as a seperate diaspora in Germany, however, it points out that defining Alevi community as a seperate diaspor...

Osmanlı İmparatorluğu’nda tütün tekelinin Reji’ye geçmesinden sonra tütün üreticilerinin bu firmaya karşı geliştirdikleri toplumsal muhalefetin boyutlarının özellikle kaçakçılık çerçevesinde incelenmesi bu çalışmanın temel konusudur. Bu amaçla Osmanlı İmparatorluğu’nda tütün tekelini alan Reji’ye, uygulamalarına ve Reji’ye karşı gelişen tepkiler üzerinde durulacaktır.  Osmanlı iktisadi yaşamında bir şirket olarak yer alan Reji’nin kuruluşu, işleyişi ve politikaları konunun çerçevesini belirlemek için incelenmiştir. Resmi olarak 1883 yılında kurulan 1884 yılında faaliyete geçen Fransızca adı La Regie Co-intéressée des Tabacs de L'Empire olan kuruluş çalışma boyunca Reji olarak anılacaktır.
1883’den 1925’e kırk iki yıl süren Reji İdaresi boyunca tütün kaçakçılığı, kaçakçı-kolcu mücadelesi ve Reji’nin uygulamaları halkta derin izler bırakmıştır. Reji’nin tütün üreticileri üzerinde kurduğu baskı ortamı Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde pek çok yörede gerilim ve çatışmalara yol açmıştır. “Kaçak tütün gerilimi” diyebileceğimiz bu konu toplumun belleğinde yer etmiştir. Bu temsiller çoğunlukla sözlü halk geleneğinde; türkülere, oyun havalarına yansırken Cumhuriyetin kurulmasından sonra yazılı edebiyatta da kendine yer bulmuştur. Sözlü halk müziği olan türküler de anonimleşerek halka mal olmuş ve toplumun belleği işlevi görmüşlerdir. Ele alınan birkaç örnek üzerinden bu ürünlerin söylem analizi yapılmıştır.

This study is an analysis of, particularly from the banditry framework, the extents of the opposition made by the tobacco producers in the Ottoman society to the Regie Company's monopolization of the Ottoman tobacco industry. For this purpose, between 1883-1925 the history, practices and the social influences of the opposition made against the Regie Company, which developed in Ottoman Empire's social and political conditions, have been reviewed and the conceptual tools necessary for associative, historical and societal reality have been presented relatinally. The “Social banditry” or “counter social banditry” phenomena has been used to set the framework to explain the meaning and the social extentsof Tobacco smuggling. This thesis has the quality of an analysis of the literature and archivework. Additionally discourse analysis of the data have been made.Outcomes of the research indicate that the connection between Tobacco smuggling-banditry together with the smuggling realitions ethnicity relation and harboring works because of social relations and networks. Existence of the many meanings of Tobacco smuggling's opposing stance other than banditry on the Regie Company period have been identified.Reflections of Tobacco smuggling in this period have been seen to influence the realms of economy, politics, justice and also many areas of folklore.

Tütün kaçakçılığının gerçekte ne anlama geldiğini, neden ve neye karşı yapıldığını anlamak için öncelikle Reji'nin kurulduğu yıllardaki Osmanlı toplumuna ve ekonomisine bakmakta yarar vardır. Osmanlı toplumunun panoraması XIX. Yüzyıl'ın son çeyreğinde hızlı şekilde yaşanan önemli değişim ve dönüşümleri gözler önüne sermektedir. Kapitalist üretim ilişkilerinin baskısıyla hem tarımda hem de sanayide yaşanan değişimlerin sonucu toplumsal hareketlilik toplumun farklı kesimlerini farklı ölçülerde etkilemiştir. Şehirlerde yaşayan insan sayısı zamanla daha çok artmaya başlamış, ticaret ve sanayide istihdam edilmişlerdir. Şehirler gerek muhacir göçlerini gerekse kırsaldaki işsiz yığınlarını çekmiştir. Nüfusu hızla artan şehirler büyümüş ve ekonomideki ağırlıkları artmıştır. Aynı zamanda, yabancı sermaye akışının hızlandığı bu dönem yeni yatırımlar ve imkânlara yol açmış "yerli burjuvazinin gelişmesine" zemin hazırlamıştır. Çoğunluğunu gayrimüslimlerin oluşturduğu bu burjuvazi ekonominin gidişatında belirleyici olmuştur. Ticaretin ve sanayinin finans ihtiyacı artmış, bu da yeni ekonomik teşebbüs ve ortaklıkları zorunlu hale getirmiştir. Geçmişe nazaran uluslararası sermayeye daha fazla bağımlı hale gelen yerli üretim, yabancı malların rekabetinde gerilemiştir. Maliyet ve pazarlama avantajının yanı sıra hukuki * Bu makale 2017 yılında tamamlanan Osmanlı'nın Tütün Çıkmazı: Reji'ye Karşı Toplumsal Muhalefet (1882-1925) isimli Yüksek lisans tezinin genişletilmiş halidir.

Social Meaning And Representations of Regie Period Tobacco Smuggling
Abstract: This article is an extended version of the theoretical part of the master’s thesis titled The Tobacco Dilemma in Ottoman Empire: Public Resistance to the Regie Company (1883-1925), completed in 2017 at the Department of Sociology, Muğla Sıtkı Koçman University, Institute of Social Sciences. The first part examines the literature on the social meaning of tobacco smuggling in the Regie period, discusses whether tobacco smuggling in the regie period was against capitalism-modernity and was a nationalist-reactionist response, and dwells on the social meaning of resistance practices. The second part analyzes the social meaning of regie period tobacco smuggling within folklore (folk poems, folk songs, folk dances etc...).
Keywords: Tobacco, Regie Company, Ayinga, Smuggling, Kolcu, Resistance

Araştırmada; Televizyon programlarının, çocuk ve gençlerin kültürel değer algılarına olan etkilerinin gündelik hayat çerçevesinde değerlendirilmesi amaçlanmıştır. İnsan ve toplumun anlam dünyasını oluşturan kültür, içinde yaşanılan toplumun değer yargılarını ve gündelik hayat dinamiklerini de barındırır. Günümüzde medyanın mevcut imgeleri, gündelik hayatın kendine özgü değerlerini de etkiler hale gelmiştir. Kültürel değerlerin aktarımında ve yer yer oluşumunda medyanın etkileri, araştırmanın incelenen konuları arasındadır. Kültürel değerler; kişiler arası etkileşimden, aileden ve diğer toplumsal etkilerden denenerek ve gözlemlenerek öğrenilmektedir. Toplumlar kendileri farkında olmadan şekillenen gündelik hayat kültürünün etkisi altında kalmaktadırlar. Bu çalışmada; gündelik hayat içerisinde ve kültür aktarımında çocuk ve gençlerin değer algılarının şekillenmesinin önemi vurgulanmıştır. Bu çerçevede televizyon programlarının gündelik hayat içerisindeki kültürel değerler üzerindeki e...