Papers by Dilek Elvan Çokişler

Uluslararası İlişkiler Dergisi, 2020
Amerika'nın Hasımlarıyla Mücadele Yasası (CAATSA), ABD'nin kendine hasım gördüğü Kuzey Kore, İran... more Amerika'nın Hasımlarıyla Mücadele Yasası (CAATSA), ABD'nin kendine hasım gördüğü Kuzey Kore, İran ve Rusya'ya uygulayacağı yaptırımları belirleyen bir ulusal hukuk belgesidir. Yasanın kimi maddeleri, bu üç devletle önemli işlem yapan üçüncü taraflar için de yaptırımlar getirmektedir. Yürürlüğe girdiği 2017 tarihinden itibaren uluslararası toplumun tepkisini çeken yasa üzerine yapılan akademik araştırmalarda konunun politik yönüne odaklanılırken, uluslararası hukuk boyutu göz ardı edilmiştir. Araştırma yasanın öngördüğü ikincil yaptırımları uluslararası hukuk açısından değerlendiren ilk araştırmadır. Araştırmada, yasanın ilgili hükümleri ikincil yaptırımlar hakkındaki literatür ışığında incelenmiş ve devletlerin egemenlik yetkisi, uluslararası örgüt kararları, uluslararası yargı ve hakemlik ile uluslararası toplumun tepkisi olmak üzere dört başlıkta değerlendirilmiştir. Değerlendirme sonucunda, henüz kodifiye edilmiş bir kural olmamasına rağmen, ikincil yaptırımların uluslararası hukuka aykırı olduğu yönünde çok güçlü deliller olduğu görülmüş, bu doğrultuda CAATSA'nın ikincil yaptırım hükmündeki maddelerinin uluslararası hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Milli Folklor Dergisi, 2018
ÖZ 2003 tarihli Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi, uluslararası bir sözleşme ol... more ÖZ 2003 tarihli Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi, uluslararası bir sözleşme olması nedeniyle, uluslararası hukukun ilgi alanına girmektedir ve somut olmayan kültürel mirasın korunması rejiminin bir parçası olarak kabul edilmektedir. Rejim, uluslararası toplumun belli bir ko-nudaki ortak kaygı ve beklentileri üzerine ortaya koyduğu normlar, kurallar ve davranış kalıplarının bütünüdür. Buna göre, somut olmayan kültürel mirasın korunması yönünde atılmış her uluslararası adım rejimin bir parçasını oluşturmaktadır ve 2003 Sözleşmesi bu adımların en somut olanıdır. Bir rejimin başarılı olarak değerlendirilebilmesi için, problemin doğru teşhis edilmiş ve tanımlanmış olma-sı, sebep-sonuç ilişkisinin doğru kurulmuş olması, belirlenen hedeflerin ulaşılabilir ve anlamlı olması, önerilen çözümlerin uygulanabilir ve sonuç alıcı olması, doğru araç ve kurumlarla donatılmış olması ve taraf devletlerin aynı kararlılıkla bunlara uyması gerekir. Konu hakkında kaç antlaşma imzalanmış olduğu, kaç devletin bu rejime taraf olduğu başarı için yeterli ölçütler değildir. SOKÜM Sözleşmesi değerlendirilirken, sadece sözleşme metnini ve uygulamalarını ele almak yanıltıcı olabilir; rejim bir bütün olarak ele alınmalıdır. Uluslararası hukuk disiplininde, rejimlerin işlerliğini sağlamaya yönelik her türlü karar, amaç, kurum ve süreç rejim mekanizmaları olarak adlandırılmakta ve rejimlerin et-kinliği bu mekanizmalara göre değerlendirilmektedir. Bu makalenin amacı, Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Rejiminin etkinliğini; rejim inşası mekanizmaları açısından değerlendirmektir. Bu amaçla araştırmada, önce, bahsi geçen mekanizmalar tanıtılmış, daha sonra, somut olmayan kültürel mirasın korunması rejimi bu mekanizmalar açısından değerlendirilmiştir. İncelemenin sonuçlarına göre SOKÜM rejimi, şekilsel olarak doğru araç ve kurumlarla donatılmıştır. Ancak rejimin tasarımın-da, etkinliğini engelleyen kısıtlar vardır. Rejimin çözmek istediği sorunun teşhisi ve tanımı doğru ve haklı olmakla birlikte, bu problemin sebep-sonuç ilişkisi ve çözüm önerileri tartışmaya açıktır. Ulus-lararası hukuk açısından genel olarak değerlendirildiğinde SOKÜM rejimi, entelektüel hükümetler arası bir yakınma ve kaygı konusu hâline gelmiş görünmektedir. Anahtar Kelimeler SOKÜM Rejimi, Uluslararası Hukuk, Uluslararası Rejimler, Rejim Mekanizmaları, Rejim İnşası. ABSTRACT The Convention for the Safeguarding of the Intangible Cultural Heritage of 2003 is an international convention, therefore it falls into the domain of international law and is considered a part of the regime for the protection of intangible cultural heritage. The regime is a set of norms, rules and behavior patterns that the international community has put forward on the common concerns and expectations about a particular subject. Accordingly, every international step towards the protection of intangible cultural heritage is part of the regime and the 2003 Convention is the most concrete of these steps. In order for a regime to be considered successful the problem must be correctly identified and defined, cause and effect relationship should be correctly established, reachable and meaningful objectives should be determined, practical and result-obtainable solutions should be proposed, the regime must be equipped with the right tools and institutions and states parties must be equally committed. The number of treaties signed in regards to the issue or of states that are party to this regime are not sufficient criteria for success. When evaluating the ICH, dealing with only the convention text and its implementations can be misleading, thus, the regime should be considered as a whole. In the discipline of International law all kinds of decisions, objectives, institutions and processes to ensure the function

Alternatif politika, 2020
Bu araştırma, devletlerin uluslararası hukuka neden uydukları konusunu Uluslararası İlişkiler teo... more Bu araştırma, devletlerin uluslararası hukuka neden uydukları konusunu Uluslararası İlişkiler teorileri açısından ele almaktadır. Devletleri uluslararası hukuka uymaya iten asıl etmenin, diğer devletler tarafından güvenilmez olarak tanınma korkusu olduğunu iddia eden İtibar Teorisi’nin; Realizm, Liberalizm ve İnşacılık olmak üzere Uluslararası İlişkiler disiplinine ait üç farklı teoriyi birleştiren bir yaklaşım olduğu savunulmaktadır. Literatür taramasına dayanan araştırmada, ilk olarak, Uluslararası Hukuk ve Uluslararası İlişkiler disiplinlerinin uyum konusuna bakış açılarındaki farklar üzerinde durulmuştur. Daha sonra; Realizm, Liberalizm ve İnşacılık teorilerinin devletlerin davranışlarında uluslararası hukukun yeri ve uyum konusundaki görüşlerine yer verilmiş, İtibar teorisinin hangi açılardan bu yaklaşımlarla benzer olduğu açıklanmış ve İtibar teorisinin birleştirici bir teori olarak görülmesi gerektiği iddia edilmiştir. This research deals with the question of why states comply with international law in terms of International Relations theories. It is argued that the “Reputation Theory”, which holds the main factor urging states to comply with international law to be the concern over recognition by other states as unreliable, is an approach that combines three different theories of the International Relations discipline, namely Realism, Liberalism and Constructivism. The literature review-based study first emphasizes the differences between the perspectives of International Law and International Relations disciplines on the subject of compliance; subsequently it discusses the views of Realism, Liberalism and Constructivism on the role of international law in the conduct of states and on compliance; finally, it explains the aspects in which the reputation theory is similar to the approaches of the former theories and maintains that the reputation theory should be regarded as a unifying theory.
Current Issues in Tourism, Sep 11, 2022
The general claim that tourism is a promoter of peace has not been a common topic of study in the... more The general claim that tourism is a promoter of peace has not been a common topic of study in the discipline of International Relations. The purpose of this article is to provide a conceptual overview, based on International Relations theories, concerning whether peace between societies can be attained by means of tourism. To that end, the study evaluates tourism’s potential to promote peace via four theories, namely, neorealism, neoliberalism, constructivism, and the critical theory. According to the findings of the overview, the claim that tourism promotes peace theoretically agrees with the arguments of constructivism and neoliberalism.
Current Issues in Tourism
The general claim that tourism is a promoter of peace has not been a common topic of study in the... more The general claim that tourism is a promoter of peace has not been a common topic of study in the discipline of International Relations. The purpose of this article is to provide a conceptual overview, based on International Relations theories, concerning whether peace between societies can be attained by means of tourism. To that end, the study evaluates tourism’s potential to promote peace via four theories, namely, neorealism, neoliberalism, constructivism, and the critical theory. According to the findings of the overview, the claim that tourism promotes peace theoretically agrees with the arguments of constructivism and neoliberalism.

Alternatif politika, 2020
Bu araştırma, devletlerin uluslararası hukuka neden uydukları konusunu Uluslararası İlişkiler teo... more Bu araştırma, devletlerin uluslararası hukuka neden uydukları konusunu Uluslararası İlişkiler teorileri açısından ele almaktadır. Devletleri uluslararası hukuka uymaya iten asıl etmenin, diğer devletler tarafından güvenilmez olarak tanınma korkusu olduğunu iddia eden İtibar Teorisi’nin; Realizm, Liberalizm ve İnşacılık olmak üzere Uluslararası İlişkiler disiplinine ait üç farklı teoriyi birleştiren bir yaklaşım olduğu savunulmaktadır. Literatür taramasına dayanan araştırmada, ilk olarak, Uluslararası Hukuk ve Uluslararası İlişkiler disiplinlerinin uyum konusuna bakış açılarındaki farklar üzerinde durulmuştur. Daha sonra; Realizm, Liberalizm ve İnşacılık teorilerinin devletlerin davranışlarında uluslararası hukukun yeri ve uyum konusundaki görüşlerine yer verilmiş, İtibar teorisinin hangi açılardan bu yaklaşımlarla benzer olduğu açıklanmış ve İtibar teorisinin birleştirici bir teori olarak görülmesi gerektiği iddia edilmiştir. This research deals with the question of why states comply with international law in terms of International Relations theories. It is argued that the “Reputation Theory”, which holds the main factor urging states to comply with international law to be the concern over recognition by other states as unreliable, is an approach that combines three different theories of the International Relations discipline, namely Realism, Liberalism and Constructivism. The literature review-based study first emphasizes the differences between the perspectives of International Law and International Relations disciplines on the subject of compliance; subsequently it discusses the views of Realism, Liberalism and Constructivism on the role of international law in the conduct of states and on compliance; finally, it explains the aspects in which the reputation theory is similar to the approaches of the former theories and maintains that the reputation theory should be regarded as a unifying theory.

Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, 2016
İnsanlığın ortak mirası olmasının yanı sıra kültürel miras turistik ürün olarak turizmin vazgeçil... more İnsanlığın ortak mirası olmasının yanı sıra kültürel miras turistik ürün olarak turizmin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Kültürel miras turizmi turizm pazarı içindeki yerini gittikçe arttırmaya devam etmekte iken Ortadoğu'da son zamanlarda yaşanan olaylar somut kültürel mirasın özellikle silahlı çatışmalar sırasında büyük bir tehdit altında olduğunu göstermektedir. Literatür araştırması olarak gerçekleştirilen çalışmanın ilk bölümünde, kültürel miras terimi ve turizm disiplininde kullanımı ele alınmış, ikinci bölümünde, silahlı çatışmalar sırasında kültürel mirasın neden özellikle hedef alındığı ve korunamadığı sorusuna cevap aranmıştır. Bu amaçla, kültürel mirasın korunmasını hedefleyen uluslararası anlaşmalarda yer alan koruma tedbirleri tanıtılmıştır. Son bölümde, silahlı çatışma sonrası dönemde gerçekleştirilen iyileşme çabalarında kültürel miras ve kültürel miras turizminin yeri örnek olaylarla tartışılmıştır.

Milli Folklor Dergisi, 2018
ÖZ 2003 tarihli Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi, uluslararası bir sözleşme ol... more ÖZ 2003 tarihli Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi, uluslararası bir sözleşme olması nedeniyle, uluslararası hukukun ilgi alanına girmektedir ve somut olmayan kültürel mirasın korunması rejiminin bir parçası olarak kabul edilmektedir. Rejim, uluslararası toplumun belli bir ko-nudaki ortak kaygı ve beklentileri üzerine ortaya koyduğu normlar, kurallar ve davranış kalıplarının bütünüdür. Buna göre, somut olmayan kültürel mirasın korunması yönünde atılmış her uluslararası adım rejimin bir parçasını oluşturmaktadır ve 2003 Sözleşmesi bu adımların en somut olanıdır. Bir rejimin başarılı olarak değerlendirilebilmesi için, problemin doğru teşhis edilmiş ve tanımlanmış olma-sı, sebep-sonuç ilişkisinin doğru kurulmuş olması, belirlenen hedeflerin ulaşılabilir ve anlamlı olması, önerilen çözümlerin uygulanabilir ve sonuç alıcı olması, doğru araç ve kurumlarla donatılmış olması ve taraf devletlerin aynı kararlılıkla bunlara uyması gerekir. Konu hakkında kaç antlaşma imzalanmış olduğu, kaç devletin bu rejime taraf olduğu başarı için yeterli ölçütler değildir. SOKÜM Sözleşmesi değerlendirilirken, sadece sözleşme metnini ve uygulamalarını ele almak yanıltıcı olabilir; rejim bir bütün olarak ele alınmalıdır. Uluslararası hukuk disiplininde, rejimlerin işlerliğini sağlamaya yönelik her türlü karar, amaç, kurum ve süreç rejim mekanizmaları olarak adlandırılmakta ve rejimlerin et-kinliği bu mekanizmalara göre değerlendirilmektedir. Bu makalenin amacı, Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Rejiminin etkinliğini; rejim inşası mekanizmaları açısından değerlendirmektir. Bu amaçla araştırmada, önce, bahsi geçen mekanizmalar tanıtılmış, daha sonra, somut olmayan kültürel mirasın korunması rejimi bu mekanizmalar açısından değerlendirilmiştir. İncelemenin sonuçlarına göre SOKÜM rejimi, şekilsel olarak doğru araç ve kurumlarla donatılmıştır. Ancak rejimin tasarımın-da, etkinliğini engelleyen kısıtlar vardır. Rejimin çözmek istediği sorunun teşhisi ve tanımı doğru ve haklı olmakla birlikte, bu problemin sebep-sonuç ilişkisi ve çözüm önerileri tartışmaya açıktır. Ulus-lararası hukuk açısından genel olarak değerlendirildiğinde SOKÜM rejimi, entelektüel hükümetler arası bir yakınma ve kaygı konusu hâline gelmiş görünmektedir. Anahtar Kelimeler SOKÜM Rejimi, Uluslararası Hukuk, Uluslararası Rejimler, Rejim Mekanizmaları, Rejim İnşası. ABSTRACT The Convention for the Safeguarding of the Intangible Cultural Heritage of 2003 is an international convention, therefore it falls into the domain of international law and is considered a part of the regime for the protection of intangible cultural heritage. The regime is a set of norms, rules and behavior patterns that the international community has put forward on the common concerns and expectations about a particular subject. Accordingly, every international step towards the protection of intangible cultural heritage is part of the regime and the 2003 Convention is the most concrete of these steps. In order for a regime to be considered successful the problem must be correctly identified and defined, cause and effect relationship should be correctly established, reachable and meaningful objectives should be determined, practical and result-obtainable solutions should be proposed, the regime must be equipped with the right tools and institutions and states parties must be equally committed. The number of treaties signed in regards to the issue or of states that are party to this regime are not sufficient criteria for success. When evaluating the ICH, dealing with only the convention text and its implementations can be misleading, thus, the regime should be considered as a whole. In the discipline of International law all kinds of decisions, objectives, institutions and processes to ensure the function

Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, 2016
İnsanlığın ortak mirası olmasının yanı sıra kültürel miras turistik ürün olarak turizmin vazgeçil... more İnsanlığın ortak mirası olmasının yanı sıra kültürel miras turistik ürün olarak turizmin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Kültürel miras turizmi turizm pazarı içindeki yerini gittikçe arttırmaya devam etmekte iken Ortadoğu'da son zamanlarda yaşanan olaylar somut kültürel mirasın özellikle silahlı çatışmalar sırasında büyük bir tehdit altında olduğunu göstermektedir. Literatür araştırması olarak gerçekleştirilen çalışmanın ilk bölümünde, kültürel miras terimi ve turizm disiplininde kullanımı ele alınmış, ikinci bölümünde, silahlı çatışmalar sırasında kültürel mirasın neden özellikle hedef alındığı ve korunamadığı sorusuna cevap aranmıştır. Bu amaçla, kültürel mirasın korunmasını hedefleyen uluslararası anlaşmalarda yer alan koruma tedbirleri tanıtılmıştır. Son bölümde, silahlı çatışma sonrası dönemde gerçekleştirilen iyileşme çabalarında kültürel miras ve kültürel miras turizminin yeri örnek olaylarla tartışılmıştır.

Birinci Dünya Savaşı öncesinde dünya iki bloğa ayrılmıştı. İtilaf ve İttifak Devletleri arasında ... more Birinci Dünya Savaşı öncesinde dünya iki bloğa ayrılmıştı. İtilaf ve İttifak Devletleri arasında patlak veren çok kısa süreceği düşünülse de dört yıl boyunca Avrupa ve Asya'yı kana bulamış hatta Amerika ve Avustralya kıtalarını bile içine çekmişti. Önceleri İttifak Devletlerinin üstünlüğünde süren savaş 1918 ağustosunda İtilaf Devletleri lehine dönmüştü. Bu tarihten itibaren İtilaf Devletleri savaş bittiğinde, düşmanlarına imzalattıracakları ateşkes anlaşmalarını hazırlamaya başlamışlardı. Anlaşmaların hazırlanması aşamasında. İtilaf Devletleri kendi aralarında da pek çok sorunla karşılaştıkları gibi, İttifak Devletleri ile de büyük sorunlar yaşanmıştı. Ateşkeslerin görüşülüp imzalanmasıyla birlikle de yeni bir dönem başlamış oluyordu. Ateşkeslerin yürürlüğe girmesinden sonra, uygulama sırasında da yeni sorunlar ortaya çıkmıştı. Bu ateşkeslerin uluslararası hukuka uygunluğuna denetleyecek bir kurum olmadığından, hukuk kuralları iki blok tarafından da sık sık çiğneniyordu. Ateşke...

Insanligin ortak mirasi olmasinin yani sira kulturel miras turistik urun olarak turizmin vazgecil... more Insanligin ortak mirasi olmasinin yani sira kulturel miras turistik urun olarak turizmin vazgecilmez unsurlarindan biridir. Kulturel miras turizmi turizm pazari icindeki yerini gittikce arttirmaya devam etmekte iken Ortadogu’da son zamanlarda yasanan olaylar somut kulturel mirasin ozellikle silahli catismalar sirasinda buyuk bir tehdit altinda oldugunu gostermektedir. Literatur arastirmasi olarak gerceklestirilen calismanin ilk bolumunde, kulturel miras terimi ve turizm disiplininde kullanimi ele alinmis, ikinci bolumunde, silahli catismalar sirasinda kulturel mirasin neden ozellikle hedef alindigi ve korunamadigi sorusuna cevap aranmistir. Bu amacla, kulturel mirasin korunmasini hedefleyen uluslararasi anlasmalarda yer alan koruma tedbirleri tanitilmistir. Son bolumde, silahli catisma sonrasi donemde gerceklestirilen iyilesme cabalarinda kulturel miras ve kulturel miras turizminin yeri ornek olaylarla tartisilmistir.

Uluslararası İlişkiler Dergisi, 2019
Bu araştırmada, silahlı çatışmalar sırasında kültürel malların korunması rejiminin tarihsel geliş... more Bu araştırmada, silahlı çatışmalar sırasında kültürel malların korunması rejiminin tarihsel gelişimi incelenmiştir. Tarihsel gelişim üç ana başlıkta ele alınmıştır. Birinci başlıkta, antik dönemlerden 18. yüzyıla kadarki süreç, rejimin felsefi alt yapısını oluşturan görüşler ışığında açıklanmıştır. İkinci başlıkta 19. yüzyılda görülmeye başlanan ilk somut çabalar teamülün oluşumu açısından ele alınmış, üçüncü başlıkta ise 20. yüzyıl çabaları rejimin kodifikasyonu açsından incelenmiştir. Bu inceleme, kültürel malların tarih boyunca stratejik kullanıma açık olduğunu, koruma çabalarının büyük savaşlardan sonra hız kazandığını ve kodifikasyon çabalarının silahlı çatışmaların değişen doğasından kaynaklanan büyük zararlara cevap verme refleksiyle geliştiğini göstermiştir. Bulgular, şimdiden öngörülemeyecek olan yeni stratejik kullanımlar karşısında, bugünün kodifikasyon çabalarının yetersiz kalmaya mahkum olduğu şeklinde yorumlanabilir.

International Journal of Contemporary Tourism Research, 2017
Sürdürülebilir Kalkınma (SK) kavramı, ilk ortaya çıktığı tarihten itibaren her derde deva bir reç... more Sürdürülebilir Kalkınma (SK) kavramı, ilk ortaya çıktığı tarihten itibaren her derde deva bir reçete gibi gösterilmekte ve ekonomiden politikaya kadar pek çok alana uygulanmaya çalışılmaktadır. Gerçekte ise, SK'nın eleştiriye açık pek çok yönü bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı, kavrama getirilen eleştirileri toplu bir bakış açısı ile ele almaktır. Bu amaçla, konu üzerinde yapılmış önceki çalışmalara dayanılarak SK kavramına getirilen eleştiriler incelenmiştir. Araştırma eleştirilerin; "ihtiyaç tanımının belirsizliği", "insan merkezli çevrecilik felsefesi", "az gelişmişlik ve sürdürülebilir kalkınma ikilemi", "kalkınmada ekonomik boyutun ön plana çıkarılması" ve "kapitalizm ve sürdürülebilir kalkınma çelişkisi" olmak üzere beş ana başlık altında toplanabildiğini göstermektedir. Bu başlıklar kavramın, felsefi, siyasi ve iktisadi açılardan eleştirilebilir olduğunu ortaya koymaktadır.
Uluslararası İlişkiler Dergisi, 2019
Bu araştırma, Uluslararası İlişkiler Dergisi'ni bibliyometrik analiz tekniği ile incelemektedir. ... more Bu araştırma, Uluslararası İlişkiler Dergisi'ni bibliyometrik analiz tekniği ile incelemektedir. Bu amaçla Derginin 14 yıllık yayın hayatı, 4-5-5 yıllık üç ara döneme ayrılmış ve yayımlanan 56 sayıda yer alan toplam 316 makale ve 319 yazar hakkında bibliyometrik veriler derlenmiştir. Makaleler dil, araştırma türü, ana bilim dalı, anahtar kelimeler, konu, ele aldıkları teoriler, coğrafi bölgeler ve ülkeler; yazarlar ise ülkeleri, unvanları, cinsiyetleri, kurumları ile kurumsal ve kişisel üretkenlikleri gibi ölçütler baz alınarak değerlendirilmiş, dönemler arası değişimler ortaya çıkarılmıştır. Bulgular, Türkiye'deki Uluslararası İlişkiler disiplininin önemli bir kesitini Dergi özelinde sunmaktadır.

ÖZET Sürdürülebilir Kalkınma (SK) kavramı, ilk ortaya çıktığı tarihten itibaren her derde deva bi... more ÖZET Sürdürülebilir Kalkınma (SK) kavramı, ilk ortaya çıktığı tarihten itibaren her derde deva bir reçete gibi gösterilmekte ve ekonomiden politikaya kadar pek çok alana uygulanmaya çalışılmaktadır. Gerçekte ise, SK'nın eleştiriye açık pek çok yönü bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı, kavrama getirilen eleştirileri toplu bir bakış açısı ile ele almaktır. Bu amaçla, konu üzerinde yapılmış önceki çalışmalara dayanılarak SK kavramına getirilen eleştiriler incelenmiştir. Araştırma eleştirilerin; " ihtiyaç tanımının belirsizliği " , " insan merkezli çevrecilik felsefesi " , " az gelişmişlik ve sürdürülebilir kalkınma ikilemi " , " kalkınmada ekonomik boyutun ön plana çıkarılması " ve " kapitalizm ve sürdürülebilir kalkınma çelişkisi " olmak üzere beş ana başlık altında toplanabildiğini göstermektedir. Bu başlıklar kavramın, felsefi, siyasi ve iktisadi açılardan eleştirilebilir olduğunu ortaya koymaktadır. ABSTRACT Since its first emerg...

Alternatif Politika, 2020
Bu araştırma, devletlerin uluslararası hukuka neden uydukları
konusunu Uluslararası İlişkiler teo... more Bu araştırma, devletlerin uluslararası hukuka neden uydukları
konusunu Uluslararası İlişkiler teorileri açısından ele
almaktadır. Devletleri uluslararası hukuka uymaya iten asıl
etmenin, diğer devletler tarafından güvenilmez olarak
tanınma korkusu olduğunu iddia eden İtibar Teorisi’nin;
Realizm, Liberalizm ve İnşacılık olmak üzere Uluslararası
İlişkiler disiplinine ait üç farklı teoriyi birleştiren bir yaklaşım
olduğu savunulmaktadır. Literatür taramasına dayanan
araştırmada, ilk olarak, Uluslararası Hukuk ve Uluslararası
İlişkiler disiplinlerinin uyum konusuna bakış açılarındaki
farklar üzerinde durulmuştur. Daha sonra; Realizm,
Liberalizm ve İnşacılık teorilerinin devletlerin
davranışlarında uluslararası hukukun yeri ve uyum
konusundaki görüşlerine yer verilmiş, İtibar teorisinin hangi
açılardan bu yaklaşımlarla benzer olduğu açıklanmış ve İtibar
teorisinin birleştirici bir teori olarak görülmesi gerektiği iddia
edilmiştir.
This research deals with the question of why states comply
with international law in terms of International Relations
theories. It is argued that the “Reputation Theory”, which
holds the main factor urging states to comply with
international law to be the concern over recognition by other
states as unreliable, is an approach that combines three
different theories of the International Relations discipline,
namely Realism, Liberalism and Constructivism. The
literature review-based study first emphasizes the differences
between the perspectives of International Law and
International Relations disciplines on the subject of
compliance; subsequently it discusses the views of Realism,
Liberalism and Constructivism on the role of international
law in the conduct of states and on compliance; finally, it
explains the aspects in which the reputation theory is similar
to the approaches of the former theories and maintains that
the reputation theory should be regarded as a unifying theory.

Uluslararası İlişkiler Dergisi, 2019
Bu araştırma, Uluslararası İlişkiler Dergisi’ni bibliyometrik analiz tekniği ile incelemektedir. ... more Bu araştırma, Uluslararası İlişkiler Dergisi’ni bibliyometrik analiz tekniği ile incelemektedir. Bu amaçla Derginin 14 yıllık yayın hayatı, 4-5-5 yıllık üç ara döneme ayrılmış ve yayımlanan 56 sayıda yer alan toplam 316 makale ve 319 yazar hakkında bibliyometrik veriler derlenmiştir. Makaleler dil, araştırma türü, ana bilim dalı, anahtar kelimeler, konu, ele aldıkları teoriler, coğrafi bölgeler ve ülkeler; yazarlar ise ülkeleri, unvanları, cinsiyetleri, kurumları ile kurumsal ve kişisel üretkenlikleri gibi ölçütler baz alınarak değerlendirilmiş, dönemler arası değişimler ortaya çıkarılmıştır. Bulgular, Türkiye’deki Uluslararası İlişkiler disiplininin önemli bir kesitini Dergi özelinde sunmaktadır.
Abstract
This research analyzes the journal of Uluslararası İlişkiler (International Relations) using bibliometrics. 14-
year span of the journal was divided into three intervals of 4–5–5 years, and bibliometric data relating to a total of 316 articles and 319 authors throughout the 56 issues published so far were gathered. The articles were evaluated based upon parameters such as language, type of research, department, keywords, topics, theories, geographical regions and countries while the authors were evaluated on the basis of their origins, titles, gender, institutions as well as institutional and personal productivity. Changes between the intervals were consequently determined. The findings present an important journal-specific cross-section of the discipline of International Relations in Turkey.

Uluslararası İlişkiler Dergisi, 2019
ÖZET Bu araştırmada, silahlı çatışmalar sırasında kültürel malların korunması rejiminin tarihsel ... more ÖZET Bu araştırmada, silahlı çatışmalar sırasında kültürel malların korunması rejiminin tarihsel gelişimi incelenmiştir. Tarihsel gelişim üç ana başlıkta ele alınmıştır. Birinci başlıkta, antik dönemlerden 18. yüzyıla kadarki süreç, rejimin felsefi alt yapısını oluşturan görüşler ışığında açıklanmıştır. İkinci başlıkta 19. yüzyılda görülmeye başlanan ilk somut çabalar teamülün oluşumu açısından ele alınmış, üçüncü başlıkta ise 20. yüzyıl çabaları rejimin kodifikasyonu açsından incelenmiştir. Bu inceleme, kültürel malların tarih boyunca stratejik kullanıma açık olduğunu, koruma çabalarının büyük savaşlardan sonra hız kazandığını ve kodifikasyon çabalarının silahlı çatışmaların değişen doğasından kaynaklanan büyük zararlara cevap verme refleksiyle geliştiğini göstermiştir. Bulgular, şimdiden öngörülemeyecek olan yeni stratejik kullanımlar karşısında, bugünün kodifikasyon çabalarının yetersiz kalmaya mahkum olduğu şeklinde yorumlanabilir.
ABSTRACT This research deals with the historical development of the regime for protecting cultural properties during armed conflicts. The historical development is addressed in three sections: The first section explains the process from antiquity through the 18th century in light of the views that form the philosophical background of the regime. The second section discusses the initial tangible efforts which appeared in the 19th century with regard to the establishment of customary law, while the third section handles the 20th century endeavors in terms of the codification of the regime. The research has shown that, throughout history cultural property has been open for strategic use, efforts for protecting it accelerated particularly after great wars and codification efforts improved as a reaction to big damages stemming from changing nature of armed conflicts. These findings may be interpreted as indicating that today's protection efforts are bound to be insufficient for the future strategic uses of cultural property that are unpredictable from today's vantage point.
This research deals with the historical development of the regime for protecting cultural properties during armed
conflicts. The historical development is addressed in three sections: The first section explains the process from
antiquity through the 18th century in light of the views that form the philosophical background of the regime.
The second section discusses the initial tangible efforts which appeared in the 19th century with regard to the
establishment of customary law, while the third section handles the 20th century endeavors in terms of the
codification of the regime. The research has shown that, throughout history cultural property has been open for
strategic use, efforts for protecting it accelerated particularly after great wars and codification efforts improved as
a reaction to big damages stemming from changing nature of armed conflicts. These findings may be interpreted
as indicating that today’s protection efforts are bound to be insufficient for the future strategic uses of cultural
property that are unpredictable from today’s vantage point.

İnsanlığın ortak mirası olmasının yanı sıra kültürel miras turistik ürün olarak turizmin vazgeçil... more İnsanlığın ortak mirası olmasının yanı sıra kültürel miras turistik ürün olarak turizmin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Kültürel miras turizmi turizm pazarı içindeki yerini gittikçe arttırmaya devam etmekte iken Ortadoğu'da son zamanlarda yaşanan olaylar somut kültürel mirasın özellikle silahlı çatışmalar sırasında büyük bir tehdit altında olduğunu göstermektedir. Literatür araştırması olarak gerçekleştirilen çalışmanın ilk bölümünde, kültürel miras terimi ve turizm disiplininde kullanımı ele alınmış, ikinci bölümünde, silahlı çatışmalar sırasında kültürel mirasın neden özellikle hedef alındığı ve korunamadığı sorusuna cevap aranmıştır. Bu amaçla, kültürel mirasın korunmasını hedefleyen uluslararası anlaşmalarda yer alan koruma tedbirleri tanıtılmıştır. Son bölümde, silahlı çatışma sonrası dönemde gerçekleştirilen iyileşme çabalarında kültürel miras ve kültürel miras turizminin yeri örnek olaylarla tartışılmıştır.

ÖZET Sürdürülebilir Kalkınma (SK) kavramı, ilk ortaya çıktığı tarihten itibaren her derde deva bi... more ÖZET Sürdürülebilir Kalkınma (SK) kavramı, ilk ortaya çıktığı tarihten itibaren her derde deva bir reçete gibi gösterilmekte ve ekonomiden politikaya kadar pek çok alana uygulanmaya çalışılmaktadır. Gerçekte ise, SK'nın eleştiriye açık pek çok yönü bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı, kavrama getirilen eleştirileri toplu bir bakış açısı ile ele almaktır. Bu amaçla, konu üzerinde yapılmış önceki çalışmalara dayanılarak SK kavramına getirilen eleştiriler incelenmiştir. Araştırma eleştirilerin; " ihtiyaç tanımının belirsizliği " , " insan merkezli çevrecilik felsefesi " , " az gelişmişlik ve sürdürülebilir kalkınma ikilemi " , " kalkınmada ekonomik boyutun ön plana çıkarılması " ve " kapitalizm ve sürdürülebilir kalkınma çelişkisi " olmak üzere beş ana başlık altında toplanabildiğini göstermektedir. Bu başlıklar kavramın, felsefi, siyasi ve iktisadi açılardan eleştirilebilir olduğunu ortaya koymaktadır. ABSTRACT Since its first emergence, the concept of Sustainable Development (SD) has been introduced as a kind of panacea and tried to be put in policies in many fields from economics to politics. But in reality, SD has many sides open to criticism. The aim of this research is to overview the criticism on SD. For this purpose, critics based on the literature have been reviewed. The research shows that, critics on SD may be categorized under five titles as " obscurity of the definition of need " , " human centered environmentalism philosophy " , " dilemma of underdevelopment and SD " , " featuring economical dimension of SD " , " contradiction of capitalism and SD ". These titles indicate that the concept is open to criticism from philosophical, political and financial point of views.
Uploads
Papers by Dilek Elvan Çokişler
konusunu Uluslararası İlişkiler teorileri açısından ele
almaktadır. Devletleri uluslararası hukuka uymaya iten asıl
etmenin, diğer devletler tarafından güvenilmez olarak
tanınma korkusu olduğunu iddia eden İtibar Teorisi’nin;
Realizm, Liberalizm ve İnşacılık olmak üzere Uluslararası
İlişkiler disiplinine ait üç farklı teoriyi birleştiren bir yaklaşım
olduğu savunulmaktadır. Literatür taramasına dayanan
araştırmada, ilk olarak, Uluslararası Hukuk ve Uluslararası
İlişkiler disiplinlerinin uyum konusuna bakış açılarındaki
farklar üzerinde durulmuştur. Daha sonra; Realizm,
Liberalizm ve İnşacılık teorilerinin devletlerin
davranışlarında uluslararası hukukun yeri ve uyum
konusundaki görüşlerine yer verilmiş, İtibar teorisinin hangi
açılardan bu yaklaşımlarla benzer olduğu açıklanmış ve İtibar
teorisinin birleştirici bir teori olarak görülmesi gerektiği iddia
edilmiştir.
This research deals with the question of why states comply
with international law in terms of International Relations
theories. It is argued that the “Reputation Theory”, which
holds the main factor urging states to comply with
international law to be the concern over recognition by other
states as unreliable, is an approach that combines three
different theories of the International Relations discipline,
namely Realism, Liberalism and Constructivism. The
literature review-based study first emphasizes the differences
between the perspectives of International Law and
International Relations disciplines on the subject of
compliance; subsequently it discusses the views of Realism,
Liberalism and Constructivism on the role of international
law in the conduct of states and on compliance; finally, it
explains the aspects in which the reputation theory is similar
to the approaches of the former theories and maintains that
the reputation theory should be regarded as a unifying theory.
Abstract
This research analyzes the journal of Uluslararası İlişkiler (International Relations) using bibliometrics. 14-
year span of the journal was divided into three intervals of 4–5–5 years, and bibliometric data relating to a total of 316 articles and 319 authors throughout the 56 issues published so far were gathered. The articles were evaluated based upon parameters such as language, type of research, department, keywords, topics, theories, geographical regions and countries while the authors were evaluated on the basis of their origins, titles, gender, institutions as well as institutional and personal productivity. Changes between the intervals were consequently determined. The findings present an important journal-specific cross-section of the discipline of International Relations in Turkey.
ABSTRACT This research deals with the historical development of the regime for protecting cultural properties during armed conflicts. The historical development is addressed in three sections: The first section explains the process from antiquity through the 18th century in light of the views that form the philosophical background of the regime. The second section discusses the initial tangible efforts which appeared in the 19th century with regard to the establishment of customary law, while the third section handles the 20th century endeavors in terms of the codification of the regime. The research has shown that, throughout history cultural property has been open for strategic use, efforts for protecting it accelerated particularly after great wars and codification efforts improved as a reaction to big damages stemming from changing nature of armed conflicts. These findings may be interpreted as indicating that today's protection efforts are bound to be insufficient for the future strategic uses of cultural property that are unpredictable from today's vantage point.
This research deals with the historical development of the regime for protecting cultural properties during armed
conflicts. The historical development is addressed in three sections: The first section explains the process from
antiquity through the 18th century in light of the views that form the philosophical background of the regime.
The second section discusses the initial tangible efforts which appeared in the 19th century with regard to the
establishment of customary law, while the third section handles the 20th century endeavors in terms of the
codification of the regime. The research has shown that, throughout history cultural property has been open for
strategic use, efforts for protecting it accelerated particularly after great wars and codification efforts improved as
a reaction to big damages stemming from changing nature of armed conflicts. These findings may be interpreted
as indicating that today’s protection efforts are bound to be insufficient for the future strategic uses of cultural
property that are unpredictable from today’s vantage point.
konusunu Uluslararası İlişkiler teorileri açısından ele
almaktadır. Devletleri uluslararası hukuka uymaya iten asıl
etmenin, diğer devletler tarafından güvenilmez olarak
tanınma korkusu olduğunu iddia eden İtibar Teorisi’nin;
Realizm, Liberalizm ve İnşacılık olmak üzere Uluslararası
İlişkiler disiplinine ait üç farklı teoriyi birleştiren bir yaklaşım
olduğu savunulmaktadır. Literatür taramasına dayanan
araştırmada, ilk olarak, Uluslararası Hukuk ve Uluslararası
İlişkiler disiplinlerinin uyum konusuna bakış açılarındaki
farklar üzerinde durulmuştur. Daha sonra; Realizm,
Liberalizm ve İnşacılık teorilerinin devletlerin
davranışlarında uluslararası hukukun yeri ve uyum
konusundaki görüşlerine yer verilmiş, İtibar teorisinin hangi
açılardan bu yaklaşımlarla benzer olduğu açıklanmış ve İtibar
teorisinin birleştirici bir teori olarak görülmesi gerektiği iddia
edilmiştir.
This research deals with the question of why states comply
with international law in terms of International Relations
theories. It is argued that the “Reputation Theory”, which
holds the main factor urging states to comply with
international law to be the concern over recognition by other
states as unreliable, is an approach that combines three
different theories of the International Relations discipline,
namely Realism, Liberalism and Constructivism. The
literature review-based study first emphasizes the differences
between the perspectives of International Law and
International Relations disciplines on the subject of
compliance; subsequently it discusses the views of Realism,
Liberalism and Constructivism on the role of international
law in the conduct of states and on compliance; finally, it
explains the aspects in which the reputation theory is similar
to the approaches of the former theories and maintains that
the reputation theory should be regarded as a unifying theory.
Abstract
This research analyzes the journal of Uluslararası İlişkiler (International Relations) using bibliometrics. 14-
year span of the journal was divided into three intervals of 4–5–5 years, and bibliometric data relating to a total of 316 articles and 319 authors throughout the 56 issues published so far were gathered. The articles were evaluated based upon parameters such as language, type of research, department, keywords, topics, theories, geographical regions and countries while the authors were evaluated on the basis of their origins, titles, gender, institutions as well as institutional and personal productivity. Changes between the intervals were consequently determined. The findings present an important journal-specific cross-section of the discipline of International Relations in Turkey.
ABSTRACT This research deals with the historical development of the regime for protecting cultural properties during armed conflicts. The historical development is addressed in three sections: The first section explains the process from antiquity through the 18th century in light of the views that form the philosophical background of the regime. The second section discusses the initial tangible efforts which appeared in the 19th century with regard to the establishment of customary law, while the third section handles the 20th century endeavors in terms of the codification of the regime. The research has shown that, throughout history cultural property has been open for strategic use, efforts for protecting it accelerated particularly after great wars and codification efforts improved as a reaction to big damages stemming from changing nature of armed conflicts. These findings may be interpreted as indicating that today's protection efforts are bound to be insufficient for the future strategic uses of cultural property that are unpredictable from today's vantage point.
This research deals with the historical development of the regime for protecting cultural properties during armed
conflicts. The historical development is addressed in three sections: The first section explains the process from
antiquity through the 18th century in light of the views that form the philosophical background of the regime.
The second section discusses the initial tangible efforts which appeared in the 19th century with regard to the
establishment of customary law, while the third section handles the 20th century endeavors in terms of the
codification of the regime. The research has shown that, throughout history cultural property has been open for
strategic use, efforts for protecting it accelerated particularly after great wars and codification efforts improved as
a reaction to big damages stemming from changing nature of armed conflicts. These findings may be interpreted
as indicating that today’s protection efforts are bound to be insufficient for the future strategic uses of cultural
property that are unpredictable from today’s vantage point.